Yeni projeler, yeni insanlar, yeni bakış açıları ve günün sonunda dolu dolu bir ajanda! Yoğun bir programı konforlu hale getirebilmek her şeyden önce deneyim gerektiriyor. Merak duygusu ve değişim ise editörlüğün DNA’sında var; tıpkı otomobil teknolojilerinin DNA’sında olduğu gibi… Biz de konu editörlük olduğunda deneyimi ve yaratıcılığıyla ön plana çıkan Zeynep Üner ile Honda HR-V e:HEV’den ilhamla karmaşık bir rutini pratikleştirmek üzerine konuştuk.

Vogue’dan GQ’ya yıllardır sürdüğünüz temponun sizi dolu dolu günleri karşılama konusunda antrenmanlı hale getirdiğini tahmin edebiliyoruz. Son dönemde günlük rutininizi nasıl özetlerdiniz?

Doğrudur dergi temposu insanı dinamikleştirir. Dergiciliğin içinde yaratıcılık vardır, devamlı yenilemek gerektiği için sürekli ve sıkı bir disiplin gerektirir. Aynı anda dirsek çürütmeniz, bir yandan sosyal olmanız gerekir. Tek başına dergi yetmez, etkinliklerde de varlık göstermeniz lazımdır. Reklamdan da prodüksiyondan da editörlükten de anlamanız gerekir 🙂 Dolayısıyla bizler hızlıyızdır, evde hiçbir şey yapmadan oturursak elimizi ayağımızı nereye koyacağımızı şaşırırız. Rutin de bu şekilde; şimdi yine dergi yapıyorum, bir yandan moda markaları için danışmanlık yapıyorum, kampanyalar çekiyorum; aynı hiperaktif düzen.

Editörlüğün en keyifli yanlarından biri de heyecan verici, yaratıcı insanlarla tanışmaya aracılık etmesi. Bu kez rollerin değiştiği bir yerden soruyoruz 😊 Siz röportaj günlerine nasıl hazırlanırsınız?

Merak duygusu editörlüğün DNA’sında var; meraklı bir insanım ve rolüme çabuk bürünürüm; karşımdaki kişi ister oyuncu olsun ister bir iş insanı; ister bir sporcu ister bir deli dolu bir yetenek; röportaja karşımdakini tanıma, ondan bir şeyler öğrenme hevesiyle giderim. Dolayısıyla gitmeden sıkı çalışırım ki karşımdakine açılacak, kendini anlatmak isteyecek tespitler yapabileyim ve donanımlı sorular hazırlayabileyim. Google, Ekşisözlük, sosyal medya taramaları; ortak tanıdıklardan hakkında fikir edinme; mesleklerinde neler yaptığına hakim olma gibi hep yapmanız gereken şeyler mesleğin olmazsa olmazı.

İstanbul’da bazen bir günün bir hafta gibi geçebildiğini biliyoruz. Röportajlar, ofis saatleri ve davetler arasında tüm etkinliklere uyum sağlayabilecek bir stil yaratmak için ipuçlarınız var mı?

Benim iki formülüm var: En yoğun zamanlarda renge ve süse çok kaçmam hep düz simsiyah ya da düz bembeyaz giyinirim; gündüzden geceye devam ediyorsam yanıma illa ceket ve crop top alırım. Yanıma ekstralar almak demişken ben arabamı full time araba, part time ofis ve gardırop olarak kullanırım. Her zaman bir yedek ayakkabı, bir şıklaşma sağlayacak crop/bluz arabamda tutarım. Hayat kurtarır!

Özellikle yoğun çalışanlar için sporu bir zorunluluk olmaktan çıkarıp günlük rutinin keyifli bir parçası haline getirmek güç olabiliyor. Siz bunu nasıl başarıyorsunuz?

Spor her şeyden çalıp kendime vakit ayırmak demek. Yıllar içinde istiktarı kaybettiğim çok oldu. İş değiştirdiğim zamanlarda, çok sıkıntılı ya da yeni proje zamanlarında… Ama yıllar içinde olabildiğince spora sadık kalmayı öğrettim kendime. Tabii külfet göreceğim sporları seçmiyorum; hayatıma motivasyon katan, mesleğime katkıda bulunan, enerjimi dengeleyen sporlar seçiyorum. Yani kilo vereceğim, sıkılaşacağım gibi bakmıyorum olaya, kültürünü sevdiğim sporları yapıyorum. Tenis gibi, motocross gibi, snowboard gibi… Fitness’la bunları destekliyorum.

İş, sosyal hayat, spor, tatil… Ajandasında boşluk bırakmayanlardan olduğunuzu bir kez daha keşfetmiş olduk. Peki bu tempoya ayak uydurması adına bir otomobilden beklentileriniz neler?

Çok gezen ve çok yol yapan biri olarak konfor ve teknoloji benim için olmazsa olmaz. Otomobilimde rahat ve güvende hissetmeliyim. Şerit takip asistanı, hız sabitleme, kör nokta uyarı sistemi gibi sürüş güvenlik teknolojileri mutlaka olmalı. Sessizlik ise konforun önemli bir parçası. Yoldayken kendimi dinleyebilmek, sakince ilerlemek beni dinlendiriyor diyebilirim. Tabii zaman zaman yolda kendi müziğimi açıp eğlenmeyi, deşarj olmayı da çok severim. Kablosuz Apple CarPlay de olmazsa olmazlarımın başında geliyor bu yüzden. Böylece yoğun tempoya daha iyi uyum sağlayabiliyorum. Her yolculuğu bir yenilenme seansına dönüştürüyorum.

Otomobil tutkunuzu bu cevaptan da anlayabiliyoruz. Son olarak gelecek otomobil teknolojileri hakkında neler düşünüyorsunuz?

Modaya hızlı derler, otomobil teknolojileri çok daha hızlı ilerliyor. Gitgide sizi daha az yoran, yol konforunu artıran bir hal alıyorlar ama benim için en heyecan veren kısım gitgide azalan karbon ayak izleri, benzin kullanımı yerine sunulan alternatif. Honda HR-V e:HEV ile şehir dışına çekime gittiğim uzun bir gün geçirdim. Hem tüm akıllı cihazlarla hemen uyumlanarak, hem de hibrit teknolojisiyle sessiz bir sürüş sunarak benim gibi otomobilde çok vakit geçiren biri için tüm konforları sağladı ve çok keyif aldım.

Kapak Fotoğrafı: Honda