Uluslar, dinler, ülkeler ve hatta kıtalar ötesi, birbirleri ile iç içe geçmiş kadim bir bağ… Bu bağ sayesinde Selanik İskenderiye oluyor biraz; Napoli biraz Beyrut, İzmir biraz Malaga, Marsilya çokca Cezayir… Akdeniz şehirleri, aralarındaki kardeşliğin etkisiyle, batının doğuya açılan kapılarına; doğunun batıya dönük yüzlerine dönüşüyor. 

Selanik
Selanik | Fotoğraf: Unsplash / Vasileia Eleftheriou

Korona günlerinde, benim gibi bir seyahat bağımlısının gidebildiği en uzak mesafe fırından ekmek ve kurabiye, kahveciden kahve almak için 100-250 metre olduğundan; seyahatlerim, sevdiğim şehirlerdeki anılarım ‘Proust’ gibi ‘Geçmiş Zamanın Peşinde’ yüzlerce sayfa dolduracak kitaplara, bazen hayal ile gerçek arasında gündüz düşleri gördüğüm anlara dönüşüyor. Evimin terasında, normalde hiç de hoşlanmadığım baharın gelişini muştulayan masmavi gökyüzünü ve parlak güneşi gördüğümde aklıma Selanik günlerim geliyor: Bir Akdeniz şehri olarak Selanik…

Ünlü Fransız düşünür ve sosyolog Henri Lefebvre, eşi Catherine Reguiler ile ortaklaşa kaleme aldığı ‘‘Akdeniz Şehirlerinin Ritm Analizi Denemesi’’ başlıklı çalışmasında Fransız tarihçi Fernand Braudel’in izini takip ederek bize bir Akdeniz çerçevesi çizer: Akdeniz, ortak bir tarih, coğrafya ve iklim bağlamında, kıyısındaki tüm kentler arasında ticari, kültürel ve sosyal bağlar kurmaktadır. Şimdi Selanik ziyaretimi anımsadığımda, Proust’u anarak, içimdeki seyahat aşkının bir bütün olarak içime sığmayacak kadar aşkın olduğunu; ziyaret ettiğim, sevdiğim şehirlere doğru yayıldığını ve Proust’un sözleriyle “bizi gidişten daha çok etkilemesinin, büyülemesinin nedeninin kendimizden çıktığının farkına varamamamız olduğunu” düşünüyorum… Ve tüm bu hatırlayışlar, anımsamalar ve anmalar sırasında Lefebvre’in sözünü ettiği bu bağların bir kardeşlik bağı kadar kuvvetli olduğunu hissediyorum bir kez daha.

Cemal Süreya’nın dediği gibi ‘bir güvercinin uçuşunu bölüşecek‘ kadar yakın bir bağ bu… Uluslar, dinler, ülkeler ve hatta kıtalar ötesi, birbirleri ile iç içe geçmiş kadim bir bağ… Bu bağ sayesinde Selanik İskenderiye oluyor biraz; Napoli biraz Beyrut, İzmir biraz Malaga, Marsilya çokca Cezayir… Akdeniz şehirleri, batının doğuya açılan kapılarına; doğunun batıya dönük yüzlerine dönüşüyor. 

 Electra Palace Oteli, Selanik
Electra Palace Oteli, Selanik | Fotoğraf: electrahotels.gr/

Yeniden Electra Palace Oteli’ndeki odamın balkonundan Aristoteles Meydanı’na, Akdeniz’e ve masmavi göğe baktığım ana dönüyorum; Cemal Süreya’nın dizeleri eşlik ediyor bu düşüncelerime:

Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde
Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla
Bir Akdeniz şehri çıkabilir içinde
Alıp yaracak olsa yüreğini
Şimdi bir güvercinin
(…)
Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu

Kapak fotoğrafı: Unsplash / Roman Vasilovski

İlginizi çekebilir: Lütfiye Öktürk’ten “Arabayla Selanik Turu”