Punk müzik ile ilk olarak 2018 yılında Camden Town’da tanışmış olsam da Punk müziğini ve kültürünü  yakın kadraja alıp, Punk müzik dinleyicisi olmam Parham A.G’nin müziği ile tanıştıktan sonra oldu diyebilirim. Bu yazımda da hem solo hem de Second, Frozen Clouds gibi Punk grupları ile üreterek “Punk ölmedi” hissine katkı sağlayan  Parham A.G ile yaptığımız sohbeti paylaşacağım. Gelin röportaja yakından bakalım!

Öncelikle röportaj yapmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim. Müziğin  ile  tanıştıktan sonra Türkiye’de yapılan Punk müziği yakından takip etmeye başladım diyebilirim. Peki sen Punk ile ne zaman tanıştın?

Ben teşekkür ederim. Punk müzikle 2006 yılında ‘Tony Hawk’s Proving Grounds’ oyunuyla tanıştım. Daha sonrasında globalden Green Day ve lokalden Second grupları ile tanışıp bu yolculuğun temellerini attım diyebilirim.

Tabii internete Punk müzik yazınca birçok tanım çıkıyor fakat o tanımların dışında sen Punk müziği nasıl tanımlarsın?

Punk’ın bana yakın hissettiren tarafları daha duygusal, melodik ve daha adolesan hissettirdiği için Pop Punk, Emo ve Post Hardcore gibi türler aslında. Benim için ifade ettiği anlam ise daha çok hayatımda ve müziğimde, kendi istediğimi, kendi tarzımda, tek başıma veya kankilerimle kolektif bir biçimde yapıp, içimden/içimizden geldiği gibi samimi, kaygıdan yoksun, hislerimizden ödün ve taviz vermeden, olduğu gibi üretmek/yaşamak diyebilirim. Böyle olunca ortaya çıkan işlerin doğal bir “suratına orta parmak!!” hissi oluyor bence. Bu hissi sadece kendi üretimlerimde değil, sevdiğim sanatçılarda ve çevremdeki sanatçı arkadaşlarımın da müziğinde yakalıyorum.

Solo çalışmalarına ek olarak Second, Frozen Clouds ve A Ş K gibi farklı Punk gruplarında yer alıyorsun. Farklı  gruplarda üretmenin zorlayıcı ve besleyici yanları neler senin için? Sonuçta her komünitenin kendine özgü bir kültürü/dinamiği olduğunu ve bu çeşitliliğin oldukça besleyici yanı olsa da bazı zorlukları beraberinde getirebileceğini düşünüyorum. 

Bu soru tatlı bir soru. Yukarıda yazdığın üç grup dışında şarkı yazarlığı ve prodüktörlüklerini yaptığım müzisyenler ve bünyesinde bulunduğum HOOD Base ve GAYYA gibi, müziğin sahne arkasında duran oluşumlar da var. Bence artık hepimiz eskisinden de daha iyi farkındayız ki ülkemizde müzik ve sanat tarafında çok heyecan verici şeyler oluyor. Benim adıma besleyici tarafı, bunlara tanıklık etmek, bazı noktalarda bir parçası olmak, sanatçılarla dinleyicileri buluşturacak fikirler üretip okazyonlar tasarlamak her detayıyla çok fazla ilham veriyor bana. Bu da aslında Punk müzikten edindiğim D.I.Y. kültüründen geliyor bence. Bir grup kurup konser ayarlamak için Kadıköy’de bi barla görüşmeye gitmekle başlayan bir serüven oldu bu benim için. Bulunduğum ve çalıştığım her alanda kendimce vizyonuma sadık kalarak ilerleyebildiğim sürece uyum, sinerji, süreç ve sonuç açısından kendi çapımda gayet memnunum. Lakin tabii ki bazen takvimimin fazla sıkıştığı, bi’ tık yorulduğum veya ilgimi çeken birden fazla şeyin aynı günde olduğu okazyonlar olabiliyor. Sıkıntı yok, işler yolunda. Panik yok, işler yetişir…

Pop Punk gruplarından Second ile yolun nasıl kesişti? Ortaokul yıllarında iyi bir Second dinleyicisi olduğunu biliyorum. Çocukken dinlediğin grup ile beraber aynı sahnede çalmak nasıl bir deneyim senin için?

Second’da çalmak kulağa tınladığı gibi muazzam bir şey 😀 Ortaokulda kaykay ve parmak kaykayı yapan bir tayfamız vardı. Çocuklardan biri çektiği kaykay videosuna Second’ın Son Bir Şans Daha şarkısını koymuştu. O zamanlar 11 yaşındaydım ve Green Day, Sum41 ve blink-182 dinlediğim için Türkiye’de Punk dinleyen tek çocuk olduğumu zannediyordum. Duyunca baya şaşırıp ufaktan araştırmaya başlamıştım Türk Punk gruplarını. 2021 sonbaharında, dünya üzerinde en sevdiğim insanlardan biri olan Taner Yücel beni Özgün Semerci ile tanıştırdı. Özgün bana grubu tekrar toparlamak istediğini söyleyip kendisine grupta çalacak müzisyen önermemi istediğinde kendimi önererek dahil oldum gruba 😀 

Punk müziğe duyulan ilgi için ne düşünüyorsun? Mekanlar Punk konserleri için alan açıp, destekleyici bir tavır sergiliyor mu sence?

