İstanbul’a aşık Ukrayna asıllı bir ressamın gözünden, şehrin detaylarında gizli renk ve biçimleri fark etmeye, şehri adeta yeniden keşfetmeye ne dersiniz? Kapılarını 1 Eylül itibariyle yeniden açan ve sergileriyle olduğu kadar; yayın, atölye ve konferans gibi etkinlikler serisiyle de hayatımıza kültür sanat katan Meşher, 1 Kasım’a kadar devam edecek olan “Alexis Gritchenko – İstanbul Yılları” sergisiyle karşımızda.

 Alexis Gritchenko – İstanbul Yılları
Alexis Gritchenko – İstanbul Yılları

Yıl 1919. Bir ressam düşünün, Moskova’dan iç savaş sebebiyle kaçıp İstanbul’a sığınıyor. İşgal döneminin getirdiği zorlu şartlara rağmen alıyor eline not defterini, kalemini ve fırçasını, başlıyor İstanbul’un her karışını gezmeye. Limanlara gidiyor, pazarların içinde dolanıyor, ibadethaneleri ve görkemli anıtları gözlemliyor; tümünü resmediyor. Surların burçları arasındaki ince farkları çiziyor, batan güneşin denize ve kubbelere nasıl yansıdığına odaklanıyor, sokaklarda karşısına çıkan feraceli kadınların zarif ama bir o kadar gizemli yürüyüşlerini yansıtıyor tuvaline. İki yılını böyle geçiriyor, derken 1921’de İstanbul’dan ayrılıp Fransa’ya gidiyor ancak İstanbul’u o kadar kalbinde taşıyor ki, buradaki anılarını bir kitaba dönüştürüyor.

İstanbul’a bu denli aşık olan bu kişi, usta ressam, sanat eleştirmeni ve yazar Alexis Gritchenko’dan başkası değil. Büyük bir hayranlık beslediği şehri kendi perspektifinden yansıtan 150’yi aşkın suluboya, guaş, karakalem ve yağlıboya eserini incelemek, üstelik bunu Gritchenko’nun İstanbul’a ziyaretinin 100. yılında yapabilmekse, Meşher’in “İstanbul Yılları” sergisiyle 1 Kasım’a kadar mümkün.

 Alexis Gritchenko – İstanbul Yılları
Alexis Gritchenko – İstanbul Yılları

Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı’nın küratörlüğünde gerçekleşen serginin odağı, tam da Alexis Gritchenko’nun İstanbul’da geçirdiği ve kent yaşamı ile gündelik hayatın ruhunu yakaladığı iki yıl. Bu dönem (1919-1921), Gritchenko’nun kariyerinde de bir mihenk taşı sayılıyor. Bu anlamda İstanbul’da ürettiği suluboyaların öne çıktığı üslubu, sanatçının diğer eserlerinden ayrıştırmak mümkün. Ayrıca sergide, Gritchenko’nun dinamik renkler ve kübizm etkisi taşıyan eserlerini inceleyebilir, kendi ortaya koyduğu ‘dynamocolor’ tekniğine özgü çalışmalarını görebilirsiniz.

Sergiyle ilgili bir diğer ilginç detay da, küratör Şeyda Çetin’in anlattığı üzere, Gritchenko’nun iki yıl kadar yaşadığı İstanbul’da bir arada yaptığı eserlerin şimdiye kadar hiç sergilenmemiş olması. Bir yandan sanatçı, yalnızca şehrin farklı köşelerinde yaptığı resimlerle değil; başta Namık İsmail ve İbrahim Çallı olmak üzere, İstanbul’daki ressamlarla kurduğu dostluklarla da İstanbul’u ve sanatı aynı anda doyasıya yaşamış. Serginin küratörlerinden Ebru Esra Satıcı, Gritchenko’nun her gün Ayasofya’yı görmek için yanıp tutuştuğunu anlatıyor. Ayasofya, Gritchenko için bir çocukluk rüyasıymış adeta. Bizans tarihine, sanatına çok sahip çıkan bir kültürde büyümüş olma ihtimali, daha İstanbul’a gelmeden Ayasofya hakkında çok bilgisi olmasını açıklıyor. Nitekim, şehirde geçirdiği yıllar boyunca en çok ziyaret ettiği yapı da Ayasofya oluyor, burayı neredeyse iki günde bir ziyaret ediyor.

Alexis Gritchenko – İstanbul Yılları

Gritchenko, İstanbul’u resimlerinin yanı sıra anılarıyla da kayıt altına alıyor. 1930 yılında Paris’te yayımlanan ‘İstanbul’da İki Yıl (Deux ans à Constantinople)’ kitabı, sanatçının gün gün, burada yaşadıklarına ışık tutuyor. Kitabın aynı zamanda, Mustafa Kemal Atatürk’ün özel kitap koleksiyonunda bulunduğunu da biliyoruz. Bu kitap da sergide görülebiliyor. Sizce de çok merak uyandırıcı değil mi?

Sergiyle ilgili olarak; sanat tarihçileri Vita Susak ve Ayşenur Güler’in güncel araştırmalarının yer aldığı sergi kataloğunu inceleyebilir, sergi ile paralel olarak tasarlanan konuşmaları Meşher Podcast Spotify hesabından dinleyebilir, bölümlerin video hallerine ise Meşher YouTube kanalından ulaşabilirsiniz.

Bize sorarsanız, alın gerekli önlemlerinizi, takın maskenizi ve İstanbul’u Alexis Gritchenko’nun perspektifinden yeniden keşfetmek üzere düşürün yolunuzu Meşher’e. Hem İstanbul’a dair yeni bir yolculuğa çıkmak için, şehrin tarihi ve kültürel merkezi İstiklal Caddesi’nin ortasında yer alan Meşher’den daha güzel neresi olabilir? “Alexis Gritchenko – İstanbul Yılları” sergisini, pazartesi hariç haftanın her günü 11.00-17.00 arasında ziyaret edebilirsiniz.

Detaylar için tıklayın.