Eril dişi alan, eril dişil dengesi, yıkıcılık, pasiflik, zıtlık, ikilik gibi kavramlara eminim birçoğunuz özellikle sosyal medya üzerinde denk gelmişsinizdir. Son zamanlarda özellikle “dişil enerjiyi artırma” gibi konularda üzerine; podcast yayınları yapılan, YouTube videoları çekilen ve kitaplar yazılan bu konu oldukça revaçta. Peki Hindolog Didem Öztabak’ın Tara Kitap’tan çıkan Bilge Ay Cesur Güneş kitabında bahsettiği Eril-Dişil Alan, bize hangi konulardan bahsediyor ve nelerin özellikle üzerinde duruyor? Hadi birlikte bakalım…

Bilge Ay Cesur Güneş | Fotoğraf: Roberto Nickson (Pexels.com)

Bilge Ay Cesur Güneş

Didem Öztabak kimdir?

1978 yılında Ankara’da doğan yazar ilkokul, ortaokul ve lise eğitimini TED Ankara Koleji’nde tamamladıktan sonra 2005 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Hindoloji Anabilim Dalı’ndan mezun oluyor. Başta Hindistan Büyükelçiliği olmak üzere birçok büyükelçilikte diplomatlara Türkçe dersleri veren Hindolog, yaşam ve öğrenme koçu Öztabak, 10 yılı aşkın süredir yoga, meditasyon ve çakralar üzerine kendi oluşturduğu eğitimler ve atölyeler düzenliyor. 

Eril-Dişil Sistemi Nedir?

Eril dişil sistemi aslında temelde bir varoluş yasası ve evrendeki her şey aslında bu zıtlığın harmanlanmasının bir tezahürü. Aslında eril ve dişile benzer ve evrendeki zıtlığı ifade eden birçok kavram da var. Çin kültüründe evrendeki kozmik ikiliği ifade eden yin ve yang, Carl Jung‘un isimlendirdiği sistem anima ve animus, ay ve güneş, dişi ve erkek, karanlık ve aydınlık, soğuk ve sıcak, pasif ve aktif, siyah ve beyaz, iyilik ve kötülük gibi. Hepsi temelde benzer şeyi savunuyor; evrende her şey zıttıyla mevcut -hatta zıttı sandığımız şey onun bir devamı da olabilir- ve ancak onunla tamamlanabilir. Buna felsefedeki diyalektik materyalizm görüşünü de örnek verebiliriz. Karşıtların birliğini savunan diyalektik materyalizme göre bu tüm evreni hatta varlığı anlamanın yasasıdır dişil-eril sistemi.

Didem Öztabak’ın söylediğine göre zıtlıkların birbirinin içinden akmasını da ifade eden bu sistem, yaşamın ritmini idrak edebilmek için eşsiz bir bakış açısı. Aslında hayatta hiçbir şey bizim görebildiğimiz kadar yüzeysel değil ve keskin çizgilerle ayrılmıyor. Bir şeyi olumlu ya da olumsuz olarak nitelendirmek bu kadar basit değil ve her olumlu şeyin içinde bir olumsuzluk gizlenebildiği gibi, her olumsuzluğun için de olumlu şeyler bulunabiliyor. Birçok kültürde farklı isimlendirilen fakat temelde aynı sistemden bahseden bu ikilik, doğu felsefesinde yin ve yang olarak anlatılıyor. “Her kötünün içinde biraz iyi, her iyinin içinde biraz kötü vardır.”

