Yılın en güzel gününe geri sayım başladı. Dünya Tiyatro Günü bu yıl çok daha özel ve çok daha heyecanlı olacak. 27 Mart’ı son iki yıldır evden kutluyor, ekran başında alkışlarımızı gönderiyorduk. Artık bu coşkuya sahne üstünde ve karşısında ortak olma zamanı. Şehrin dört bir yanında 20’ye yakın oyunla, hep birlikte “#tiyatroiyidir” diyeceğiz.

27 Mart Dünya Tiyatro Günü
27 Mart Dünya Tiyatro Günü | Fotoğraf: Unsplash/@gwenking

Her yıl olduğu gibi bu yıl da geleneği bozmayacak ve 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü oyun izleyerek kutlayacağız. Bu kez salonları dolduracak olmanın mutluluğunu hep birlikte yaşıyoruz. Bu özel günü kutlamak üzere ve sahneden uzak kalmanın acısını çıkartırcasına İstanbul’un her iki yakasında 20’ye yakın oyun, seyircisiyle bir araya gelmeye hazırlanıyor.  Çiçeği burnunda oyunlardan, geçmiş sezonlardan beğeniyle izlenilen oyunlara, prömiyerlerini önce dijitalde yapıp sonra seyircisiyle buluşan oyunlara, tek kişilik, çok oyunculu, eğlenceli, anlatılı ve efektli oyunlara kadar geniş yelpazedeki seçenekler bizleri bekliyor.

Oyuncular kadar bizlerde de bu kutlama için aynı sabırsız durum hakim olunca, hemen kağıda kaleme sarılıp başlıyorum listemi yapmaya. Bu kadar değerli oyunlar arasından seçim yapmak pek kolay olmayacak ama en azından önce izlemeliyim diyeceğim oyunlarla listem şekillenmeye başlıyor. Sizler de henüz karar vermediyseniz, 27 Mart listem sizin için emrinize amade:

27 Mart 2022 Oyun Rehberi

Kum Zambakları, Zorlu PSM

Zorlu PSM, 18:00

kum
Kum Zambakları | Fotoğraf: gazetesaglam.com

Sevdiğim Zorlu PSM, seveceğim bir oyunla sahnede. Yüzyıllardır bir türlü anlam veremediğimiz kadın erkek ilişkisi Kum Zambakları’nda masaya yatırılıyor. Duygu ve Fikret’in modern şehir hayatının içinde sıkışmış evliliğini izlerken bizlerin de seyirci koltuğunda aynı gelgitleri yaşayacağı muhakkak. İnsanın doğayla olan ilişkisini gözden geçiren bu oyunun kadrosu sağlam. Yeşim Özsoy’un kaleme aldığı hikayeyi Mark Levitas yönetiyor, Evrim Doğan ve Umut Kurt can veriyor.

Cardenio, Semaver Kumpanya

Çevre Tiyatrosu, 15:30

semaver
Cardenio | Fotoğraf: Semaver Kumpanya

İki büyük yazar, iki hikaye, iki kadın, iki varoluş mücadelesi ve büyük bir soru işareti! William Shakespeare’in John Fletcher ile yazdığı söylenen ve “kayıp oyun” olarak bilinen, yazıldığı dönemden asırlar sonra ortaya çıkan “Cardenio” metni içinde büyük bir tarihsel gizemi barındırıyor. Eseri Shakespeare’in yazıp yazmadığı, hala tartışıma konusu. Semaver Kumpanya da, bu tartışmaya, Cardenio’yu Shakespeare’in diğer tüm oyunlarının replikleriyle yeniden kurgulayarak dahil oluyor. Bilgesu Kasapoğlu’nun uyarlama ve dramaturgluğunu, Volkan Sarıöz’ün yönetmenliğini üstlendiği Cardenio’da kalabalık oyuncu kadrosunu alkışlamaya hazır olun.

İstanbul’u Satıyorum, Bakırköy Belediye Tiyatroları

Yunus Emre Kültür Merkez, 15:30

bbt
İstanbul’u Satıyorum | Afiş: BBT

Büyük usta Ferhan Şensoy’un 1988’de yazıp oynadığı, kahkahası da taşlaması da bol oyun İstanbul’u Satıyorum, BBT yorumuyla yeniden sahnelerde. İstanbul, yüzyıllardır ona sığınan milyonlarca insanın, sabah kahvede gazete okuyanların, tencerede çorba kaynatanların, üniversite yollarını arşınlayanları şehri… Ama İstanbul asıl martıların, simitçinin ve sokak kedilerinin şehri değil miydi? Kimdir İstanbul’un esas sahibi? Kim satabilir koskoca bir şehri? Makam sahipleri, güç sahipleri en çok da sermaye sahipleri mi ki? İşte tüm bu sorulara, sazlı sözlü, hem zehirli hem hicivli bir üslupla yanıt bulmaya çalışacağız.

Babamı Kim Öldürdü, Moda Sahnesi

Moda Sahnesi, 18:00

moda-sahnesi-6
Onur Ünsal | Fotoğraf: Moda Sahnesi

İlk olarak pandemide ekran karşısında tanıştığımız ve sonra da sahne üstünde de izlemeye devam ettiğimiz Babamı Kim Öldürdü, işçi bir babanın oğlu olan Edouard’ın yaşadıklarına dayanıyor. İşçiliği değişmez bir kader gibi giyinen babası geçirdiği iş kazası sonucunda yatalak kalır. Bunun tek bir sorumlusu vardır, o da devlet. Bakalım, devlet de bu sorumluluğu üstlenecek mi? Oyun ilerlerken, bir yandan işçilik, aile gibi olgulara erkek bakış açısıyla yaklaşırken bir yandan da bu yaklaşımdaki açmazlarla karşı karşıya geliyoruz. Kemal Aydoğan’ın yönetmen koltuğuna oturduğu bu oyunda, Onur Ünsal’ın tek perde ve 105 dakikalık, yorulmak bilmeyen performansına şapka çıkaracaksınız.  

