Son yıllarda en çok ilgimizi çeken ve bizi düşündüren sanat terimlerinden biri dijital sanat. Dijital sanat dediğimizde arttırılmış gerçeklik, yeni medya sanatı, NFT, konsept sanatı, video oyunu sanatı gibi birçok farklı sanat türü aklımıza geliyor. Dijital sanat özellikle son yıllarda hem sanat fuarlarında hem sanat galerilerinde ve müzelerde büyük bir rol oynamaya başladı. Dijital sanatın ne olduğunu, bu sanatı nerelerde keşfedebileceğimizi merak ediyoruz. Gelin beraber bu yazıda bu sorulara cevap arayalım ve dijital sanatı keşfedebileceğiniz birkaç rotaya bakalım. 

Fotoğraf: www.techradar.com

Sanat dünyasında eser tarihte işlediği konu bakımından, yapıldığı malzeme tarafından, sergilenme alanı nedeniyle ve benzer sebeplerle her zaman negatif ve pozitif eleştiriler görmüştür. Son yıllarda ise dijital sanatın farklı türleri hem sergilendiği konum, hem malzemesi, hem de yarattığı ilgi bakımından sanat eleştirmenlerinin ve sanat izleyicisinin gündeminden düşmüyor. En çok hakkında konuşulan dijital sanat alanlarından biri de konsept sanatı, bunun nedeni de video oyunlarının dijital sanat kurumları aracılığıyla galeri ve müzelere taşınmasının sanırım beklenenden önce bir tarihte olmuş olması olabilir.

Yapılan bir araştırmaya göre 2000’li yılların başında Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan bir kişiye; “Konsept sanatı sanat mıdır” diye sorduğunuzda, belirgin şekilde birbiriyle zıtlığa düşecek iki tip yanıt alırdınız. Bir kısım cevaplayıcı “elbette neden olmasın” şeklinde cevaplarken, bir kısım cevaplayıcı da “kesinlikle değil” derdi yüksek ihtimalle. Peki bu ikilem hangi nedenden kaynaklanmıştı? Video oyunlarının güncel hayatta kullanılmasından diyebilirsiniz. Fakat çağdaş sanat dünyasında böyle bir ayrım yok. Cevap aslında video oyunlarının kendisiyle ilgili de değil. Bunun nedeni sanat dünyasında dikkat çekilen yeni form(biçim) ya da öz yani başka bir deyişle konu, alışagelmemiş olmasından dolayı başta yadırganır. Bu sanat tarihi boyunca zaman zaman yaşanmış bir durumdur. Hayatımızda başka amaçlar ve nedenlerle kullandığımız şeyleri sanat olarak görmek sanat kurumları ve sanat izleyicisinde  bazen şaşkınlık ya da beğeni hissedememe durumu yaratabilir, halbuki günümüz sanatında artık böyle bir ayrım yoktur. 

Dijital Sanat | Fotoğraf: thesun.my

Günümüzde dünyanın farklı bölgelerinde dijital sanatlar farklı sorularla incelenmeye devam ediyor. En çok sorulan sorulardan bazılarına örnek verirsek; “Dijital sanat kendi içinde kaç farklı bölüme ayrılıyor? Kim yeni medya sanatçısı ya da dijital sanatçıdır? ve Dijital Sanatçı mı, Yeni Medya sanatçısı mı, Çağdaş sanatçı mı yoksa konsept sanatçısı mı diye adlandırmalıyız bu alanda eser üreten sanatçıları?”. Bu soruların sanatseverlerin akıllarında soru işaretleri bırakmasının nedeni de belki de bu alanda daha önce pek sergi gezmemiş ya da dijital sanat eserlerine denk gelmemiş olmaları olabilir. Halbuki Avrupa’da bu alanda farklı sergiler mevcut. Gelin beraber gezebileceğiniz sergilerin bazılarına göz atalım.

Dijital Sanatı Keşfedebileceğimiz Rotalar

Amsterdam

Nxt Müzesi (Nxt Museum), Amsterdam

Sizlere Hollanda’nın Amsterdam şehrinde bulunan Nxt Müzesi’nden (Nxt Museum) bahsetmek istiyorum. Yeni medya sanatını keşfetmek isteyenler için ilgi çekici bir müze. Hatta müzenin web sayfasını ziyaret ettiğinizde, müze “yeni medya sanatının evi” olarak adlandırılmış. Müzede şuan “Marco Brambilla” adlı süreli sergiyi ziyaret edebilirsiniz.  Video sanatçısı Marco Brambilla’nın eserlerini görebileceğiniz bu sergi 2 Haziran 2024 tarihine kadar sanatseverleri bekliyor olacak.  Brambilla, güncel sanat alanında tanınan bir isim, aynı zamanda da bir film yönetmeni. Kendisinin sanat eserleri New York’da bulunan ve bir modern sanat müzesi olan MoMa( Museum of Modern Art) ve San Francisco Modern Sanat Müzesi (SFMOMA) gibi dünyaca ünlü müzelerin koleksiyonlarına dahil. Sanatçının yeni medya eserlerini Amsterdam’da bulunan Nxt Müzesi’nde görebilirsiniz. 

