SALT'ı Anlatmak: Derya Açar Ergüç Röportajı
SALT, İstanbul ve Ankara’daki toplam üç mekanının yanı sıra dijital ortamda sunduğu içerikle bu iki kentin ötesine ulaşabilen; güncel sanat, mimarlık, tasarım, tarih, ekonomi ve sosyal çalışmalar alanında faaliyet gösteren, Türkiye’nin en önemli kültür ve sanat kurumlarından biri. SALT’ı yakından tanımak, faaliyetleri hakkında bilgi almak ve kültür-sanat alanında iletişimin önemini tartışmak için SALT İletişim ve Yönetim Direktörü Derya Açar Ergüç ile sohbet ettik.
Uzun yılardır Garanti Bankası’nda reklam ve halkla ilişkiler faaliyetlerinden sorumlu olduktan sonra 2012’den beri SALT’ın iletişim ve yönetim direktörlüğünü üstlenen Derya Açar Ergüç, kendi mesleğini yapan nadir insanlardan olduğunu söylüyor. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin ardından iki yıl Londra’da işletme eğitimi almış ve Garanti Bankası’nda kurumun reklam, sponsorluk, sosyal sorumluluk gibi alanlardaki tüm faaliyetlerinden sorumlu olmuş. Aslında şu anda aynı işi bir başka sektörde, bir kültür ve araştırma kurumu olan SALT’ta yapıyor.
“Kültür-sanat tabii ki çok daha farklı bir yapı. Yine verilen bir hizmet var ve bir fikri, sürekli değişen bir içeriği karşı tarafa anlatmanız gerekiyor. Bu alanda “pazarlama” sözcüğünü kullanmayı tercih etmiyorum; “anlatma” daha doğru geliyor. Aradaki en büyük fark da bu. Tüm iletişim stratejimiz SALT’ı anlatmak üzerine kurulu. Tüm mecraları doğru yöntemlerle kullanarak ve kişiye dokunarak, deneyimleterek anlatmayı tercih ediyoruz.”
Derya Açar Ergüç, kültür-sanat alanındaki iletişimin önceki tecrübelerinden bir diğer farkının ise binanın içinde birebir yaşamak olduğunu söylüyor: “SALT’ı anlatmak istediğimiz kitlenin içinde yaşıyoruz. Böylece gözleme dayalı ve interaktif bir iletişim mekanizması doğuyor. Bir finans ya da FMCG oluşumunda tüketiciye ulaşma yöntemleriniz daha dolaylıyken, burada izleyici ile birebir ilişki kurma fırsatınız oluyor. Bu da kurumun gelişimi açısından çok besleyici.”
SALT: Semt İnsanı
“Biz semt insanıyız, ailedeniz. Bu sebeple binalarımızın isimlerini bulunduğumuz semtlerden alıyoruz. O yüzden SALT Beyoğlu, o yüzden SALT Galata ve o yüzden SALT Ankara değil, SALT Ulus.”
SALT’ın açılan ilk mekanı olan SALT Beyoğlu, 1850-1860 yılları arasında inşa edilen Siniossoglou Apartmanı’nda 1130 metrekarelik bir alanda kurulu. Binada sergi alanları dışında; İstiklal Caddesi’nin kalabalığını içeriye davet etmek üzere kurgulanan Forum alanı, söyleşi, film gösterimi, konser vb. etkinliklerin düzenlendiği Açık Sinema, Gastronomika tarafından yürütülen deneysel mutfak çalışmalarına ev sahipliği yapan SALT Beyoğlu Mutfak, Slow Food Gençlik Ağı İstanbul Ekibi tarafından eğitim ve kültür projelerinin yürütüldüğü Bahçe ve Robinson Crusoe 389 kitabevi yer alıyor. SALT Galata ise 1892 yılında Bank-ı Osmanî-i Şahane adıyla hizmete açılan Osmanlı Bankası binasında bulunuyor. Binada, SALT’ın faaliyet gösterdiği alanlarda kapsamlı bir kütüphane ve arşiv özelliği taşıyan SALT Araştırma, Osmanlı Bankası Müzesi, arşiv sergilerine odaklı Açık Arşiv mekanı, atölye alanları, Neolokal adlı kafe-restoran ve Robinson Crusoe 389 kitabevi yer alıyor.
SALT bir kültür ve araştırma kurumu olduğu için SALT Araştırma’nın önemi ve yeri de ayrı. Yaklaşık 1.8 milyon dijital belgeye ve 100 binin üzerinde basılı yayına erişim sağlayan SALT Araştırma, SALT Galata’nın içinde 650 metrekarelik bir alanda yer alıyor.
SALT’ın İstanbul’daki iki binası arasındaki farklılıkları sorduğumuzda şu cevabı alıyoruz: “Binalarımızın yapısı ve içerisindeki mekanların yapısına göre içeriğimiz de şekilleniyor. Örneğin SALT Galata’nın kullanıcıları SALT Beyoğlu’ndan farklı; bünyesinde SALT Araştırma, etkinlik mekanları ya da restoran nedeniyle farklı ihtiyaçları olan, farklı ortamları tercih eden kişiler açısından ilgi çekici olabiliyor. SALT Beyoğlu, İstiklal Caddesi üzerindeki kişilerin nefes almak üzere uğrayabileceği dolu dolu bir ortamken, SALT Galata’nın kullanıcıların araştırma, kitap okuma, akademik çalışma gibi ihtiyaçlarına imkan veren bir konsepti var.”
