Svetlana Aleksiyeviç ile “Çernobil Duası” kitabı aracılığıyla tanıştım. Yaşanan büyük felaketlerden biri olan Çernobil faciasına ilişkin yaşananlara karşı hep merak içindeydim. Bu konuyla ilgili yapılan mini dizi sayesinde felaketle ilgili bir şeyler okurken tesadüfen Svetlana Aleksiyeviç’ten ve yazdığı kitaplardan  haberdar oldum. Böylece yazarı daha yakından tanıma imkanım oldu ve diğer eserlerini okuma şansı elde ettim. Eserlerine geçmeden önce kendisini biraz daha yakından tanıyalım.

Svetlana Aleksiyeviç
Svetlana Aleksiyeviç | www.dw.com

Svetlana Aleksiyeviç Kimdir?

Svetlana Aleksiyeviç, 31 Mayıs 1948, Ukrayna doğumlu. Belaruslu bir babadan ve Ukraynalı bir anneden dünyaya gelen Svetlana, Beyaz Rusya Devlet Üniversitesi Gazetecilik bölümünden mezun oluyor. Daha sonra ise Neman isimli edebiyat dergisinin muhabiri oluyor.  Kendisi ayrıca 2015 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan araştırmacı gazeteci ve yazar ve tarihte ilk defa bir yazar kurgusal olmayan bir yazı ile ödül alıyor. Aleksiyeviç’in eserlerinde gerçek yaşanmış olaylar ve kişilerin izleri var ve bu ödül dışında almış olduğu başka ödüller de mevcut.

Svetlana Aleksiyeviç, Sovyet yazarı olarak biliniyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra kurulan 15 ülkeden biri olan Belaruslu olması sebebiyle Sovyet vatandaşlarının yaşadıkları en yakından biliyor ve yaşananları birinci ağızdan duyarak, öğrenerek derleyip kitaplarında yer veriyor. Zaten çoğu eserinde Svetlana’nın araştırmacı gazeteci yanını hemen fark ediyorsunuz. Yazarın olayı birebir yaşayan insanlara ulaşıp net bir şekilde ortaya koymasının felaketle ilgili yazılan birçok kaynaktan daha kıymetli olduğunu düşünüyorum. Çünkü her sayfasında o acıyı yaşayan insandan izler var…

sve
Svetlana Aleksiyeviç | Fotoğraf: www.avrupaforum1.org

Svetlana Aleksiyeviç ise yazdığı kitapları şu şekilde tanımlıyor:“SSCB dönemine ve sonrasına dönüp baktığımızda, tarihimizin koca bir mezar ve büyük bir kan banyosundan ibaret olduğunu görürüz. Kurbanlarla cellatlar arasındaki tükenmek bilmez diyalogları duyarız. Sürekli olarak karşımıza aynı lanetli sorunsallar çıkar: Ne yapmalı, suçlu kim? Devrim, toplama kampları, II. Dünya Savaşı, Sovyet-Afgan Savaşı sırasında halktan gizlenen gerçekler, büyük bir imparatorluğun çöküşü, devasa ölçekte bir sosyalist ütopyanın paramparça dağılması, yeni ortaya çıkan evrensel problemler, Çernobil faciası vs. Bunlar, Dünya üstündeki tüm insanların cevaplaması gereken sorulardır ki, tümü bizim kendi gerçek tarihimizdir. İşte tüm bu cehennemden çıkma soru ve sorunlar, benim kitaplarımın izleğini oluştururlar.”

Sovyet insanlarının yaşadıklarını kitap haline getirmesinin o dönemin rejimini huzursuz etmesi nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalıyor. Ülkesini terk ederek Paris,Göteborg ve Berlin’e yerleşiyor. Bu şehirlerde siyasi sürgün olarak yaşayan Svetlana Aleksşyeviç daha sonra 2011 yılında ülkesine geri dönüp Minsk’e yerleşiyor.

Eserleri

Svetlana Aleksiyeviç, Sovyet insanının yaşadıklarıyla ilgili bir çok kitap kaleme aldı. Yazara ait İkinci El Zamanı, Çinko Çocuklar, Kadın Yok Savaşın Yüzünde, Son Tanıklar ve Çernobil Duası adlı kitapları okudum. Bunun dışında başka birkaç kitabı daha var ancak onları henüz okumadım. En azından belirttiğim eserleri okuduğum için rahatlıkla söyleyebilirim ki tarihe özel bir ilginiz varsa kitaplarını okumak hoşunuza gidebilir. Şimdi yazarın eserlerini daha yakından inceleyelim.

Çernobil Duası

Çernobil Duası adlı kitabında faciayı yaşayan insanlarla röportaj yapması ve bunları yazıya dökerek bizlerle paylaşması felaketin boyutunun tahmin edilenden çok daha fazla olduğunu gösteriyor. Röportajlar sayesinde felaketi gerçek anlamda yaşananların ağzından dinliyorsunuz. Kitabın her sayfasında başka bir acı, başka bir gerçek yer alıyor. Sayfaları bir bir okudukça karanlık, mutsuz ve gergin atmosferi hissediyorsunuz.  