Bununla ilgili geçmişte problemler yaşadık ve DIY konserler yapmak bir süredir daha da zorlaştı (özellikle) pre-pandemi’ye nazaran. Son zamanlarda İstanbul’da Punk müzik adına yüksek prodüksiyonlu Venue konserleri yapıldı ve bir başlangıç olarak görülebileceğini umuyorum. Z jenerasyonun da yavaştan kültürden haberdar olmasıyla üzerimizdeki gözler biraz daha artmaya başladı bence. Punk müziğin ülkemizde net bir geleceği var, her gün çok güzel, ilham verici ve özel üretimlere şahit oluyorum. Zamanla üretim ve seyirci arttıkça, çalan gruplar da profesyonelleştikçe mekanlarda da ve hatta festivallerde de daha fazla alan açılacaktır. Sadece izleyin ve görün büyük bir fırtına yaklaşıyor…

Benim ilk Punk konserim Zorlu %100 Studio’da verdiğiniz Second konseriydi. Oldukça keyifli aldığım bir konserdi. Punk ruhunu taşıyan onca insanla beraber  konser ortamında bulunmak güzel bir deneyimdi. Senin unutamadığın, paylaşmak istediğin bir konser anın var mı?

Anılarla aramda karışık bi ilişki var o yüzden şöyle bir cevap vericem. Frozen Clouds’la Pentagram ve Avrupa turneleri, Solo projemle KadıköySahne konseri ve Second ile çaldığım ilk konserde iyi hissettiğimi hatırlıyorum 🙂

Peki içinde bulunduğun kültür ve sektör Punk olmana ne kadar alan tanıyor?

Kültür ve sektör çok farklı noktalarda birbirlerinden. Birbirlerinin zıttı yönlere giden iki araba gibi. Direksiyon başındakilerin niyeti aynı ama. İkisini de izleyip notlarımı çıkarıyorum son zamanlarda. Bu sorunun geçen yılki cevabıyla, bugünki cevabıyla bir yıl sonraki cevabı birbirlerinden çok farklı. Gelecek daha heyecanlı olduğu için şu an cevaplamak yerine, bir önceki soruya verdiğim cevabın son cümlesini tekrar okumanızı istiyorum 😀 Hareket berekettir…

Hadi üretimlerinden bahsetmeye geri dönelim. ‘Bunları Çaldım’ adı altında Özgün Semerci’den Bomboş’u ve Palmiyeler’den Kalbimdeki Bıçak’ı yorumladığın bir EP yayınladın. Şimdi de ‘Bunları da Çaldım’ diye iki şarkı daha dinleteceksin bize. Nerden esti bu covercılık? Şarkıları nasıl seçtin?

Cover yapma gazı bana Ekim 2021’de Özgün Semerci konserinde Bomboş’u çalışını izlerken geldi. O şarkıyı kendi yaptığım versiyonundaki gibi hayal edip düzenlemiştim resmen direkt konserde, kafamda. Sonrasında da aynı perspektifle Palmiyeler’den Kalbimdeki Bıçak’a baktım. Cover yapmak eğlenceli bence. Bu sefer Cover EP’imde, yıllardır hayal edip sonunda gerçekleştirdiğim “Fanikedi – Çok da Farklı Değiliz” ve Nilipek.’ten, ilk duyduğumda “Bu şarkı direkt Punk” dediğim “Yaprak” şarkılarını yorumladım. 

Bunları da Çaldım 15 Eylül’de Ein Gang etiketiyle yayınlanacak. Geçen hafta Frozen Clouds’ın yeni albümünden 2. tekli olan, 3pillie ile yaptığımız şarkı yayımlandı. Bundan sonra solo artist olarak “Big Mess Of Memories isimli, iki albümlük bir proje yayımlayacağım. Frozen Clouds’ın yeni albümü de Ekimin başında çıkıyor.

Peki son olarak bizimle önümüzdeki konser takvimini paylaşabilir misin? Seni nerelerde canlı performansınla dinleyebiliriz?

Önümüzdeki konserler şu şekilde: Parham A.G (Akustik), Bina Moda (17.09), Second, Zorlu Mix Festival (08.10), Frozen Clouds, Babylon (18.10), Second, IF Ankara (08.11), Second, Babylon (23.11).

Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/parhamag666

İlginizi çekebilir: Ali Berk Perçiner’den Can Temiz Röportajı