Amsterdam’a gitmişken bu dijital deneyimi yaşadıktan sonra, ziyaret edebileceğiniz birçok farklı müze bulunmakta. Bu bahsedeceğim müzeler, sanal gerçeklik, dijital sanat, yeni medya sanatı ya da oyun sanatıyla yakından ilgili olan müzeler değiller. Fakat sanat tarihi ile ilgilenenler ve sanata ilgi duyanların ziyaret etmekten hoşlanabileceği müzeler. 

Eğer filmler ve film tarihine yakından ilgi duyuyorsanız, Eye Film Enstitüsü (Eye Film Museum) dikkatinizi çekebilir. Avrupa’da resim sanatı ve heykel sanatına kıyasla sadece sinemaya ayrılmış müze sayısı bence çok da fazla değil denilebilir. O yüzden sinemaya ilgi duyuyorsanız, Amsterdam’da bulunurken bu müzeyi ziyaret etmek ilginizi çekebilir. 

Rijksmuseum ve Van Gogh Müzesi ise benim Amsterdam’da en çok sevdiğim müzelerden. Rijksmuseum’ın müze binası da mimarlık tarihine ilgi duyanlar için ayrıca ilgi çekici bir yapı. Bu müzenin koleksiyonunda sanat tarihinde önemi büyük olan Johannes Vermeer, Rembrandt van Rijn gibi sanatçıların eserlerini keşfedebilirsiniz.

Londra

Frameless, Londra, 

Yeni medya sanatının Londra’da hatta Avrupa’da en ilgi çekici konumlarından biri de Marble Arch Place’de bulunan Frameless. Farklı boyutta bir sanat deneyiminde hissettiğiniz Frameless’da bulunan “The Art of Abstraction” sergisinde Piet Mondrian, Wassily Kandinsky ve Kazimir Malevich gibi sanatçıların eserlerini alışık olduğunuzdan çok farklı bir boyutta görme fırsatı yakalayabilirsiniz. Yoğunluktan dolayı sergiler için genellikle rezervasyon gerektiğinden web sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Unit London, Londra

Fotoğraf: Art Plugged

Güncel sanatın ilgi çekici eserlerini sanatseverlerle buluşturan Unit London adlı sanat galerisi hem galeride hem de dijital olarak web sayfasında, yeni medya sanatının farklı örneklerini bizlerle paylaşıyor.

İçinde bulunduğumuz çağda, sanat ve teknoloji arasındaki ilişki dediğimizde aklımıza ilk olarak gelen tanımlardan biri dijitalleşme belki de. Sanatta dijitalleşme farklı şekillerde mevcut olabiliyor. Eserin kendisi dijital bir formda hazırlanıp çeşitli basım teknikleri aracılığıyla ziyaretçilerle de paylaşılabilir, dijital bir ortamda bir sanat galerisinin web sayfasında, bir müzede ya da dijital gerçekleştirilen bir sanat projesinde de sanatseverlerle buluşabilir. Unit London, “online sergi” dediğimiz çevrimiçi sergileriyle de bilinen bir sanat galerisi. Yani, galerinin çevrimiçi sergileri sayesinde Londra’ya gitmeden, bulunduğunuz internet olan her konumda sergileri ziyaret edebilirsiniz. Günümüzde birçok sanat galerisi ve müze web sayfaları üzerinden sanatseverlere bu imkanı tanıyor. 

10 Mayıs 2024 tarihine kadar Loren Bednar adlı sanatçının “Pressed Pause: Long-form Generative Art Collection” sergisini dijital olarak web sayfası üzerinden galerinin görebilirsiniz. Bednar, Michigan’da yaşayan bir dijital sanatçı, sanatsal çalışmalarını genellikle üretimsel sanat( generative art) olarak gerçekleştirmekte. Dijital sanat alanında tanınan bir isim olan Bednar, bu alanda Frankfurt, New York ve Berlin’de bulunan çeşitli dijital sanat sergilerinde eserleri dahil olmuş bir isim. 25 Mayıs 2024 tarihine kadar Londra şehrini ziyaret edecekseniz ise Casey Reas’in Unit London’da ilk kişisel sergisini ziyaret edebilirsiniz.

