Yeme bozuklularıyla ilgili en sık duyduğumuz şey “bozulmuş beden algısı” oluyor. Peki, bu algı anoreksiya nevroza tanısı almış bir bireyin günlük hayatını nasıl etkiliyor ve nasıl düşünmesine sebep oluyor? Bu yüzden, hastalığı,  yaşattıklarını  ve düşündürdüklerini anlamak için anoreksiya nervoza hastalığını atlatmış bir kişiye merak ettiklerimi sordum. Görüşme yaptığım kişi insanların bu konuda bilinçlenmesini istediğini ve bu görüşmeyi paylaşabileceğimi söylediği için bu röportajı gönül rahatlığıyla paylaşıyorum.   
 

Anoreksiya Nervoza
Anoreksiya Nervoza | Fotoğraf: abc.net.au

Sence bu süreçte seni neler tetiklemişti?

Birçok şeyin beni tetiklediğini düşünüyorum. Düşük bir kendilik değeri, onay ve takdir görme arzusu ve yalnız hissetme örneğin.

Yeme bozukluğun boyunca yaptığın ritüeller nelerdi? Bir günün nasıl geçiyordu?

Günde sayısız defa aynaya bakıp vücudumu incelerdim, birçok kez tartılırdım. O gün kaç kalori alacağım tartıda azalma olup olmamasına göre belirlenirdi. Sağlıklı sınırların çok altında bir kiloda olmama rağmen sürekli kilo kaybı hedefliyordum. Sonu olmayan bir hedef. Gün içerisinde devamlı olarak yiyecekleri düşünürdüm. Bu beni korkuturdu, neyi ne kadar yersem kaç kalori almış olurum hesabı yapmaktan zihnim yorulur ama asla durmazdı. Uyanık kaldığım ve bunu düşünmediğim an çok nadir oluyordu. Yemek yemezken, yemek saati değilken bile kalori sayardım, tüm besinlerin kalorilerini ezbere bilirdim. Saymaya o kadar alışmıştım ki kalori saymadığımda istem dışı attığım adımları, çıktığım merdiven sayısını vb. saymaya başlıyordum.  

Anoreksiya Nevroza
Anoreksiya Nevroza | Fotoğraf: behance.net

Fiziksel olarak vücudunda hangi değişimlere şahit oldun?

Çok zayıflamıştım. Sürekli üşüyordum. Dışarı çıkıp dolaşırken zorlanıyordum. Yürürken fiziksel olarak zorlandığımı hissediyordum. Basket topunu bile kaldıramıyordum. Sabahları baş dönmesi ile kalkıyordum ve bir süre bunun geçmesini beklemek zorunda kalıyordum. Bir gece uykudan uyandığımda tansiyonumun düştüğünü hissettim. “Hemen bir şeyler yemezsem kötü şeyler olabilir” dediğimi sonra bundan yemek kurallarıma uymadığı için vazgeçtiğimi hatırlıyorum.

O zamanki ruh halini hangi kelimelerle açıklarsın?

Depresif, gergin, mutsuz, acımasız. İnternette insanların 50 kilo vermek için uyguladığı diyetleri ve beslenme şekillerini araştırır her yöntemi aynı anda uygulamaya çalışırdım. Intermittent Fasting, ketojenik diyet, low fat diyet, düşük kalorili diyet aklınıza gelebilecek her kilo kaybı yöntemini aynı anda ve bilinçli olarak uygulardım. Besinleri sağlıklı ve sağlıksız olarak sınıflandırıp sağlıksız olduğuna kendimi inandırdığım besinleri asla AMA ASLA yemezdim.

Sosyal ilişkilerin nasıl gidiyordu?

Sosyal ilişkilerim mahvolmuştu. Dışarı çıkmıyor. Kimseyle görüşmüyordum. İnsanlarla olursam yemek içeren aktivitelerin içinde bulunmak zorunda kalabileceğimi, beslenme düzenimin ve sıkı kurallarımın dışına çıkma tehlikem olduğunu biliyordum bu yüzden çok nadiren sosyalleştim.  

Diğer insanların beslenme düzenleriyle ilgili katı ve sert eleştirilerin oluyor muydu? Onlarla paylaşmasan bile içten içe onları eleştiriyor muydun?  

Yemek ve kilo konusunda ne kadar umarsız ve serbestseniz içten içe size o kadar kızardım. Bazen başkalarının yediklerini bile kalori hesabına tabi tuttuğum olurdu. Akşamları ailemle çay içtiğimizde onlara kuruyemiş tabağı hazırlar, her birinin tabağındaki kalori miktarını hesaplar, kuruyemişlerini sayarak koyardım. Kısacası başkalarının dahi porsiyonlarını düzenlemeyi istiyordum.

Kısıtlanmış bir diyet uyguladığının farkında mıydın?

O dönem durup bu konu hakkında düşündüğümü sanmıyorum. Sadece bu kurallara uymazsam dünyanın sonu gelecekmiş gibi hissediyordum. Kurallarıma uymama fikri bile hayatımda hiç yaşamadığım kadar rahatsız edici bir anksiyete veriyordu. Kısacası uzun bir süre böyle yaşadığım için hastalık beynimi ele geçirmişti ve benim için başka bir beslenme düzeni ihtimal dahilinde bile olmadı hiçbir zaman.

Yemek yedikten sonra pişmanlık duyuyor muydun?

