Bangkok’taki etkileyici tapınakları görüp, kanal turunda hem renkli hem de zorlu olan yaşamın izlerini konuşup, kendimizi hareketli sokaklarına atıp, ‘pad thai’mizi de yedikten sonra öne çıkanlar neydi diye düşündüğümüzde Bo.Lan ve Thai Masajı ilk sırayı paylaşıyor. Pattaya’da ise kurtarılmış fillerin günlük yaşantılarına katılarak günümüz güzelleşirken; şehir merkezinde, kadınların maruz bırakıldığı düzen için de ilk fırsatta fillerdeki gibi zincirlerinin kırılmasını diliyoruz. Bangkok ve Pattaya yazımın ayrıntılarını merak ediyorsanız okumaya devam edebilirsiniz. 🙂

Bangkok Kanal Turu
Bangkok Kanal Turu | Fotoğraf: Selin Mutafoglu

Bangkok Konum

Bo.Lan Konum

Bangkok ve Pattaya yazımın ilk sırasında Bo.Lan yer alıyor! Bo.Lan’ı, Uzak Doğu maceramız henüz kesinleşmemişken Netflix’te Chef’s Table 5. sezon, 3. bölümde izlemiştik ve eğer gidişimiz kesinleşirse Tayland’a yapacağımız bir seyahatte buraya gitmek üzere Sinan’la da sözleştik. Bangkok’a bilet alırken, bir diğer taraftan da Bo.Lan’a rezervasyon için mail atıyordum. Netflix’te belgeseli olan yerlere gitmek, talepten dolayı bazen pek mümkün olamıyor.

Pad Thai
Pad Thai| Fotoğraf: Selin Mutafoglu

Bo.Lan’ın en büyük özelliği, yerel çiftçilerle çalışarak sadece Tayland ürünlerini içeren, mevsimine göre değişkenlik gösteren yemekler ortaya çıkarması. Ayrıca sosyal sorumluluk olarak da yerel halkı ve lokal ürünleri kalkındırması. Taylandlı Şef Duangporn Songwisawang (Bo) ve Avustralyalı Şef Dylan Jones biyoçeşitliliği destekleyerek, çiftçilerle iş birliği içinde günün birinde ‘zero carbon waste’ restoran olabilmek için çabalıyorlar.

Şef Dylan ve Şef Bo
Şef Dylan ve Şef Bo | Fotoğraf: theaustralian.com

Şansımıza tam istediğimiz güne rezervasyonumuz onaylanıyor ama belli şartlar altında! Herhangi bir gidememe durumunda 1 gün önceden iptal etmezseniz kişi başı 2.680 TBH (550 TL) ceza ödemesi yapılması gerekiyor. Baştan, kredi kartı bilgisi dahil bütün bilgileri aldıkları için ücreti de o şekilde alıyorlar.

Bangkok’un bilinen caddelerinden olan Sukhumvit üzerinden ara bir sokağa giriyoruz ve loş bir aydınlatmayla bahçeden geçerek içeri giriyoruz. Hava şartları her daim sıcak ve nemli olduğu için dışarıda oturma seçeneği yok. İçeride klimalı ortamda önce birer kokteyl içmek üzere bizi girişteki koltuklara alıyorlar. Ellerimizde kokteyllerle bizimle ilgilenen işletmeci bizi mutfağa götürüyor ve yemeklerin hazırlanışını, yapılışını bir süre izleyip şeflerden yemeklerin isimleriyle, içeriklerini öğreniyoruz. Mutfak turu sonrası bizi masamıza yönlendiriyorlar.

Önümüze ekim-aralık ayları arasında geçerli olan üç farklı menü sunuluyor. İçinden 2 menüyü seçip deneyimleyelim istiyoruz ancak tek menü üzerinden sunulacak tabakların iki kişiye uygun şekilde hazırlandığı bilgisini veriyorlar.

Bo.Lan Tayland
Bo.Lan Tayland | Fotoğraf: Bo.lan.co

Seçimimiz Bo.Lan Feast’ten yana oluyor ve tatlı ile birlikte toplamda 12 tabak sunuluyor. Her ayrı yemek için, servisi yapanlar, içinde ne olduğunu ve nasıl yenmesi gerektiğini anlatıyorlar. Tavuk, et, ördek ve çeşitli deniz ürünlerinin bulunduğu menüde, özellikle çiçekli yemekler sayesinde bugüne kadar denemediğimiz değişik tatlar keşfediyoruz.

