Çizgi roman kültürü, yaştan ve dönemden bağımsız, okuyan herkesi çizgi dünyanın parçası haline getiren ve zamansızlığıyla benim de oldukça ilgimi çeken bir alan. Özellikle son zamanlarda gittiğim çizgi roman temalı festivaller ve sergiler beni iyice heyecanlandırıp, çizgi roman okuyucusu haline getirdi de diyebilirim. Bu yazımda çizimleri ve hikâyeleri ile Crash sergisinde tanıştığım ve o günden beri işlerini ilgiyle takip ettiğim Tolgahan Bayhan ile çizgi roman serüveni hakkında konuştuk. Hadi gelin Tolgahan Bayhan ile yaptığımız keyifli röportaja yakından bakalım. 

Merhaba, röportaj yapmayı kabul ettiğin için çok teşekkür ederim. Çizgi roman sürecin hakkında konuşmaya başlamadan önce theMagger okuyucularına kendinden kısaca bahsedebilir misin?

Merhaba, röportaj teklifin için ben teşekkür ederim. Son zamanlarda kendimi çizer olarak tanımlıyorum. Uzatmalı grafik tasarım öğrencisiyim. Nadiren grafik tasarım, genellikle illüstrasyon ve çizgi öyküler yapıyorum. Kısa süre mizah dergilerinde görünüp kayboldum. Yeni ifade yolları aramaya devam ediyorum.

Benim için bir işe başlarken en zoru ilk adımı atmak sanırım. Bu nedenle üretim sürecinde atılan ilk adımlar her daim ilgimi çeker. Peki sen çizgi roman alanına yönelmek istediğini nasıl fark ettin ve ilk ne yaparak başladın?

Uzun süre, çok iyi bir çizgi roman albümü yapma çabasındaydım. Hayatla ilgili tüm derdimi aktarmak istiyordum. Birkaç kare çizip, çizgi romanın bana göre olmadığını düşünüp bırakıyordum. Ama bir türlü aklımdan çıkaramadığım gelecek planlarımdan biriydi. Pandemi döneminde uygun şartlar oluştu. “Çizgi roman albümü” ve “çok iyi” kıstaslarımı bırakmaya karar verdim. Tüm derdimi tek seferde anlatmaya da gerek olmadığını anladım. Hızlı bitirebileceğim ufak öyküler yapmaya başladım. Sonra devamı geldi ve geliyor da.

Biraz da üretim sürecinden konuşalım. Çizgi romanı oluştururken önce zihnindeki görseli mi kağıda aktarıyorsun yoksa önce metni belirleyip, daha sonra ona uygun bir görsel mi çiziyorsun ?

Önce aklıma hikaye geliyor. Sonra kısa notlar alıp, eskizliyorum. Metin çizimden önce geliyor. Ama bu doğru yol mu emin değilim. Daha farklı şeyler çıkarabilmek için deneyler yapıyorum.

Kendi çizgi roman tarzını nasıl tanımlıyorsun? Kendini yakın hissettiğin bir ekol var mı?

Çok küçük yaşlardan itibaren, takıntılı bir mizah dergisi okuyucusuydum. Beni diğer çizgi romanlardan çok daha önce mizah dergileri etkiledi. Bir ekol olarak sayılır mı bilmiyorum ama -bence sayılmalı- bu soruya cevabım, Türk mizah dergisi ekolü olur. Hatta büyük harflerle bile yazabiliriz. Son zamanlarda da Underground Comix’lere, alternatif çizgi romanlara ilgim arttı. 

Çizgi romanlarında kendini karakter olarak çiziyorsun diye biliyorum. Peki üretim sürecinde olay örgüsü oluştururken deneyimlerinden, anılarından yararlanıyor musun?

Yaşadığım şeyleri, kendi bakış açımdan abartarak anlatmayı seviyorum. Bazen de beni zorluyor, kendimi ne kadar göstermeliyim, ya da doğru mu gösteriyorum diye düşünüyorum. Ama bu sorulara takıldığım zaman hikâye çıkmıyor. Çizdiğim karakter, benden yola çıktı ama her öyküde benden farklı birine dönüşüyor. 

Sence sanatçıların işlerine sosyal medya üzerinden ulaşabilmek, çizgi roman kültürünü deforme eden bir durum mu?

Buna cevap vermek biraz zor. Ben de işlerimi sosyal medyada paylaşıyorum ve açıkçası benim çok işime yaradı. Ama bir çizgi roman albümünü, sosyal medyadan insanlara ulaştırmak zor olmalı. Webcomic’lerin, kısa hikâyelerin insanlara ulaşması daha kolay.  Kaydırmalı post olarak paylaşılan bir sayfa çizmekle, kitap olarak basılacak bir çizgi roman sayfası çizmek arasında fark var. Ama ben bunun çizgi roman kültürünü deforme ettiğini düşünmüyorum. Sosyal medyada da başka şeylere dikkat etmek gerekiyor. Mecra ister istemez kendini dayatıyor. Mecranın sınırlarını zorlamak ise sanatçının işi.

Çalışmalarına baktığımızda çizgi romana ek olarak illüstrasyon örneklerini de görmek mümkün. Peki bu ikisinin üretim sürecinde farklılıklar var mı?

İllüstrasyon yaparken, tek kare üzerinde daha fazla zaman harcayabiliyorum. Daha özgür ve rahat hissediyorum. Çizgi romanda hikâyeyi doğru anlatabilmek için dikkat edilmesi gereken şeyler oluyor. Devamlılık gibi, mekan algısı gibi. Komik gelecek belki ama birinci karedeki karakterin üçüncü karedeki aynı karaktere benzememesi gibi sorunlar var. Yani biraz daha dikkat ve sabır gerektiriyor.

Takip ettiğin çizgi roman sanatçıları ya da serileri var mı? Paylaşırsan bizim için de iyi bir öneri olmuş olur. 😊

Simon Henselmann’ı severek takip ediyorum. Beni özgürleştiren bir etkisi oldu. Kendisi Instagram hesabında işlerini yayınlıyor. Türk çizerlerin çoğunu takip ediyorum, bizimkiler ne yapmış duygusuyla. İyi çizgi romanlar bastığını düşündüğüm Baobab, Karakarga ve Flaneur gibi yayınevlerini takip ediyorum.

Seni yakın ve uzak gelecekte nerede görebiliriz?

Yakın zamanda bir toplama çizgi roman albümünde yer alacağım. İllüstrasyonlarımı farklı farklı yerlerde görebilirsiniz. Ürettiğim yeni şeyleri sosyal medyadan paylaşıyorum, herkese açık.

Çizgi roman alanına yeni adım atacak kişilere kısa bir tavsiye verebilir misin?

Çizdikçe daha iyi oluyor. 🙂

Kapak Fotoğrafı: Instagram @tolgahanbayhan

İlginizi çekebilir: Ezgi Cenk’ten İrem Güler Röportajı