Sizi tanıyoruz. Çünkü çok benziyoruz: Youtube’da, Instagram’da, özellikle de yeni vazgeçilmezimiz TikTok’ta video keşfetme tutkusu, söz konusu en sevilen dizi ve filmler olduğunda zihinlerde ve Samsung Galaxy Note10 Lite’ınızın ekranında beliriveren rengarenk logolar ve online olarak erişilebilecek sınırsız çeşitliliğe sahip içeriklere olan sonsuz merak – birbirimize benzediğimiz konusunda artık siz de bizimle aynı fikirdesiniz değil mi?

Size sizi anlatalım mı biraz, ne dersiniz? Öncelikle sizin de tam bir sosyal medya tutkunu olduğunuza şüphe yok. TikTok’u en yoğun biçimde kullanan ülkeler arasında 3. ülke konumunda yer almamızda katkınız büyük. Aynı zamanda her dakika, Youtube’a toplam 500 saatlik yeni video içeriği eklendiğini çok iyi biliyor ve bu içerikleri keşfetmeye bayılıyorsunuz. Yine de, dijital anlamda farkındalık sahibisiniz ve takip ettiğiniz her Instagram hesabının yeni bir paylaşımını, hoşlandığınız kişiden mesaj bekler gibi beklemenize rağmen interneti tadında kullanmayı kendinize öğretmişsiniz. Sosyal medyada olanları kaçırma endişesi duymuyor, JOMO (joy of missing out)’yu hayatınıza huzurla uyguluyorsunuz; ama bunun eğlenceli TikTok videolarıyla kahkaha dolu saatler geçirmenizin önünde bir engel olmadığını da biliyorsunuz. Aynı zamanda sosyal medyada yaygın olarak yaşanan siber zorbalığın ve yaratabileceği sonuçların da bilincinde bir birey olarak, bu konuya özen gösteriyor, çevrenizi bilinçlendirmeye çalışıyorsunuz. Yani her şey tadında ve kontrol altında.

Şu ana kadar okuduklarınız arasında kendinizle özdeşleştirdiğiniz pek çok nokta bulabiliyorsanız, birbirimize çok benzediğimiz bir gerçek. En basitinden, hepimizin yaptığımız alışverişlerden Zoom’da sevdiklerimizle ettiğimiz tatlı sohbetlere, başvurduğu biricik eşlikçisi aynı: akıllı telefonlarımız! Tabii, mobil ve elektronik cihazlarımızla yaşadığımız bu baş başa kalma hali özellikle pandemi döneminin de etkisiyle bir hayli arttı. Evlerimizde kaldığımız bu günlerde, alışkanlıklarımız da bir bir dijitalleşirken, haklı olarak bu dijital deneyimleri en iyi şekilde yaşamak istiyoruz. İşte, Samsung’un yeni cihazı Note10 Lite bize tam olarak bu imkanı sunuyor. Yüksek kontrast seviyesine sahip sAmoled ekranıyla bizim için yalnızca geniş, sınırsız ve sinematik seyir keyiflerine kapı aralamakla kalmıyor; akıllı telefonlarımızı adeta bir tuvale dönüştürerek S-Pen ile yaratıcılığımızı da ön plana çıkarmamızı destekliyor. S-Pen’le telefonda çizim yapmak, hepimizin bu günlerde artan yeni aktivite arayışlarına karşı sizce de yaratıcı bir cevap değil mi? S-Pen aynı zamanda, evde çalışırken veya eğitim alırken telefonlarımıza hızlıca not almamızı ve bu notları en pratik şekilde kaydetmemizi, ihtiyaç halinde paylaşmamızı sağlıyor.

Dijital dönüşümün hızlanarak arttığı yeni bir normal bekliyor hepimizi. Evde geçirdiğimiz zamanın artması ve pandemi sürecinden sonrasında bile uzaktan çalışma veya eğitim gibi uygulamaların belli bir oranda devam edeceğinin öngörülmesiyle birlikte, mobil ve elektronik cihazlarımız bizim için her zamankinden de önemli olacak. Sevdiğimiz sanatçıların Instagram’daki canlı konserlerini izlemeye devam edecek, Youtube’da en ünlü operaların gösterimlerini de yine arayacağız. Tabii bu kez, yepyeni sinematik deneyimler yaşamak için dışarıdaki keşfedilmemiş yerlerin peşinden de koşabileceğiz ve belki de bu yeni normal, bizlere çok daha yaratıcı ve alternatif keşif yolculuklarının kapılarını aralayacak.

Samsung’un, içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde bizlere sunduğu gerçek ve sınırsız deneyimlerle olduğu gibi, yeni normalle birlikte dijital dönüşüme uğrayan yaşamlarımızın da merkezinde yer almaya devam edeceğine şüphe yok. Her Galaxy telefon kullanıcısının Samsung’la adım attığı bu kendine özgü dünyada, en çok tercih edilenler arasındaysa Galaxy Note10 Lite’ı gösterebiliriz.

Daha fazla bilgi almak için tıklayın.