Son Tanıklar

Svetlana Aleksiyeviç, bu eserinde Nazi işgalinin karanlık yüzünü gözler önüne seriyor. Eserde ele alınanlar Haziran 1941’te başlayıp 1945 yılına kadar sürüyor. Aleksiyeviç, Nazi işgalini ve II. Dünya Savaşı dönemini çocuk olarak yaşayan insanların tanıklıklarını okuyucularla paylaşıyor. Böylece her sayfasında farklı acı bir hikaye ve tarihin gerçek yanını gözler önüne seren tarih çalışmasını bizlere sunulmuş oluyor.

Rus roman yazarı Fyodor Dostoyevski zamanında bir soru ortaya atıyor ve hemen ardından soruya kendisi cevap veriyor. Hem soru hem de verdiği cevap aslında çocukların dünyasının ne kadar özel ve önemli olduğunu gösteriyor: “Eğer masum bir çocuğun gözünden tek damla yaş dökülecekse, barışın, mutluluğumuzun ve hatta yeryüzünde ebedi uyumun sağlanması ve temellerinin güçlü bir şekilde atılması için yaşanacakla mazur görülebilir mi?” Sorusunu yine kendi yanıtlıyor Dostoyevski: “Hiçbir ilerleme, hiçbir devrim o gözyaşının dökülmesini haklı gösteremez.”

Çinko Çocuklar

Yazar bu eserinde SSCB-Afganistan Savaşı sırasında ve sonrasında yaşananları ele alıyor. 1979 ve 1989 yılları arasında on yıl süren savaşın izlerine yine her sayfasında tanık oluyoruz. Savaş her iki tarafta da ciddi kayıplara yol açıyor. Sovyet vatandaşlarının yaşanan savaş sırasında acı ve tedirgin bekleyişini okuyoruz. Svetlana, savaşın kaybının sadece sayısal bir rakamdan ibaret olmadığı, hayatının kaybeden insanların hayalleri, ümitlerini tekrar gün yüzüne çıkarıyor. Kitabın adına baktığımda “Çinko Çocuklar?” derken, acaba ne anlama geliyor diye merak etmiştim. Kitabı okurken anladım ki savaşta hayatını kaybedenler çinko tabutlara konarak yurtlarına gönderiliyormuş, kitabın ismi de işte buradan geliyormuş.

İkinci El Zamanı

Svetlana Aleksiyeviç, bu kitabında Sovyetler Birliğinin dağılmasını ve Rusya’daki yeni dönemi ele alıyor. 1991-2012 dönemini arasında gelişen durumları söyleşiler aracılığıyla bizlere sunuyor. Sokakta kaybolup giden belki de konuşma fırsatını zor yakalayan insanların düşüncelerine yer vererek bizlere yine etkileyici bir tarih çalışmasıyla karşımıza çıkıyor.  Bu kitabı diğer kitaplarına göre sayfa sayısı anlamında daha uzun ve her sayfasını dikkatle okumak gerektiğini için ilerlemesi diğer eserlerine göre zor olabiliyor. Svetlana’nın eserleri öyle bir çırpıda hemen tüketilecek tarzda kitaplar olmadığı için bu eserin de daha çok dikkat ve özveri istediğini söylemeden geçemeyeceğim. İkinci El Zamanı’nın her sayfasında değişen insan zihniyetine yakından tanık oluyoruz. 

Kadın Yok Savaşın Yüzünde 

Svetlana Aleksiyeviç hemen hemen her eserinde insanlığın farklı boyutlarını ele alıyor. Kimi eserinde çocukların yaşadıklarına odaklanırken kimi eserinde savaşı birebir yaşayan askerlere ve bu eserinde de kadınlara yer veriyor. Her boyutu ele alarak ortaya sözlü tarih çalışması ortaya koyduğu görülüyor. Yazar bu eserinde II. Dünya Savaşı sırasında kadınların yaşadıklarını gözler önüne seriyor. Savaşın erkeği kızı olmadığı ve yaşanan savaş sırasında kadınların göğüsledikleri zorlu durumları gösteriyor. En önemlisi de savaş sırasında kadın olmanın zorluklarını yine yaşayanlar dile getiriyor.   

4d627795a1b0c0ab87c2ec251fa78aa0
Kadın Yok Savaşın Yüzünde | Fotoğraf: artfulliving.com

Svetlana Aleksiyeviç, ortaya koyduğu eserlerle gerçekten başarılı bir sözlü tarih çalışması yapıyor. Benim tarihe karşı özel bir ilgim var. Tarihle ilgili olayları okumayı ve öğrenmeyi çok seviyorum. Ancak Svetlana’nın eserlerindeki samimiyet, netlik ya da tarihte meydana gelmiş ciddi olayları yaşayan insanların düşüncelerini ve duygularını bizlere aktarması ve bizim onları okuyarak durumu daha iyi analiz etmemiz çok kıymetli. Her bir eseri kütüphanemdeki yerini aldı. Eğer sizlerde şu anda ne okusam diye düşünüyor ve tarihi de çok seviyorsanız okumanızı öneririm. 

Svetlana Aleksiyeviç her zaman hafızamda cesur, cesaretli, memleketindeki insanların acılarıyla, düşünceleriyle ve yaşadıkları duygularla yakından ilgili, araştırmayı seven, yaptığı araştırmaya gönülden bağlı biri olarak yer alacak. Tarihin dokunaklı yanısın sen Svetlana Aleksiyeviç !

Kapak Fotoğrafı: dn.se

İlginizi çekebilir: Canan Keleş’ten Amin Maalouf Kitapları