Bangkok özellikle fine dining alanında Güney Asya’da ilk sırada değerlendirilirken, Asya genelinde de iddialı bir konumda. Asya’nın en iyi kadın şefi seçilen Bo’nun restoranı Bo.Lan haricinde de benzer restoranlar da bulabilirsiniz. Bizim için, verdiğimiz sözün gerçekleştiğini görmek ve orada bulunmak çok mutlu ediciydi.

Masaj Okulu Wat Po Konum

Masaj Okulu Wat Po
Masaj Okulu Wat Po | Fotoğraf: Unsplash / Christin Hume

Bangkok ve Pattaya yazısı yazıp da Tayland’ın meşhur masajından bahsetmemek olmaz. Tayland’da masaj, yapılacaklar listesinin en başında geliyor. Her yer gerçekten masaj yeri kaynıyor fakat öyle önüne gelene girip masaj yaptırıyorsun hikayeleri bize pek uymuyor. Bir iki kere önümüze gelen masaj yerine girmemizle çıkmamız bir oluyor. Sonunda, biraz da şansa, gezeceğimiz Budist tapınaklarından Wat Po ziyaretimiz sırasında, Wat Po’nun içinde yer alan, geleneksel Tayland Masaj Okulu‘nu keşfediyoruz. Burada hem ayak hem vücut masajı yaptırılabiliyor. Vücut masajı için birçok kişi sırada olduğundan, biz de ayak masajını deneyelim diyoruz ve bir saat boyunca transa geçiyoruz. Bu arada tüm masajlar ortak alanda yapılıyor. Yan yana konulmuş üçlü yataklardan oluşan en az 10 sıranın bulunduğu bir alan hayal edin. Bana masaj yapılırken karşımda en az 9 kişinin masajını izliyorum; teknikleri, yapış biçimleri oldukça ilginç. Vücut masajı kıyafetlerle yapılıyor. Öğrencilerin yaşları değişken, yaşça büyük olan da küçük olan da var. Ayak masajı sonrası bir de boynumuza bitmesini hiç istemediğimiz bir masaj yapıyorlar. Kapanışı da şekerli ve soğuk, değişik bir çay ikramı ile yapıyoruz ve tapınak gezimize rahatlamış bir şekilde devam ediyoruz.  

Releaf Spa Masaj Bölümleri
Releaf Spa Masaj Bölümleri| Fotoğraf: Selin Mutafoglu

Tayland’da her gün masaj yaptırdım hikayelerini çok duyduğumuzdan kesinlike birkaç kez daha masaj yaptırmaya niyetliydik. Henüz meşhur vücut Thai masajını denememişken; yine hiç aklımızda olmayan bir anda, biraz da absürt bir ortamda, unutamayacağımız bir masaj deneyimi yaşıyoruz. Khao San/Banglamphu bölgesini görmeye gittiğimizde, bangır bangır müzikli bir sürü barın, sokak yemeklerinin, tuk tukların ve de bir sürü masaj yerinin yan yana bulunduğu caddede, içi dopdolu olan bir yere gece saat 1’de masaj yaptırmaya giriyoruz. Bizi üst kata perdeli bölümlerin olduğu yerlere alıyorlar ve duvarların bastan titrediği o ortamda bize masaj yapıyorlar. Ortamın oldukça sürreal olması dışında oldukça başarılı bir masaj olduğunu kabul ediyoruz. O kadar gürültüye rağmen yapılan masaj bir şekilde rahatlamamızı sağlıyor.

Pattaya Konum

Pattaya'da Otobüs Yolculuğu
Pattaya’da Otobüs Yolculuğu| Fotoğraf: Selin Mutafoglu

Hazırsanız, Bangkok ve Pattaya yazımın şimdi de Pattaya kısmına geçiyoruz. Pattaya’ya Bangkok’tan oldukça eski bir otobüs ile yaklaşık 3 saatte gidiyoruz. Otobüs garından otele de biraz yolumuz olduğu için taksi aramaya başladıktan sonra motor-taksiye valizimizle birlikte toplam 3 kişi biniyoruz! Onlar için oldukça normal olan bu durum bizim için zorlu ve unutulmaz bir anı oluyor. Seyahatimiz öncesi, meşhur caddesi ‘Walking Street’ ve hareketli gece hayatı, yakınındaki iki ada Ko Lan ve Ko Phai ile ilgili bilgileri notlarımızın arasında yer alıyor. Pattaya plajından da denize girilebileceğini okusak da hijyen açısından çok da mümkün olmadığını sahilden geçerken görüyoruz. Burada denize kesinlikle adalardan girmek gerekiyor.