Eğer tüm kurallarıma uyduysam hayır. Yalnız şunu belirtmeliyim ki, çok düşük kalorili bir diyet uyguluyor, çok kısıtlı bir besin grubuyla besleniyordum. Bunun dışına çıkmadığımda “bunu da yemezsem ölürüm” diye düşünüp pişmanlık hissini bastırıyordum. Ancak kurallarımın dışına çıkarsam kendimi ağır egzersizler veya daha da kısıtlı bir beslenme ile cezalandırdığımı söylemeliyim.
 

Anoreksiya Nevroza
Anoreksiya Nevroza | Fotoğraf: medicaldaily.com

O zamanki egzersiz düzenin nasıldı peki?

Aylardır besin ve tüm fonksiyonlarını yerine getirecek kadar kalori almamış vücudum ne kadar dayanabilirse o kadar egzersiz yapıyordum. Ramazan’da oruç tutarken bile ağır kardiyo yapardım.  

Sence sosyal medya seni yeme bozukluğun konusunda tetikledi mi? Ya da iyileşmen konusunda bir etkisi oldu mu?

Her ikisi de doğru. Sosyal medyadan diyet, sağlıklı beslenme, kilo kaybı bunlarla ilgili çok şey öğrendim ve öğrendiklerimin tamamını uyguladım. Sosyal medyadan başkalarının vücduduna bakıp kendimi onlarla karşılaştırmak gibi bir davranış içerisinde asla olmadım. Benim için kilo kaybı görüntü ile alakalı asla değildi. Benim için esas olan kurallarıma uymaktı, ASLA TAVİZ VERMEMEK bir güç göstergesi ve diğer insanlardan daha iyi ve daha güçlü olduğumun kanıtıydı kendimce. İnsanları zayıflığımla şaşırttığımda kendimi çok başarılı hissettiğim için hep daha da zayıf olmayı istiyordum. İyileşme sürecimde de daha önce aynı rahatsızlığı yaşamış insanların motivasyon  videolarını izliyor ve hastalıkla ilgili araştırma yapıyordum. Kendime bunu yapacak kadar düşük bir kendilik değerine neden sahip olduğumu düşünüp bunun psikolojik boyutuyla iligili araştırmalar yapmıştım. Eğer bunun altında yatan sebepleri tespit edip çözersem hastalığı yenebileceğimi fark etmiştim.

Bu süreçte etrafından duyduğun ve en çok hoşlanmadığın sorular, cümleler nelerdi? Neyi duymak seni rahatsız ediyordu en çok?

İnsanların yemediğimi fark etmesini istiyordum. Yemediğimi fark edip beni kurtarsınlar diye değil, kurallarıma ne kadar uyduğum, onlardan farklı olduğum fark edilsin istiyordum (benim gibi kurallara uyamadıkları için diğer insanları zayıf ve iradesiz bulurdum). İki günde bir yediğim yarım tabak yemeğe şahit olup “Aslında yiyorsun”, “Demek ki sen yiyip yiyip kilo almayanlardansın” gibi yorumlara katlanamıyordum. “Hayır bunun için çok çalıştım!” diye bağırmak istiyordum. İyileşmeye karar verip yemek yemeye başladığımda da “iyi yedin” gibi cümlelerden hoşlanmıyordum. Çünkü üzerimde yılların açlığı ve kısıtlanmışlığı vardı, dünyaları yesem de doymazdım. İnsanlar aslında destekleyici olmak için “iyi yedin” dese de bu bana istemsiz bir suçluluk ve pişmanlık hissettiriyordu. İyileşme sürecinde porsiyonlarımın değerlendirilmesi ihtiyacım olan son şeydi çünkü.

Sağlığına kavuştuğunu en çok ne zaman hissettin?

Bu benim için çok uzun bir süreç oldu. Kaybettiğim kilolarımı geri almam yaklaşık bir buçuk yılımı aldı. Bu süreçte tüm anoreksik kurallarımı tek tek yıktım. Neyin normal neyin doğru olduğuna vücüdumun karar vermesine izin vermeye çalıştım. Kısıtladığım, yasakladığım besin gruplarıyla zaman içerisinde adım adım normal bir ilişki kurdum. Sağlığıma bedensel açıdan tekrar adet görmeye başladığımda kavuştuğumu söyleyebilirim. Mental olarak ise bu biraz daha uzun zaman alıyor. Bir gün ağır bir tatlı yedikten sonra “Yarın şekerli bir şey yememeliyim” dediğimde vücudum buna ters tepki veriyor ve şekerli şeylere yöneliyor. Yani vücudumun ve ruhumun bu konuda bir travma taşıdığına eminim ve bunu zaman zaman hissediyorum. Ama şu an mental olarak da çok sağlıklı bir konumda olduğuma inanıyorum.

Şuanda da kilo hesaplaması, kısıtlayıcı bir diyet yapıyor musun?

Hayır yapmıyorum. İyileşme sürecimde yaklaşık 1 yıldır hiç tartılmadım. Çünkü hayatımı tartıdaki bir rakamın yönetmesine müsaade etmemem gerektiğini biliyorum ve beni tetiklemesinden korkuyordum. Şu an tartılmak beni tetikleyici bir şey değil. Aklıma eserse tartılıyorum ayda yılda bir. Kısıtlayıcı diyet yapmıyorum. İçgüdüsel olarak besleniyorum. Fiziksel açlığımı giderecek ve beni tatmin edecek besinleri yiyorum.

Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

Umarım faydalı olmuştur bu röportaj. Sorularınız için teşekkür ederim…

Kapak Fotoğrafı: behance.net

İlginizi çekebilir: Yurdanur Akkaya’dan Bulimia Nevroza