“Hanımefendiler, beyefendiler müjde! Fırsat ayağınıza geldi: Küçük Suçlar Hapishanesi.
Uykusuzluğa, erken yaşlanmaya, vicdan azabına, iç sıkıntısına son! Üstelik bedava! Küçük Suçlar Hapishanesi.
Yalan mı söylediniz, kalp mi kırdınız, yüzüne gülüp arkasından mı sövdünüz, milli menfaatlere aykırı düşüncelere mi daldınız, peki pişman mısınız? Çözüm ayağınıza geldi.
Küçük Suçlar Hapishanesi çok pratik. Gelin, yatın, çıkın.
Küçük Suçlar Hapishanesi. Küçük Suçlar Hapishanesi.”

cezaçek
Affet bizi Tanrım: Küçük Suçlar Hapishanesi

Gittim, yattım, çıktım. Toplam 3 dakika. Gıybet suçundan. Hapishanede geçirdiğim süre zarfında da suçumun detaylarını bir deftere yazdım; oraya bıraktım. Küçük günahlarımdan arındım, hafifledim. Demir parmaklıklı, asma kilitli, tekerlekli, seyyar bir hapishanede kısa süren bir mahkumluk dönemi yaşadım. Bu küçük hapishanenin yaratcısı Eşref Yıldırım, performatif çalışmanın dayanağını Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi’nden alıyor ve seyyar hapishanesini kendi tarihimizin sorunlu noktalarından tarihi Sinop Hapishanesi’nin memleketi Sinop’ta gezdiriyor. Dorian Gray’in Portresi’ndeki “Ceza görmekte kişiyi aklayan bir şey vardı. İnsanın adaletli bir Tanrı’ya ettiği dua, Günahlarımızı affet.’ değil de ‘Hatalarımız için bizi cezalandır.’ olmalıydı,” pasajından yola çıkan Yıldırım, bu çalışmasıyla aslında ceza çekmenin o kadar da olumsuz bir şey olmadığını, kötü olduğu  bilinen bir davranışın alışkanlığa dönüşme riskini ortadan kaldırmaya yönelik olabileceğini söylüyor. İşlediğimiz küçük suçların cezasını hemen çeksek daha saf bir hale gelebilirdik diyen Eşref Yıldırım’ın amacı, izleyicileri de bu hapishaneye sokarak ceza ve cezasızlık kavramı üzerine düşünmeye çağırmak. Küçük Suçlar Hapishanesi’ndeki parmaklıların ardında hem başkalarının suçlarını okuyup eğlenirken (bu da suça giriyor muydu acaba!?) kendi günahlarımı da detaylandırıyorum.

itiraf
Affet bizi Tanrım: Küçük Suçlar Hapishanesi

Aslında benim küçük suçlar hapishanem de ailem ve arkadaşlarım. Cezalarımdan bu şekilde arınıyorum… Beni rahatsız eden küçük suçlarım bana tam da Yıldırım’ın anons ettiği gibi “uykusuzluk, iç sıkıntısı, erken yaşlanma” olarak geri dönmesin diye seyyar hapishane olarak sevdiklerime bana kızacaklarını bile bile itiraflarda bulunuyor, nasihatlarımı alıp cezamı çekerek rahatlıyorum. Böylece akıllandığımı, bir daha aynı şeyi yapmayacağımı düşünerek daha iyi bir insan olacağıma inanıyorum. Küçük Suçlar Hapishanesi, bana ayrıca bir zamanların çok popüler olan itiraf sitesini hatırlattı; internet aleminin milyonlarca kullanıcısı küçük suçlarını sahte isimlerle itiraf edip edip rahatlıyordu ve birileri bunun üzerinden para kazandı! Demek ki etrafta bu hapishaneye ihtiyacı olan çok kişi vardı!

liste
Affet bizi Tanrım: Küçük Suçlar Hapishanesi

Bir devlet geleneği olarak cezasızlık ve Tarihi Sinop Cezaevi

“Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.”

Evliya Çelebi, Tarihi Sinop Cezaevi üzerine

küçük suçlar hapishanesi
Affet bizi Tanrım: Küçük Suçlar Hapishanesi

Cezasızlık, sadece gündelik yaşamda biz sıradan insanlar için var olan bir sorun değil aslında. Eşref Yıldırım, cezasızlığın ayrıca bir devlet geleneği olduğuna da dikkat çekiyor. Yıldırım, devletlerin, işledikleri suçları ve insan hakları ihlallerini devam ettirebilmek için cezasızlığı bir politika olarak sürdürüp suçlarını bu sürekliliğin üzerine inşaa ettiklerini söylüyor.