Kendimizle alakalı sahip olduğumuz ne varsa; karakterimiz, çevremiz, mesleğimiz, ilişkilerimiz, aslında hep ikiliklerden meydana geliyor ve bizim eril-dişil dengemiz nasılsa, bakış açımız da buna göre şekilleniyor. Benim de hep savunduğum şekilde; etrafımızda gördüklerimiz tamamen bizim yansımamız ve bizden bağımsız sandığımız şeyleri bile biz şekillendiriyoruz. Bu sebeple hayatımızı şekillendirmek istiyorsak önce kendimizi şekillendirmemiz ve bu iki alan arasında dengede kalmamız gerekiyor. Yazar bize bu kitapta bir şeyi iyi ya da kötü diye sıfatlandırmadan önce, iyi ve kötüyü birbirine karışan ve akan şeyler olarak kabul etmenin, denge-dengesizlik durumlarını anlayabilmenin ve merkeze-dengeye gelebilmemiz için yapmamız gerekenler ipuçlarından bahsediyor. 

Eril ve Dişil Enerji Alanları | Fotoğraf: Abdullah Ghatasheh (Pexels.com)

Eril ve Dişil Enerji Alanları

Enerji sisteminde hiçbir şey birbirinden bıçak gibi ayrılmaz. Enerji sistemi daireseldir ve sürekli akar. Hareket halindedir.

Didem Öztabak

Kitabın ilk bölümünde kutupsallık ve zıtlık kavramlarını ifade eden, biri olmadan diğerinin var olamadığı bir varoluş yasası olan eril ve dişil kavramları, bu kitapta yazarın kendisinin isimlendirdiği “Dengeli Eril ve Dengeli Dişil” ve bu iki alanın merkezden sapmış hallerini ise “Yıkıcı Eril ve Pasif Dişil” başlıkları temsil ediyor.

  • Dengeli Eril Alan: Doğadaki karşılığı güneş. Dengeli eril alan ve dengeli dişil alanın harmanlandığı bir hareket alanı. Dengeli eril alanı barındıran bireyler bu alanın yansıması olarak, aniden gelişen olaylara uyumlanabilen, esneyebilen, planlar kurabilen ve bu planları hayata geçirebilen, hayata analitik bakabilen, etrafına sağlıklı sınırlar koyabilen, kendini rahat ifade edebilen, yeniliklere açık, liderlik özellikleri gösterebilen, sonuç odaklı bir karaktere sahip oluyor.
  • Dengeli Dişil Alan: Doğadaki karşılığı ay. Aynı dengeli eril alanın olduğu gibi, dengeli eril ve dengeli dişil alanın harmanlanmasından ortaya çıkan, yaratıcılık, sakinlik, yumuşaklık, rahatlık alanı olarak temsil edilen, insanlara karşı sağduyulu ve hoşgörülü, empati yeteneği gelişmiş, olduğu gibi kabul edebilen, bütünleyen, koruyan, bağışlayan, birleştiren, acele etmeyen ve anın keyfini yaşayabilen, yani sonuç odaklı bir karakter yaratan bir hareket alanını ifade ediyor. 

Doğa aslında Dengeli Eril Alan yani güneş ve Dengeli Dişil Alan yani ayın harmanlandığı o mükemmel uyumdan meydana geliyor. Örneğin; Dengeli Dişil Alanımız’dayken belki yaratıcılığımızın en üst seviyesine ulaşıyoruz fakat Dengeli Eril Alan ile harmanlanmadığımız zaman yani tek bir alanla sınırlı kaldığımız zaman bu yaratıcılığın ürünlerini ortaya çıkaracak o kararlılığa ve yaratıma ulaşamıyoruz. Bu denge ve uyumdan yani merkezden saptığımızda ise bir sonraki iki alan devreye giriyor.

