Mekanın enerjisine inanır mısınız? Yaşam alanlarınızı bir düşünün: evinizde favori odanız, ofiste bunaldığınız anlarda çekildiğiniz köşe, zihninizi dinlendirmek için uğradığınız bir kahve dükkanı… Aslında hiçbirini rastlantısal bir şekilde seçmiyoruz. Sıradanlıktan uzak, iç mekan tasarımını beğendiğimiz yerlerde vakit geçirmek, modumuzu sandığımızdan çok daha fazla etkiliyor. Öyle ki sadece evlerde ve sosyal mekânlarda değil, günün büyük bölümünü geçirdiğimiz ofislerde de beklentimiz artık bu yönde. Bürotime da tasarım felsefesinde, tam olarak bu güncel anlayışın izlerini sürüyor.

Bürotime

Yeni Dünya Mimarisinin Ofis Tasarımlarına Etkisi

Sosyal medyanın varolduğu andan bu güne, farkında olmadan ciddi anlamda titiz bir estetik algımız oluştu. Geçmişte bu farkındalığa yalnızca mimarlar, tasarımcılar gibi belirli meslek grupları sahipken, bugün detaylar konusunda hepimiz son derece özenliyiz. Her gün onlarca görsele erişmek, kusurlu olanı anında tespit edebilmemizi sağlıyor. Dolayısıyla da çalışma ortamı tasarımlarında; dekorasyonun, mimarinin, kullanılan ofis mobilyalarının ve hatta tercih edilen renklerdeki uyumun dahi kusursuz olmasını arıyoruz. İşte bu konsepte yeni dünya mimarisi deniyor ve ofis tasarımları bu beklentiler altında yeniden şekilleniyor.

Yeni Neslin Çalışma İhtiyaçları

Z kuşağının da iş yaşamına dahil olmasıyla, ofislerin artık farklı ihtiyaçlara cevap verebilmesinin arandığı açık. Konsantrasyon sürenizin son birkaç yılda ne kadar azaldığını bir düşünün. Artık değil bir filmi baştan sona izlemek, bir Youtube videosunu ya da bir ‘podcast’i bile ara vermeden bitirmek güç. Durum böyleyken Apple, Pinterest, Airbnb gibi kendi alanlarını domine eden dev şirketler dahi iç mekan kurgularının, çalışanların motivasyonu üzerinde doğrudan etkili olduğunu anlamış durumdalar. Hız ve yaratıcılığın her alanda bir zorunluluk haline geldiği yeni çalışma düzeninde, ofislerin hem fonksiyonel hem de eğlenceli vakit geçirmeye, gerektiğinde sosyalleşmeye ve dinlenmeye açık mekanlar haline gelmesi kaçınılmaz.

Mekan Hafızası ve Tasarım Felsefesi

Bir doktor randevusu için sıradayken oturduğunuz bekleme alanı, bir yöneticiyle görüşmek için karşısında otururken gözünüze takılan masası, bir sergiyi gezerken yorulup oturduğunuz ortak alan… Zihnimiz olayları kaydederken, mekandaki detaylarla birlikte kodluyor. Edebiyatta, mekan betimlemelerine sayfalarca yer verilmesinin nedenlerinden biri de bu aslında. İşte bu yüzden mekan tasarımlarının işlevsel olduğu kadar estetik de olmasını arıyoruz. Özellikle de bizim için önemli ve birlikte zaman geçirdiğimiz insanlara doğru mesajları vermesini istediğimiz alanların. Tabii bunu başarmak da yenilikçi bir anlayışla tasarlanan mobilyaların seçilmesinden geçiyor. Tasarım felsefesini ergonomi, fonksiyonellik & estetik, özgünlük ve çevre gibi prensipler üzerine kuran Bürotime, işte bu noktada yardımımıza koşuyor.

Yenilikçi tarzıyla bulunduğu ortamı estetik olarak üst düzeye taşıyan, Atilla Kuzu tasarımı modern bekleme alanı ünitesi Beluga, karakteristik, minimal ve vurucu heykelsi tasarımıyla öne çıkan yönetici serisi Lead gibi German Design Award kazanan Bürotime tasarımları da bu anlayışın yansımaları.

Eğer siz de yeni nesil esnek, çevreye duyarlı, fonksiyonel mobilyalar içeren, kişiselleştirilmiş alanlarla verimliliğin arttığı bir ofis hâyâl ediyorsanız Bürotime tasarımlarına daha detaylı bir bakış için buraya tıklamanız yeterli.

Kapak Fotoğrafı: Bürotime