‘,’hspace’:null,’vspace’:null,’align’:null,’bgcolor’:null}” alt=””>

Tarihsel alt metnini Tarihi Sinop Cezaevi’ne dayandıran Küçük Suçlar Hapishanesi’nin bu alt metin ile bizim devletimizin cezasızlık sorununa ve süregelen adaletsizliğine işaret ettiğini söyleyebiliriz. Küçük Suçlar Hapishanesi sayesinde hakkında bilgi edindiğim ve daha bu yıl tüylerim ürpererek gezdiğim Alcatraz Hapishanesi’ne benzettiğim* Tarihi Sinop Cezaevi, zindanları, hücreleri, koğuşları, işkenceleri ve insanın ciğerini çürüttüğü söylenen rutubeti ile birçok yazıya konu olmuş. Üç tarafı denizlerle çevrili, aynen Alcatraz’da olduğu gibi buradan da kaçmanın imkansız olduğu söylenen cezaevi, 1887’de bir kale olarak kurulmuş ve 1997’de kapatılarak bir süre sonra müzeye çevrilmiş. Kalenin soğuk yüksek duvarlarının anlatımının yanında yine Alcatraz’la kaleyi aynı kılan başka bir özellik ise mahkumların bu hapishanede marangozluk, matbaacılık, kuyumculuk, oymacılık gibi işlerle uğraştırılmaları.

sinpcz
Tarihi Sinop Cezaevi

“Dışarda deli dalgalar, gelir duvarları yalar, beni bu sesler oyalar, aldırma gönül aldırma…”

Tarihi Sinop Cezaevi, ayrıca bir çok ünlü yazar, sanatçı ve gazetecinin de hükümlülük sürelerini geçirdiği, fakat maalesef bu kez Alcatraz’ın aksine iyi bir arşivleme yapılmadığı için hükümlülerin yazdıkları dışında bu dönemler ile ilgili pek bir kaynağa ulaşamadığımız ünlü bir cezaevi ayrıca. Yukarıdaki, hepimizin bildiğin dizelerin sahibi Sabahattin Ali, bu dizeleri Sinop Cezaevi’nde geçirdiği yıllarda yazmış. Bu gözle okuduğunuzda Edip Akbayram’dan yıllardır Sinop Cezaevi’nin tasvir edildiği bir parça dinlediğinizin farkına varabilirsiniz. Yine tarihimizin dokunulmaz mitlerinden olduğu için çok bahsedilmese de Sabahattin Ali, 1932’de bu cezaevine Atatürk’ü yeren bir şiir okuduğu gerekçesiyle kapatılmış. Sabahattin Ali, nerede yatmış gideyim bir bakayım derseniz, farklı kaynaklardan okuduğuma göre maalesef milli bir gelenek olarak hücrelerin duvarlarına kazınmış “Ali kalp Ayşe” çirkinliği ile bol bol karşılaşacaksınız. Ama olsun; bizim devletimizin cezasızlık geleneğinin üzerine inşaa ettiği suçlarının adaletsizlik sembolleri olarak Madımak Oteli’nden, Diyarbakır Cezaevi’ne, Ziverbey Köşkü’ne kadar hala ayakta duran çok bina var!

15 gün boyunca 5. Sinop Bienali (Sinopale) için Sinop sokaklarında seyyar dolaşan küçük suçlar hapishanesi, 10 Ocak’a kadar Galeri Zilberman’da, İstanbul’da günahkarları bekliyor. Siz de benim gibi artık yeni yılda dev beklentiler yerine, ayakları yere basan beklentiler ve birazcık da olsa daha iyi bir insan olma peşindeyseniz, cezanızı çekip aklanmak için bu “küçük hapis” fırsatını kaçırmayın.

Küçük suçlulara iyi yıllar bonusu da yeni yıl hediyesi olsun:

* Alcatraz Hapsihanesi ve  içerisinde konumlanmış, özgürlükler üzerine olan Ai Wei Wei sergisi hakkındaki yazıya buradan ulaşabilirsiniz.