Walking Street Konum

Walking Street Başlangıcı
Walking Street Başlangıcı| Fotoğraf: Selin Mutafoglu

Walking Street için Amsterdam’daki Red Light sokağı karşılaştırmasını yapmak çok da doğru değil diye düşünüyorum. Burası çok daha başka bir noktada; gece kulüpleri, sokakta barların önünde bekleyen kadınlar, kulüplerin içindeki gösterilerin menü şeklinde sunularak yolda önünüzü keserek gösteriliyor. Farklı bir dinamik ve turizm akışı olduğu gerçeği ile yüzleşiyoruz. Benim için en dikkat çekici yerler ise; ortasında boks sahnesinin olduğu, etrafının da bir sürü barla çevrildiği lokal yerler. Boks sahnesinde meşhur Thai boksunu yapanları da görüyoruz. Bu caddede bir barda oturup canlı müzik dinleyip bir şeyler içip kiraladığımız scooter’a atlayıp otelimize dönüyoruz. Bir kere yürümek yetti de arttı bile. Bana göre bu sokakta oldukça ilginç olan, bu tarz bir yerde her türden insanın bir arada nasıl oluyorsa sorunsuz bir şekilde turistik veya farklı bir amaçla ziyaretlerini gerçekleştirebilmesi. Çiftler de var, sadece erkek grupları da. Sokağın farklı bir ritmi ve dengesi var. Çok merak ediliyorsa gidip bir gece kalmalı şekilde görülebilir ancak Tayland’da gidilecek bir sürü farklı yer varken burayı tercih etmeye çok da gerek yok diye düşünüyorum.  

Ko Lan Konum

Tien Plajı
Tien Plajı | Fotoğraf- Selin Mutafoglu

Ko Lan’da, motorla 45 dakika süren yolculuğumuzun sonunda günübirlik gittiğimiz adada kiraladığımız scooter ile farklı konumlarda bulunan ancak birbirine yakın olan 3 farklı plaja (Samae, Tien, Nual plajları) gitme fırsatımız oluyor. Gel-git nedeniyle öğleden sonra denize çok giremesek de dinlenerek, güzel balık yiyerek dolu bir gün geçirip Pattaya’nın karmaşasından uzaklaşıyoruz.  

İlginizi çekebilir: Şebnem Sukan’dan Tayland Phuket Adası

Pattaya Elephant Sanctuary Konum

Ana Alan
Ana Alan| Fotoğraf: Selin Mutafoglu

Tayland’a gelmişken fillerle vakit geçirmeden dönmek istemiyoruz. Pattaya’da en mutlu olduğumuz anımız, sanırım kurtarılmış fillerle yarım gün geçirmekti. Tayland’da bir sürü fil safarisi bulmak mümkün; ancak bu fillerin yaşam şartlarının, biraz araştırma sonunda sanıldığı kadar da iyi olmadığını öğreniyoruz. Bu nedenle, fil üzerine binip bir tura katılmaktansa kurtarılmış filleri görüp vakit geçirmek istiyoruz ve Pattaya Elephant Sanctuary’i buluyoruz. Bir gün önceden rezervasyon yaptırıp, büyük bir arazide fillerin özgürce dolaşabildiği ve turist oyuncağı haline getirilmedikleri bir ortamda kendilerine eşlik etme şansını yakaladığımız için mutluyuz. Erken saatte yerel tur rehberimizle buluşarak çıktığımız yol, Pattaya şehir merkezinden yaklaşık 1 saat sürüyor.  

Tur, tamamen fillerin düzenine göre düzenleniyor. Sabahtan yedikleri otlar harici karpuz ile filleri besleme, ardından ormanda hep birlikte yürüyüş, çamur banyolarını yapışlarını seyretme, gölde yıkanmalarını izleme ve kendi rotalarınca alıştıkları alana birlikte yürümemizle son buluyor.

Filleri Kurtarma Kuruluşu’nun kurucusu Saengduean Lek Chailert’ten ilham alan bu yeni koruma alanının şu anda kurtardığı 3 fil bulunuyor. Fillerle vakit geçirmeden önce, yapılan turistik fil sürüşlerinin aslında fillere uygun olmadığı detaylıca anlatılıyor. Yakan güneşin altında, sırtlarında turistlerin oturmasını sağlayan koltukların durabilmesi için boyunlarına geçirilen zincirlerin, fillere hem fiziki hem psikolojik olarak zarar verdiğini ve bir filin gün içinde aynı turu en az 100 kere yaptığını ve sürekli bir yük taşımanın bu şartlar altında hayvan haklarına uygun olmadığını belirtiyorlar. Bir filin günde kendi kilosunun en az 1/10’u kadar yemek yemesi gerektiğinin bilgisini veriyorlar ve bu alanlarda çalıştırılan fillere bu kadar yemeğin yetişmesinin imkansız olduğunun da altı çiziliyor. Sadece ot değil meyve de yiyen filler yeteri kadar besin alamıyor ve güçsüz düşüyorlar.

