“Artık kimse okumuyor.” her seferinde hem haklısın anlamında başımızı salladığımız hem de içten içe bizi hüzünlendiren bu cümleyi konu basılı dergiler olduğunda belki de son on yıldır sıklıkla duyuyoruz. Öyle ki ardı ardına kapanan ya da basılı dergi üretmeme kararı alan organizasyonları üzüntüyle anıyoruz. Kapandığına üzüldüğünüz o dergi hangisi? Cosmopolitan’dan Penguen’e bambaşka janralarla ilgilenen herkesin bu soruya verecek bir yanıtı muhtemelen vardır. Peki bu sürecin tersine dönme ihtimali hiç mi yok?

Basılı Dergiler | Fotoğraf: unsplash.com/@angelovanicole

Bunu bir yerde okumuştum.” cümlesi tanıdık geliyordur. Aslında bu ifadenin altındaki anlam sandığımızdan daha derin çünkü bu cümle yaşadığımız içerik karmaşasını, bilgilerin ve trendlerin yayılma hızını ve bizim bunları özümseme konusunda yaşadığımız zorlukları da anlatıyor. Kültür analistleri ise şimdi bu sürecin tersine dönebileceğini düşünüyor. Üstelik bu tezi kanıtlayacak işaretleri de görmeye başladık. Örneğin; Nylon yakın zamanda basılı olarak geri döneceğini ilan etti! Paper ise bu sonbahar da yeniden yayına başladı.

Basılı Dergiler | Fotoğraf: unsplash.com/@nordwood

Peki terk ettiğimiz geleneğe neden geri dönmek istiyoruz? Bunun ilk nedeni sosyal medyanın artık sosyalleşmekten ziyade niş ilgi alanlarımızı takip etmek için bir alan haline gelmesi. Bir düşünün artık pek çok sosyal medya mecrasında arkadaşlarımızdan ziyade benzer ilgi alanlarını paylaştığımız insanları ve onların yarattığı “içerik”leri takip ediyoruz. Günün sonunda arkadaşlarımızın değil bize hitap eden içeriklerin yer aldığı platformlar “video essay” denen içeriklerle dolu ancak ne kadarı güvenilir bundan emin olamıyoruz. Günün sonunda niş bir alana dair içerik üretmek dendiğinde aklınıza ilk ne geliyor? Evet, yanıt dergiler. Çünkü dergiler ilgili alanların uzmanı olan ve doğru bilgileri, anlaşılır şekilde derleme konusunda uzman editörler ile çalışıyor.

Basılı Dergiler | Fotoğraf: unsplash.com/@thoughtcatalog

Bir diğer neden ise trend döngüsünün ciddi bir biçimde hızlanmış olması. “Soft-girl”, “old-money”,”balletcore”, “slavic girl”… Kimini duyduğumuz ama çoğunlukla konseptini tam anlayamadan bir yenisine konsantre olmaya çalıştığımız tüm bu kavram karmaşası içinde, yayın hızı daha yavaş olan basılı dergiler daha uzun vadede hayatta kalabilecek trendleri ayırt ederek bize sunabiliyor. Günün sonunda hızını her gün arttıran trend döngüsü ve genel anlamda yaşam hızı bizlerde biraz yavaşlama, tükettiğimiz içerikler konusunda seçici olma ve hatta çok da pratik olmayan bazı alışkanlıklarımızı yeniden canlandırma isteği uyandırıyor. İşte basılı dergileri geri getirecek mucize de tam bu noktada doğabilir!

Kapak Fotoğrafı: unsplash.com/@nordwood

İlginizi çekebilir: Umut Hanioğlu’dan İngilizce Bağımsız Dergiler