SALT’ı Ankara’da ise Ulus’ta görebiliyoruz. Gençlik Parkı karşısındaki eski Osmanlı Bankası’nın ek binasında yer alan SALT Ulus, bir uydu mekan olarak değil, kurumun İstanbul’da süregelen araştırmalarına paralel olarak Ankara’da yeni araştırma projelerinin üretimini teşvik eden bir mekan olarak öne çıkıyor. Derya Açar Ergüç, “İstanbul dışında başka bir yere gidiyor olmak SALT için de çok keyif verici.” diyor.
SALT’ın Dördüncü Binası: saltonline.org
“Biz binalarımız dışında yapmış olduğumuz tüm faaliyetlerin websitemiz üzerinden takip edilmesini istiyoruz ve saltonline.org‘u SALT’ın dördüncü platformu olarak kodluyoruz. İçerik çok zengin olduğu için, farklı noktalarda anlatabileceğimiz çok fazla şey oluyor. Mecraları mantıklı ve analitik, akılcı yöntemlerle, işin içeriğine göre kullanmaya çalışıyoruz. Sosyal medyayı da alışılagelmiş klasik yöntemlerin ötesinde kullanmaya çalışıyoruz. Bizim için tabii ki bir araç ama orada sadece etkinlik bilgilendirmesi paylaşmıyoruz. Bununla birlikte SALT’ın arşivindeki yazınsal ve görsel materyalden blog yazılarına, geçmiş ve süregelen tüm program içeriğini kullanıcılarımızla paylaşıyoruz.”
Son iki yıldaki tüm bu çalışmalarından onu en çok mutlu edenin ne olduğunu soruyoruz Derya Açar Ergüç’e ve bize içeriğinin SALT’ın birçok çalışmasından daha farklı olduğunu düşündüğü için Açık Stüdyo’dan bahsediyor: “2013 Kasım ayında, Gülsün Karamustafa’nın SALT’ta devam eden Vadedilmiş Bir Sergi isimli sergisi kapsamında, sanatçının Balat’taki stüdyosunun kapısını ziyaretçilere açtık ve sanatçıyla birebir sohbet etme imkanı yarattık. Bu imkan, ziyaretçiler kadar, benim için de çok özel bir deneyim oldu. Gülsün Hanım’ın üretim alanını deneyimleme, ziyaretçilerin de dahil olduğu çok samimi bir ortamda, mutfağında ikram ettiği kahvemizi içerken işleri üzerine sohbet etme, sergide göremediğimiz bir sürü farklı işi ya da arka planını görme fırsatı yakaladım.”
SALT’ın Yeni Sergileri
SALT, sergilerini hazırlarken de araştırmayı ön plana çıkaran bir kurum. “Var olan bir şeyi ithal etmek, transfer etmek yerine, sergilerin, kamu programlarının ve e-yayınların içeriklerini bir araştırma sonucu ortaya çıkarmayı” tercih ediyorlar. “Yazlık: Şehirlinin Kolonisi”, “İngiltere’den sevgilerle, İsmail Saray” ve “Köklere Dönüş” sergilerinin ardından; SALT’ın Kasım ve Aralık’taki yeni sergileri de kapsamlı araştırmalar sonucunda ortaya çıkan çalışmalar.
SALT Galata’da 14 Kasım-18 Ocak tarihleri arasında güncel sanatı sekülarizm sonrası açılardan araştıran “Karanlıkta Gökkuşağı” sergisini göreceğiz. Sergi için Varşova Modern Sanat Müzesi koleskiyonundan din ve maneviyata dair meseleleri irdeleyen bir dizi iş seçilmiş. SALT Beyoğlu’nda ise 2 Aralık-15 Şubat tarihleri arasında son 10 yılda Ortadoğu’dan çıkan en önemli sanatçılardan Lübnanlı Akram Zaatari‘nin kapsamlı bir sergisi yer alacak. Bizleri İsmail Saray ile tanıştıran “İngiltere’den sevgilerle, İsmail Saray” sergisi ise 18 Kasım’dan itibaren SALT Ulus’ta görülebilecek.
Derya Açar Ergüç’ten SALT’ı Ziyaret Etmek İçin 3 Neden:
1. SALT Araştırma’nın ilham verici kütüphane tasarımında zaman geçirmek istiyorsunuz.
2. SALT Beyoğlu Açık Sinema’daki film gösterim ve performanslarını kaçırmak istemiyorsunuz.
3. SALT’ın tüm sergi, konuşma, gösterim ve atölye programlarına gönlünüzce katılabileceğinizi ve ücretsiz olduğunu biliyorsunuz.
İlginizi çekebilir: ArtsyMagger’dan İstanbul Sergi Takvimi
İlk yorumu siz yazın!