Bahar geldiği gibi sizin de canınız cıvıl cıvıl Paris sokaklarında yürümek istiyor mu? Jardin des Tuileries’de ağaçlar çiçeklenmeye, cafelerin önündeki çizgili bambu sandalyeler dolmaya başlamışken, gelin birlikte Paris sokaklarında binlerce adım atalım. Ama her şeyden önce güneş ışınlarının etkilerinden korunmaya ve biraz Paris ışıltısına ihtiyacımız var! Neyse ki, ‘C Vitamini Kraliçesi’ Danla Biliç, cilt bakımı önerileriyle parlayan Hatice Açıkgöz ve Eda Yaman ile yakın zamanda Paris’e giden Garnier C Vitamini* Parlak Günlük Güneş Koruyucu Kremimiz, ışıltılı ve görünmez iki farklı doku seçeneği ile yanımızda.

Kendisi düzenli kullanımda deneyenlerin %82’sinde** koyu leke görünümünü azaltıyor, cildimizin nefes almasına izin veriyor ve yağlı bir his bırakmıyor. Bizim en sevdiğimiz özelliklerinden biri de kesinlikle cilt tonunu eşitleyen formülünün bıraktığı ışıltısı. Mevsim farkı olmadan “Her Gün SPF” mottosuyla günlük bakım rutinimize hızlı bir giriş yapan yeni alışkanlığımızla salyangoz şehrin çok sevdiğimiz bölgelerini gezmeye başlayabiliriz!  

Paris’in Arondismanları

Paris, haritayı önümüze açıp baktığımızda tıpkı bir salyangoza benziyor. Bu salyangoz sembolünün içinde ise tam 20 özgün bölge, yani “arondisman” var. Belki de Paris’i diğer Avrupa şehirlerinden ayıran en önemli özelliği de her bir bölgenin kendine has ruhu olmasıdır. Birinden diğerine geçtiğinizde bu geçişi kesinlikle anlarsınız. Bu yüzden bugünkü rotamızı şef mutfaklarına, alışveriş destinasyonlarına veya sanat merkezlerine göre değil, bölgelerin ruhunu anlamak üzerine kurgulayacağız.

Eski Paris, Louvre

Louvre; 1. Arondisman’da yer alıyor ve eskiden kraliyet ailesinin yaşadığı sarayı barındırması sebebiyle Paris’in en eski merkezi. Yürüyüşe buradan başlıyoruz! Yürüyerek gezmeyi ve hiçbir detayı kaçırmamayı sevenlerdenseniz, konaklama tercihinizi de Louvre ve çevresinden yana kullanabilirsiniz. “İkonik bölgelerini çok gezdik, biraz da lokal keşifler yapalım” dediğiniz bir noktadaysanız 14.-17. Bölgeler arasında bir otel veya ev tercih edip, tıpkı bir Parisli gibi takılabilirsiniz.

Louvre olarak adlandırdığımız bu bölgede Seine Nehri kıyısında keyifli bir yürüyüş yapıp Louvre Müzesi, Jardin des Tuileries ve Le Palais Royal’i keşfediyoruz. Birinci bölgeye ne kadar çok geldiğimizin hiç önemi yok, her seferinde aynı büyülenmeyi yaşıyoruz.

İşte Opera

Louvre’un etkileyici havasından tam çıkmadan 9. Arondisman’da bulunan Opera tarafına gidiyoruz. Başta bahsettiğimiz salyangoz şeklinden dolayı birinci bölgeden dokuzuncu bölgeye geçmemiz oldukça kolay. Burası Paris’in sanat ve lüksü buluşturduğu nokta. Parisienne akşam yemekleri, Palais Garnier’de opera deneyimi, küçük ve ilginç pasajlar, Galeries Lafayette’ten yayılan Art Nouveau havası ve 9. Bölgeye gelmişken asla es geçmediğimiz Musée de la Vie Romantique burada. Yürüyüş sırasında yüzyıllardır aynı işi yapan çikolatacılara denk geleceksiniz, bir külahın içine çeşit çeşit doldurun ve Paris’i tadarak yürümeye devam edin deriz.

