“Kararlı bir realist bile, yalnızca Venedik’te gördüklerine sadık kalarak bir romantiğe dönüşebilir.” Diyor İngiliz şair Arthur Symons. Symons’a katılmamak mümkün mü? Havada baharın neşesi hüküm sürerken içimizdeki sanat tutkunu romantiği uyandırmak için Wings’lenin. Venedik’e gidiyoruz.

Venedik

Daha önce Venedik’te bulunmuş veya İtalya turunuz sırasında günübirlik gezmiş olma ihtimalinizin oldukça yüksek olduğunu tahmin ediyoruz. Fakat bu ay sizi Venedik’e en az 3 gün ayırmaya ve onu detaylıca keşfetmeye davet ediyoruz. Bu davet için ise 3 sağlam sebebimiz var. İlki, 17 Nisan’da yapılacak ön gösterim ile başlayıp kasım ayına kadar devam edecek olan 60. Venedik Bienali. İkincisi, Venedik gastronomi ve gezi rotalarında sizi bekleyen deneyimler.

Üçüncü ve en cazip sebebimiz ise, Wings sayesinde Venedik seyahatinizden kazanacağınız indirimler ve Mil Puanlar! Wings ile yurt dışı uçak biletinizi alırken Mil Puanlarınızı 2 kat daha değerli kullanabileceğinizi de hatırlatalım ve hazırsanız başlayalım.

60. Venedik Bienali Başlıyor!

Venedik seyahatimizi bienal senesine, hatta açılış ayına denk getirmekten daha iyi bir fikir aklımıza düşünemiyoruz. Sanatseverlerle bir arada olmak ve şehri saran festival havası, bahar ile birleşip Venedik’e aşık etmeye çalışıyor dersek abartmış olmayız. Bu sene yabancı olmak / hissetmek ve yabancılaşma duygulaşma duygusunu merkeze alan bienalin ismi de konuyla bağlantılı olarak “Foreigners Everywhere” seçilmiş. Bu ifade, 2000’li yılların başında İtalya’da ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı mücadele eden Torinolu bir kolektifin adından geliyor. Sergi, Merkezi Pavyon (Giardini) ve Arsenale‘de yer alacak ve iki bölüm sunuyor: Nucleo Contemporaneo ve Nucleo Storico.

Venedik’te Mutlaka Görülmesi Gerekenler

San Marco Meydanı

Elbette tüm yolların kendisine çıktığı San Marco Meydanı ile başlıyoruz. İlk olarak meydanın merkezinde bulunan, yapımı 828 yılında başlayıp 1617 yılında tamamlanan San Marco Bazilikası’na gidiyoruz. Yaklaşık 4000 metrekarelik yüzeye sahip altın yıldızlı Bizans mozaikleri, altın heykelleri ve cam işçiliğinin uygulanma biçimi ile Bazilika, oldukça hayranlık uyandırıcı. Roma Katolik Başpiskoposunun ikâmetgâhı olan San Marco, akustik yapısı sebebiyle Barok müziğin doğduğu yer olarak da anılıyor.

Palazzo Ducale

Ardından, San Marco Bazilika’sının hemen yanındaki 1340 yapımı gotik ve gizemli Palazzo Ducale / Dükler Sarayı’nda “Gizli Yolculuk” yaparak Venedik’in gizemli havasına giriyoruz. Devler Merdiveni’nin hemen bitimindeki Mars ve Neptün heykellerine bir selam verip, Palazzo Ducale’deki hapishaneden ilk defa kaçabilen mahkum Kasanova’nın hikayesini dinliyoruz.

Rönesans, moda, sanat, görkem. Yani Palazzo Fortuny ile devam edelim. Özellikle nadir kumaş koleksiyonu ile ön plana çıkan bu müze, sanat ve modaseverler için San Marco’da mutlaka görülmesi gerekenlerden.

Meydanda bir espresso ve gelato molası verdikten sonra (hatta belki ikisini birleştiren bir Affogato?) Yol yorgunluğumuzu atmak ve Venedik’in James Bondvari ruhunu yakalamak için Aman Canal Grande veya San Clemente Palace Kempinski’de kendimize bir masaj randevusu hediye ediyoruz.

Wings’in %10’a varan otel indirimleri sayesinde konaklamanızda da Venedik’in ünlü SPA otellerini tercih edebilirsiniz.

Sular Şehri’nde Vaporetto Deneyimi

Şimdi biraz da kanal havası alalım mı? Kanal yolculuklarınızı turistik bir aktivite olmanın ötesine taşıyıp gerçekten seyahat etmek için de kullanın ve ulaşım için keyifli yürümelerin yanında “vaporetto”lara mutlaka şans verin deriz.

Santa Maria della Salute

Kanalda dolaşırken karşınıza çıkacak olan “Altın Ev” Ca’d’Oro’nun 1428 yılından günümüze ulaşan mimarisini ve sanat eserlerini inceleyin. Kanal gezintiniz sırasında gözünüze muhteşem bir kilise çarparsa Santa Maria della Salute ile karşılaşmışsınız demektir. Veba salgınının son bulmasını kutlamak amacıyla yapımına başlanan kiliseye “Salute!” diyoruz.