Çamur Banyosu Sonrası Yıkanma ve Oyun
Çamur Banyosu Sonrası Yıkanma ve Oyun | Fotoğraf: Selin Mutafoglu

Bu tarz yerlerin kuruluş amacı; hem vücutları zarar gören filleri iyileştirmek hem de onlara doğal ortamlarını yaratarak etik bir fil turizmi yaratmak. Gönlümüz, Serengeti’de şahit olma şansımızın olduğu en vahşi ortamlarında olmalarından yana olsa da, Tayland hükümetinin yaptırımlarla fillerin zor şartlar altında çalıştırıldıkları yerleri kapattırmadığı sürece, bu akımın fil turizminin iyiye evrilmesi için en uygun ara çözüm olduğu kanaatindeyiz.

Çamur Banyosu Sonrası Ağaçlarda Sırt Kaşıma
Çamur Banyosu Sonrası Ağaçlarda Sırt Kaşıma| Fotoğraf: Selin Mutafoglu

Filleri tanıdıktan sonra karpuzla beslemeye başlıyoruz. Yedirmesi başta heyecanlı ve zor olsa da sonra alışıp keyifle vakit geçiriyoruz. Filler vahşi hayvanlar olduğu için birtakım uyarıları dikkate almak gerekiyor; fillerin arkasında ya da yanında durmamak gibi. Yürüyüş sırasında fillerin bakıcıları da her zaman yanımızda yer alıyor. Onlarla doğal ortamlarında yürüyüp, onların düzenine göre hareket etmek bizim çok hoşumuza gidiyor. Kendi aralarında oynadıkları su oyunları ve ağaçlara sürtünerek sırtlarını kaşımalarını izlemek gerçekten farklı bir deneyimdi. Özellikle 5 yaşındaki Frank’in oyuncu halleri oldukça komikti.

Fillerle Tanışın

Frank
Frank| Fotoğraf: Selin Mutafoglu

Somkid: 9 Ağustos 1967’de doğan Somkid’nin, turizm sektöründe önemli bir çekim alanı olan fil yürüyüşlerinde çok uzun zaman çalıştıktan sonra oradan kurtarıldığında ayakları ve tırnakları çok kötü durumda olduğunu; ama zamanla iyileştiğini ve şu anda çok daha iyi koşullarda hayatına devam ettiğini öğreniyoruz.

Thangthai: Hangi gün doğduğu tam bilinmeyen 1978’li Thangthai’nin, kurtarıldığı zaman çok zayıf olduğunu ve kafasında turistleri taşıdığı zamanlarda kontrol amaçlı takılan demir bir zincirden dolayı oluşan yaralar bulunduğunu öğreniyoruz. Burada ise yaralarının tedavi edildiğini kendi gibi şanslı olan arkadaşlarının arasına katılabildiğini biliyoruz.

Sağdan Sola Doğru: Somkid, Frank, Thangthai
Sağdan Sola Doğru: Somkid, Frank, Thangthai | Fotoğraf: Selin Mutafoglu

Frank: Grubun en genç üyesi Frank, 2 Ağustos 2014 yılında doğmuş. Annesinin yanından çok küçük yaşta koparılan Frank’nin, fillere hiç de uygun olmayan şehrin sokaklarında, asfaltta, gece gündüz dilencilik için kullanıldığını ve sokakların sıcak ve gürültülü halinin hem fiziki hem de psikolojik şekilde travma yarattığını anlatıyorlar. Ancak kendisi çok genç olduğu için kurtarıldıktan sonra en hızlı iyileşme sürecini gösteren fillerden olduğunu da ekliyorlar.

Aynı yer olmasa da fil safarisi yerine aynı amaca hizmet eden yerlerden birine giderek kurtarılmış fillerle vakit geçirmenizi kesinlikle tavsiye ederim.

Umarım, Bangkok ve Pattaya yazım şehri keşfetmeniz için size yardımcı olur. Keyifli seyahatler!

Kapak fotoğrafı: Instagram / @elephantjunglesanctuary

İlginizi çekebilir: Lisya Kalma’dan Tayland Chiang Mai