Zamanın bükülüp eğildiği ve buna tanıklık etmenin mümkün olduğu bir konumda bulunmayı kim istemez? Evde geçirdiğimiz vaktin arttığı ve doğaya hasret kaldığımız şu dönemde dağlardan gelen bu davete aslında hepimizin ihtiyacı var. İçimizdeki zevk ve korkunun karışımıyla ara ara nefesimizi keserken, zaman zaman da derin nefesler aldıran Mountain adlı belgesel ile gelin özgüven ve adrenalini birlikte yaşayalım.

Mountain
Mountain | Fotoğraf: Victoria Advocate

Jennifer Peedom tarafından yönetilen 2017 yapımı Avusturalya belgesel filmi Mountain, aslında yine Peedom’un yönettiği 2015 yapımı Sherpa belgeselini takip ediyor. Sherpa’da Everest’i konu alan Peedom, Mountain’da nefes kesici görüntülerle izleyicisini dünyanın en muhteşem zirvelerinden birkaçına konuk ediyor. Netflix‘ten kolayca ulaşabileceğiniz bu belgeselin fragmanını da sizler için buraya bırakıyorum.

youtube play youtube play

İzlerken zaman zaman adrenalini damarlarınızda hissederken zaman zaman da rahatlatıcı şarkılar eşliğinde dağların zirvesinden yeryüzüne göz kırpacaksınız. Büyülendiğiniz noktalarda heyecanınızın kaygınızın yerine geçtiğine şahit olurken yeryüzünün bu dingin senfonisini de gözlerinizle dinleyeceksiniz adeta.

Şehirlerin hızla büyüyüp insanoğlunu doğadan soyutladığı günümüz koşullarında dağların bu fütursuz çağrısı bir çoğumuzu düşünmeden maceranın içine atabiliyor. Doğaya olan ihtiyacımızın artması da tehlike ve riskin kucağında bizleri daha canlı, zinde ve güçlü hissettiriyor elbette. Çoğumuz belli sınırlar içerisinde, bizler tarafından düzenlenen mekanlarda vaktimizi geçiriyoruz; fakat doğadan gelen bu baştan çıkarıcı çağrıya kulak verenlerimiz her ne kadar korkutucu şartlara göğüs de gerseler de, yaşamın bir adımlık mesafedeki değerini çok daha iyi kavrıyorlardır diye düşünüyorum.

Mountain
Mountain | Fotoğraf: Dogwoof Sales

Peedom da bu belgeselde adeta tehlikeyle flört eden ve yüreğindeki tılsımı doğayla birleştiren dağcılarla harika bir hazsal şölen sunmuş bizlere. Bazı yerlerde ”gerçekten bu noktalarda bulunmuş olamazsınız” diye hayrete düşmediğim sahneler olmadı değil.

Dünyanın muhteşem zirveleri hayal gücümüzü zorlarken bizler de içimizdekilerin ve yeryüzündekilerin yukarısına ulaşma çabasına giriyoruz bir bakıma belgeseli izlerken. Riski kendimize bir ödül olarak sunuyor ve dünyanın bize sunduğu bu kayıtsızlıkta aslında kendi değersizliğimizi anlamış oluyoruz. Bir arkadaşımın ”Dağcılık akıllı insan işi değil, bu yüzden onunla uğraşıyorum.” dediği noktayı en içten düşüncelerimle onaylarken bir bakıma da hayret duyuyorum. Çünkü gizemin yerini kendi hakimiyetimize bırakan bu büyülü anlarda bulunmanın tecrübenin en iyi iz bırakan şekli olduğunu da düşünüyorum. Zaman sizinle yukarılara doğru akıp giderken, dönüşünüzde de gölgenizden bir iz bırakıyorsunuz yeryüzüne. Bu hazzı yaşamak için bile o an’larda nefes almaya değer.

Yüksek zirvelerden bir eşiği atlamak ve tehlikeyle cazibeyi 1 saat 14 dakikalığına birlikte yaşamak istiyorsanız, varoluşunuzu bu bıçak sırtı belgeselde adım adım izleyebilirsiniz. Keyifli ve içinizdeki adrenalini hayatınıza taşıyacak dakikalar dilerim. İyi seyirler.

Kapak fotoğrafı: Netflix

İlginizi çekebilir: Tuna Patır’dan Free Solo