IMG_2035

Yapılacak, görülecek o kadar çok şey var ki… Hani İstanbul’a bir veya iki kere gelip gezmek yetmez ya, görülecek, gidilecek daha çok yer kalmıştır, hep aklında tekrar tekrar gelmek vardır, işte New York da benim için tam anlamıyla öyle oldu.

Yeme-içme desen en iyileri, en yenileri; alışveriş desen en pahalıları, en ucuzları, hatta en farklıları; kültürel aktivite derseniz de dolu dolu var.

Her yerde yaptığım gibi tabii ki, burayı da yürüyerek dolaştım, sanıyorum taksiyi iki veya üç defa kullandım. Yürümek güzel, keyifli de fazlası biraz sancılı olabiliyormuş, yani size tavsiyem arada toplu taşıma kullanın 🙂

Şehirde herhangi bir adresi bulmak oldukça rahat, genelde birçok yer hangi cadde ve sokakla kesiştiğine göre tarif ediliyor. Haritada yatay olarak görünen sokaklar numarayla ifade ediliyor, dikey caddeler ise “Avenue” olarak geçiyor ve numaralandırılıyor. Sokak numaraları arttıkça Central Park ve Upper West Side / Upper East Side bölgelerine doğru yürümüş oluyorsunuz. Yürümeden de gidilir tabii 🙂

Daha önceden de söylediğim gibi, ben turistik yerleri yazmayı pek tercih etmiyorum çünkü hepimiz biliyoruz ki herhangi bir seyahat kitabından veya internetten bunlara ulaşmak oldukça kolay. Bence önemli olan bunlar dışındaki bilgilere sahip olmak yani lokal insanlardan alınan tavsiyelerle gezmek; zaten bir şehri keşfetmenin en güzel yolu da bu…

Mesela; turistik gezilerin başında özgürlük heykeli vardır. Buraya gitmek için o sırayı beklemek istemezseniz New York- Staten Island seferi yapan feribotu kullanarak Staten Island’a gidebilir ve Özgürlük Anıtı’nı oradan görebilirsiniz. Aynı şekilde Empire State’in tepesine çıkmak  istiyorsanız ve sıra gözünüzde büyüyorsa ya sabah çok erken gitmenizi ya da bunun yerine başka bir binaya (mesela Standard Hotel Roof Top) çıkmanızı tavsiye ederim.

rockerfeller

Bunun dışında, One World Trade Center’i ve ikiz kulelerin yerine yapılan anıtları mutlaka ziyaret etmeniz lazım. Yıkılan binaların yerine iki adet derin havuz ve havuzun kenarında saldırıda yaşamını yitirenlerin isimlerini görmenizi isterim, oldukça duygusaldı.

IMG_2097

Times Square olmazsa olmazı zaten, buradayken nereye bakacağınızı şaşıracaksınız, rengarenk ışıklar, yüzlerce pano, reklam ve tabii bir de fotoğraf çeken turistlerle dolu. Broadway’e gitmişken de müzikallere göz atabilir ve en azından bir tanesini izleyebilirsiniz. Biletlerinizi seyahatinizden önce alırsanız daha güzel yerden izleme şansınız olabilir. Ben, The Phantom of the Opera (Operadaki Hayalet) ve Les Miserables‘ı (Sefiller) izledim, çok beğenmiştim; tavsiye ederim.

IMG_2198

Brooklyn ve Manhattan köprülerinden arabayla değil, yürüyerek geçmelisiniz, böylece köprüde bol bol fotoğraf çekebilir ve manzarayı doyasıya izleyebilirsiniz. (Bir İstanbul Boğazı manzarası beklemeyin tabii 🙂

Yeme-içme konusuna gelince; ne ararsanız, hangi mutfak isterseniz en iyisi en güzeli bu şehirde var. Gittiğim ve tavsiye edebileceğim yerleri aşağıda listeledim, okuyanlar için daha kolay olur herhalde 🙂

1. Kahvaltı için: Norma’s @ Le Parker Meridien, Madison Square’deki Eat veya Maison Kayser (tatlıları da harika).

2.  Ara öğünler veya atıştırmalık için: Best Bagel & Coffee (üşenmeyin ve önündeki sırayı bekleyin derim), Pret a Manger (ben burayı çok severim, zaten çok fazla yerde var), Bauchon Bakery ve birçok yerde rastlayabileceğiniz Haru Sushi’yi denemenizi tavsiye ederim. Haru Sushi’de akşam yemeği de yiyebilirsiniz.

3. Burger: Umami’nin en iyisi olduğu söyleniyor, benim etle aram pek olmadığı için yorum yapmayayım 🙂 Ama et severler mutlaka gitsin. New York’a gidip de burger yememek veya steak house’lara gitmemek olmaz.

4. Roof Top: New York’a gelmişken gökdelenlerin tepesine çıkmadan ve bir şeyler içmeden dönmek olmaz. Bunun için Standard Hotel en iyisi.

5. Akşam yemeği: Catch, Buddakan (Sex and the City severler bu restoranı mutlaka hatırlar), Spicemarket ve S Prime Steak House en beğendiklerimdi.

6. Bar/Club: Açıkçası NYC’nin gece hayatına pek uğramadım desem daha doğru olur ama bir iki saatlik bir şeyler içmek için Buddha Bar, Standard Otel (roof top) ve Rockerfeller Center (roof top) gayet güzeldi.

7. Tatlı: Magnolia’s Bakery, Rice to Riches, M&M ve Hershey’s gibi bilumum çikolata mağazaları 🙂

IMG_2240

8. Şarap sever olarak Napa Valley şarapları favorimdi.

Ve son olarak, bir kere gitmeye doyamayacağınız Central Park’a zamanınızı dolu dolu ayırın. Mesela, sabah erken kalkın, kulaklığınızı takın, müziğinizi açın ve Central Park’ta koşun, sporunuzu yapın; bu sizi tam bir New Yorker (!) gibi hissettirecek 🙂 Sonrasında da çimlerde keyifli keyifli kahvaltınızı yapıp, bir ağacın gölgesinde uzanın, huzurun tadını çıkarın. New York sokaklarında çok güzel ve değişik romanların olduğu kitapçılar var, buraları ziyaret edip, oradan aldığınız kitaplarla, dergilerle de Central Park keyfinize keyif katın, daha ne olsun 🙂 Bence yarım gününüzü böyle bir programa ayırın.

IMG_1788

Gitmeyi planlıyorsanız Eylül, Ekim ayları mevsim açısından doğru bir seçim olacaktır ama tabii Christmas ve yılbaşı zamanı da bir başka güzeldir diye düşünüyorum.

Alışveriş için dolu yer var, hangi birini yazsam bilemiyorum ama ev dekoruna meraklı iseniz “Anthropologie”yi kesinlikle tavsiye ederim.

NYC için daha yazacak çok şey var ancak ben çok uzun yazıları okurken sıkıldığım için kendimde kısa ve öz yazmayı tercih ediyorum 🙂 Dilediğiniz zaman bana e-mail adresimden ulaşabilirsiniz.

Keyifli, bol seyahatli günleriniz olsun!