Şehre Köprülerle Bağlanın

Gelelim köprülere. Venedik’in en önemli sembolleri arasında ilk sıraya koyacağımız köprülerden Ah’lar Köprüsü ve isminin hüzünlü hikayesi ile başlayalım. Orijinal ismi “Ponte dei Sospiri” olan köprünün yapımından tam 200 yıl sonra ismi Ah’lar Köprüsü olarak değiştiriliyor. Sebebi ise mahkumların hapishaneye götürülmeden önce, dışarıdaki dünyayı ve Venedik manzarasını son kez bu köprü üzerinde yürürken görmeleri. Elbette bu köprü üzerine nice şiir, öykü yazıldığını tahmin edersiniz.

Ah’lar Köprüsü

Venedik’in en eski köprüsü olan bembeyaz Rialto Köprüsü, Accademia Köprüsü, Santa Croce ve Cannaregio bölgelerine bağlanmamızı sağlayan Yalınayak Köprüsü, Pugni ve onlarcasının üzerinde manzaranın tadını çıkarmak paha biçilemez.

Rialto Köprüsü

Burano ve Murano Adaları

Burano Adası

Venedik’te görülecekler bitmez ama finali, favori adalarımızla yapalım. Rengarenk evleri, kanalları ve hepsinden daha renkli insanlarıyla Murano ve Burano Adaları’nda gezmeyi ve ilginç detayları fotoğraflamayı çok seviyoruz. Burano; dantelleri ve “dünyanın en renkli on bölgesinden bir tanesi” olması ile ön plana çıkarken, Murano; ünü dünyaya yayılan cam işçiliği ile biliniyor. Adaların sokak pazarlarına dalmayı ve minik el yapımı eserlerden almayı unutmayın. 12 numaralı vapurlar sizi önce Murano’ya, ardından Burano’ya götürecektir.  

Venedik’te Gastronomi

İşte bu noktada 3 günden fazlasına ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz… Geleneksel İtalyan lezzetlerinin yanında Venedik’te olmak demek deniz ürünleri demek. Morina balığı ile hazırlanan ve polenta ile sunulan baccala mantecato denemek için kanal manzarasıyla yıllardır favoriler arasında gösterilen La Palanca veya All’Arco’yu tercih edebilirsiniz.

Baccala mantecato

Minik yeşil yengeçlerden yapılan leziz bir mołéche (üstelik şimdi tam mevsimi) veya mürekkep balığı ile pişirilen risotto; risotto al nero di seppia ve taptaze sardalyalar ile hazırlanan sarde in saor mutlaka tatmanız gereken deniz lezzetleri arasında. Geleneksel bir Venedik lezzeti olan Sarde in Saor’u tatmak için ise samimi ortamı ile Cà D’Oro alla Vedova aradığınız adres olabilir.

Sarde in Saor

Ayaküstü lezzetler ve tatlılar için de nefis önerilerimiz var. Kızartılmış üzümlü topları fritole için Pasticceria Rizzardini’ye, yürüyüşlere eşlik eden gelato’lar için Bacaro del Gelato’ya ve La Mela Verde’ye, kahvenin yanına çok yakışan “Baicoli” bisküvileri için La Bottega del Gusto’ya, olmazsa olmaz İtalyan tiramisusu için şehrin en ünlü cafelerinden Florian’a veya geleneksel I Tre Mercanti’ye, kurutulmuş kaymak ile servis edilen Venedik tatlısı pincia için ünlü Pasticceria Tonolo’ya şans verebilirsiniz.

Venedik’e özgü bir sandviç türü olan tramezzini’yi denemek isterseniz Bar Alla Tolletta’yı listenize ekleyebilirsiniz.

Venedik Lezzet Durakları

Peki Wings ile Venedik’in şaşırtıcı lezzetlerini %15’e varan indirim ayrıcalığıyla nerelerde deneyebiliriz?

Önce en gelenekselden başlayalım ve Torcello Adası’na gidelim. Adada 1935 yılından beri Winston Churchill’den Charlie Chaplin’e kadar pek çok ikonik ismi ağırlayan Locanda Cipriani’nin büyüleyici atmosferinde deniz ürünlerini tadabilirsiniz.

Michelin yıldızlı Ristorante Lineadombra’nın terasında, gün batımına karşı kanal manzarası eşliğinde lokal lezzetleri deneyebilir, İtalyan-Uzak Doğu karışımını ustalıkla sunan Osteria Giorgione da Masa’nın deniz ürünlerine kattığı yorumu inceleyebilir, iki Michelin yıldızlı Glam’de Venedik görkemini tabaklarda da hissedebilirsiniz.

La Zucca’da İtalyan kasabası atmosferini sebzelerin gücüyle birleştirebilir, aileden gelen mirası sürdüren geleneksel tarifleriyle Antiche Carampane’de Yoko Ono’nun favori tabağını öğrenebilirsiniz. Pizza mı daha iyi manzara mı karar vermek için Oke’yi, üzüm bağlarının hikayesini taze balıkları tadarken dinlemek içinse Venissa’yı ziyaret edebilirsiniz.

Venedik’i Wingsli olmanın tüm ayrıcalıklarıyla keşfetmek isteyenler buraya göz atabilirler.

Buona vacanza!