Dünya Saat Mekan, Kadıköy Boa Sahne

Kadıköy Boa Sahne, 19:00

Nerede, neden ve ne zaman olduğunu bilmediğimiz bir yerdeyiz. Dünyada, bir mekanda ve saatin birinde… Spotların tek tek üstüne tutulduğu altı kişi var, bir de dış ses. Niye geldiklerini bilmiyorlar, dış ses bir olay yaşandığını söylüyor ve haydi itiraf edin diyor. Belirli bir süre veriyor, altı kişiyi kimin suçlu olduğuyla ilgili karar vermeleri için yalnız bırakıyor. Altı kişi şaşkın ancak ne olduğunu anlamadan ve sorgulamadan nasıl hemen başkalarını suçlamayı ve masumiyet gömleğini giymeyi çok iyi biliyor. Sadece bir tanesi ayrık otu, nedenlerin, nasılların peşinde. Sonuç, oyunun sonunda; kim suçlu, kim masum konusunda tahminleriniz bakalım yerini bulacak mı? Oyunun yazarı ve yönetmeni Aytekin Atabey, yedi kişilik başarılı bir oyuncu kadrosuyla yine düşündüren bir oyunla bizi baş başa bırakıyor.     

Demiryolu Hikayecileri, Kumbaracı50

Kumbaracı50, 16:00

demiryolu-hikayecileri-19495
Yiğit Sertdemir | Fotoğraf: Kumbaracı50

Oğuz Atay sevenler, öykülerini daha çok sevenler ve en çok da Demiryolu Hikayecileri’ni sevenleri buraya alalım. Oyunun ilk dakikasından itibaren öykü satıcısının oturup yazılarını yazdığı bankta buluyoruz kendimizi. Tren raylarının soğukluğunu hissederek umursanmayan ama bence çok önemli bir iş icra eden bu satıcılarla birlikte, bir umut öykülerin satılmasını bekliyoruz. O anlatıyor, biz dinliyoruz, öykü içindeki öyküleri. Birden bir öykü tanıdık geliyor, o yetmiyor üstüne başka bir öykü daha… Sonunda ise Oğuz Atay’ın seyircilere seslendiğini duyuyoruz: “Ey okur, ben buradayım, sen neredesin?“. Sadece Yiğit Sertdemir’in oyunculuğuna değil, kuklalar ve kostümlerle Candan Seda Balaban’ın ustalığına hayran olacaksınız.

Anne Yoksa Evde Kimse Yoktur, Sfrpztf

Hann Sahne, 20:30

Sahneye adımını attığı günden bu yana ödüllere doymayan Eylül’ün yaratıcısı ve oyuncusu Uğur Kanbay, bu kez de aile ve arkadaşlık kavramını irdelediği bir oyunla karşımızda. Çitle çevrilmiş bir bahçede Kadir, Matiz ve Mahsun derken bir misafir daha aralarına katılıyor. Bu coğrafyanın acımasız yanının çoğu zaman mizahi, yer yer trajik bir üslupla gözler önüne serildiği oyunda, hayatları pamuk ipliğine bağlı gençleri bir bahçede seyrediyoruz… Uğur Kanbay, Akant Çetin, İrem Sultan Cengiz ve Yunus Eski’nin uyumunu çok seveceksiniz.

Zuhal Olcay-Çiğdem Erken Konseri

ENKA Oditoryumu, 28 Mart-20:30

Bu kadar güzel oyunlar izledikten sonra, kutlamalara ertesi gün, 28 Mart’ta da, Zuhal Olcay ve Çiğdem Erken’le devam edeceğiz. Deneyimli tiyatro müzisyeni Çiğdem Erken ve orkestrası, bu kez sesiyle sevenlerini büyüleyen Zuhal Olcay ile bir araya gelecek. Ülkemizden ve dünyadan sahneye taşınmış değerli eserlerin müziklerini seslendirecekler. Tiyatro ve müziğin eğlenceli birlikteliğine eşlik etmek üzere, şahsen kemerlerimi şimdiden bağladım, uçuşa geçmeye hazırım.

27 Mart, Mekan: Hann Sahne
27 Mart, Mekan: Hann Sahne | Fotoğraf: @sprinkmania

Sadece bu oyunlarla sınırlı kalmak olmaz. Ben Anadolu, Bir Evlilik Müzikali, Timsah Ateşi, Aydınlıkevler, Don Kişot’um Ben, Masanın Altında (okuma tiyatrosu), Merhamet, Limon da 27 Mart’ta sahne alacak oyunlardan bazıları. Hangi oyunu seçersek seçelim; tiyatronun iyileştirici gücüne ve yaşamak için en az hava su kadar sanata da muhtaç olduğumuza bir kez daha emin olacağız. İyi ki tiyatro var!

27 Mart Dünya Tiyatro Günü Kutlu Olsun!

Kapak Fotoğrafı: @sprinkmania

İlginizi çekebilir: Eda Geven’den En Güzel Parçam