Yıkıcı Eril Alan| Fotoğraf: Mart Production (Pexels.com)
  • Yıkıcı Eril Alan: Dengeli Dişil Alanın merkezinden sapma sonucu varılan alan Yıkıcı Eril Alan. Katı, kolay esneyemeyen, vücudu gergin, geceleri diş sıkma gibi fiziksel tavırlara sahip, hisleri yerine daima mantığıyla davranan, kontrolcü, özgüveni olması gerekenden çok daha yüksek, bencil, öfkeli bireylerin karakter özelliklerinin nedeni, merkezden sapma sonucu ulaşılan bu yıkıcı eril alanın genişlemesi. 
  • Pasif Dişil Alan: Dengeli Eril Alan’ın azalması sonucu varılan hareket alanı ise Pasif Dişil Alan. Aslında burası adeta bir eylemsizlik alanı çünkü bu alanı genişleyen bireylerin karakterleri hiçbir konuda yeterli dik duruşu gösteremiyor. Sınır algısı, plan yapabilme becerisi, kendini savunma, düşüncelerinin arkasında durma gibi karakter özelliklerinin hiçbiri bu bireylerde yok. Her şeyi erteleme, uyuyarak ya da aşırı şeker, karbonhidrat tüketerek sorunlardan kaçma, kendini duygularına fazla kaptırma, depresyon gibi konulara çok meyilli olan bu bireyler, planlarını hayata geçirebilme becerisinden de yoksun.

Aslında bahsedilen bu dört alan da “hareketli” yani birbirinin içinden akabiliyor. Aslında en doğrusu da akmaları çünkü tek bir alanda sabit kalmak tek yönlü bir karakter yaratabiliyor. Oysaki olumlu ya da olumsuz diye bir şey olmamalı, her şey birbiriyle harmanlanmalı ve dengede kalmalı. “Her şeyin fazlası zarar” dedikleri tam olarak bu olsa gerek. 

Kitabın Bölümleri


Bilge Ay Cesur Güneş, 18 ayrı bölümden meydana geliyor. Yazar bize kitapta merkezimizden saptığımızda, ki bu çok muhtemel çünkü bizi pasiften yıkıcıya ya da yıkıcıdan pasife çekebilecek birçok şey her gün içine karıştığımız hayatın içinde mevcut. Yeniden dengeye ulaşabilmemiz için birçok tavsiyelerle devam ediyor kitap, kendimize soracağımız sorular, yapabileceğimiz aktiviteler, tüketeceğimiz yiyecekler gibi.

Ayrıca içinde yer aldığımız alana uygun olarak bir karakter şekillendirdiğimiz, mesleğimizi buna göre seçtiğimiz, tavırlarımızı, gözlemlerimizi, bakış açımızı ve yaşadığımız ilişkileri buna göre belirlediğimiz, frekans alanımıza göre hayatımıza çektiklerimiz, mevsimlerle uyumlanmamız gibi birçok konudan yazar kendi hayatından da örnekler vererek bahsediyor.

Öztabak, eylemlerimizde sorumluluğu alabilme cesaretinin ve kimsenin karmasına girmemenin, karmanın aile bağlarıyla ilişkisinin, hamilelikte ve doğumda dengede kalabilmenin, kendine annelik alanı oluşturabilmenin önemini de anlatıyor ve sapmalar sırasında alanına girdiğimiz Yıkıcı Eril ve Pasif Dişil Alanlar’dan merkeze dönebilme -yazar bunu alanları oksijenlendirmek olarak isimlendiriyor- pratiklerini veriyor ve aslında genel ve tekil çalışma yöntemleri, meditasyonlar ve yoganın yanısıra beslenmenin de bu alanlardan çıkışta etkisinin büyük olduğunu görüyoruz.

Özellikle bitkisel beslenme hafiflemeye ve merkeze dönmeye oldukça yardımcı oluyor. Kitabın son bölümü olan 18. bölümde ise 40 soru, 40 cevap başlığı altında yazar, ona sık sorulan ve çok merak edilen soruları cevaplandırıyor. 

Siz de bu alanlarınızdan herhangi birine oldukça sık kaydığınızı gözlemliyorsanız, dengede kalmakta zorlanıyor ya da bu ikilikler hakkında biraz da bilgi sahibi olmak istiyorsanız kitabı edinebilirsiniz. Okuyanlar varsa yorumlarını bekliyorum…

Kapak Fotoğrafı: Instagram @tarakitap

İlginizi çekebilir: Nesliay Ocakküçük’ten Seyir