İçimizdeki Sanatçı, Saint Germain des Pres

Rotamızı 6. Arondisman’a çevirip, yeniden Seine Nehri’ne bir selam veriyoruz. Burası kesinlikle favori bölgelerimizin başında yer alıyor. Paris’in kültürel başkenti diyebileceğimiz 6. Bölge; pek çok yazara, şaire, sanatçıya ev sahipliği yapmış. Baharı kutlayan Jardin du Luxembourg ve Camus, Hemingway gibi ünlü yazarların sevdiği kafelerden Le Deux Margots ve Cafe de Flore, bu bölgede. Caddeye bakan masalarından birinde oturup yürüyüşünüze hak ettiği molayı vermenin tam zamanı! Yedinci bölgeye geçmeden önce şehrin en eski köprülerinden Pont Neuf üzerinde durup, şehrin şahaneliği ve köprünün ışıklarıyla büyülenmeyi unutmayın.

Dinlendiğimize Göre, Yedinci bölgeye!

Burası Paris’in en kalabalık bölgesi diyebiliriz. O kadar fazla ikonu barındırıyor ki, kalabalıklaşmakta sonuna kadar haklı. Rodin, d’Orsay gibi kült müzelerin yanı sıra, yürüyüşün ortalarına doğru kafanızı sola çevirdiğinizde “o’nu” da burada birçok farklı açıdan göreceksiniz. Eiffel! Bu bölgenin güzelliğinin gün batımına doğru doruk noktasına ulaştığını söylemek zorundayız. Işıklandırmaları ve akşam yemeği için yavaş yavaş sneakerlardan topukluya, cekete geçen insanları izlemek bile oldukça keyifli. Biraz sakinleşmek istediğinizde ise Beaupassage içindeki contemporary gastronomi noktalarını keşfetmeye kaçabilirsiniz.

Bohem Rapsodi, Le Marais

Paris’in en karakteristik bölgelerinden 4. Bölgeye geldik. Tarih boyunca Paris’in en varsıllarına ve en yoksullarına ev sahipliği yapmış Le Marais hakkında sayfalarca yazsak bile yetersiz kalır. Labirenti andıran sokakları, Arnavut kaldırımları ve gizemli havasıyla Le Marais, bir bohemin rüyası gibi. Bize sorarsanız buranın diğer bölgelerden en önemli farkı hem çok turistik hem de hala çok lokal kalabilmesi. Parisliler 4. Bölgeyi o kadar çok seviyor ki, turistik diye kaçamıyorlar. Victor Hugo’nun Sefiller romanını yazdığı Place des Vosges etrafında dolaşırken de, konsept mağazalarında kendimizi kaybederken de aynı şey dolduruyor içimizi, ilhâm.

Paris’in Ruhu Bir Rakam Olsaydı…

Bu rakam kesinlikle 16 olurdu. 16. Bölge, Paris’in en burjuva bölgesi dersek yanılmış olmayız. Modern Sanat Müzesi, Claude Monet Müzesi bu bölgede ama bir favorimiz var ki, her gittiğimizde bizi şaşırtacak bir sürprizi mutlaka oluyor: Palais de Tokyo. Eiffel’i bize göre en güzel açıdan görebildiğimiz Trocadero Meydanı da burada.

Cildimizi ve ruhumuzu aynı anda koruyan yürüyüşümüzün şimdilik sonuna geldik ama kalbimiz Paris’te kaldı. Aklımız ise sayamadığımız diğer bölgelerinde. Tıpkı Paris gibi, “her zaman iyi bir fikir” olan Garnier C Vitamini* Parlak Günlük Güneş Koruyucu Kremini buradan inceleyebilirsiniz. Işıltılı ve güneşle barışık günler!

*C Vitamini Türevi

**Koyu lekelerin sayısı üzerine tüketici testi, 54 kişi 8 hafta boyunca günde 1 kez uygulama