Londra’ya yolunuz düşmüşken arkeolojiye ilgi duyuyorsanız dünyanın en geniş koleksiyonlarından birine sahip olan British Museum’ı ziyaret etmek ilginizi çekebilir. Ayrıca, Trafalgar Meydanı’nı, mimarlık tarihi açısından oldukça ilgi çekici olan Westminster Abbey’i ve Londra’nın en çok sevilen yerlerinden biri olan Hyde Park’ı ziyaret edebilirsiniz.

Paris

Fotoğraf Altyazısı | Robert Bye (unsplash.com)
Fotoğraf Altyazısı | Robert Bye (unsplash.com)

Atelier des Lumières

Atelier des Lumières, Paris’de bulunan ve yeni medya sanatıyla ilgilenenlerin en çok ilgisini çeken sanat kurumlarından biri olarak biliniyor. Düzenli olarak süreli sergi takvimini yenileyen Atelier des Lumières benim Avrupa’da dijital sanat ve yeni medya sanatı dediğimizde ilk aklıma gelen sanat kurumlarından. 5 Ocak 2025 tarihine kadar ” Foreign Nature, Contemporary Creation” adlı sergiyi burada ziyaret etmek mümkün. Yönetimi ve tasarımı Julius Horsthuis’a ait olan bu sergide sanat ve teknolojinin beraber nasıl farklı bir deneyim yaşattığına tanık olabiliyorsunuz. Yeni medya sanatının çoğu örneğinde karşımıza çıktığı gibi bu sergide sadece görme duyumuza değil Ben Lukas Boysen’in müzik kısmıyla da birçok duyumuza ulaşmış oluyor. Sergi ile detaylı bilgi için sanat kurumunun web sayfasını ziyaret etmekte fayda var. Paris’e yolunuz düşmüşken Orangerie Müzesi, Lüksemburg Bahçesi ve Orsay Müzesi’ni ziyaret etmek ilginizi çekebilir.

İstanbul, İBB Kültür AŞ Dijital Deneyim Müzesi

Fotoğraf: Kültür İstanbul

İstanbul’da dijital sanatı keşfedebileceğiniz bir rota ise Sütlüce’de bulunan Dijital Deneyim Müzesi, bu sene ziyaretçilere kapılarını açmış olan Dijital Deneyim Müzesi, sanal gerçeklik, arrtırılmış gerçeklik gibi yenilikçi yaklaşımlarla ziyaretçilere farklı bir müze deneyimi sunmakta.

İstanbul’da bulunan ve yeni medya sanatı alanında ilgi çekici sergileri sanatseverler ile buluşturan bir diğer kurum da Akbank Sanat.Son günlerde “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası Sergisi” ve sergi kapsamındaki yan etkinlikleriyle dijital sanata ilgi duyanların oldukça ilgisini çeken bir kurum. Akbank Sanat daha önce “Dijital Sezgiler”, “Dijital Sanatta Şimdi:Alternatif Gerçeklikler + NFT” gibi sergilerle ziyaretçilerin ilgisini çekmişti.

Dijital sanat, yeni medya sanatı demişken, birçok kişi yeni medya sanatı, dijital sanat gibi terimleri son yıllarda ilk kez duydu. Yeni medya sanatına, dijital sanata biraz daha yakından bakabilmek adına, bu alanda çalışmalar yapan bir sanatçıya ben de birkaç soru yönelttim. Lukas Şarklı bir dijital sanatçı, kendisi daha önce sanat ve medyanın farklı alanlarında projeler üretme ve çalışma fırsatı yakalamış. Kendisinin kurucularından biri olduğu Triant Games, Bahçeşehir Üniversite’nin Bug Oyun Laboratuvarı ile beraber olarak Akbank Sanat’da “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası Sergisi” aracılığıyla ziyaretçilerle buluşuyor. 

screen-shot-2024-04-30-at-17-55-28
 Titan Island Concept Art | Görsel: Lukas Şarklı

Lukas öncelikle bana ve theMagger okuyucularına vakit ayırdığın için çok teşekkür ederim. Röportajımız hem dijital sanat dünyasını daha iyi anlamama yardımcı oldu hem de bu işin içinde çalışmalar yapan bir kişinin fikirlerini duymak çok keyifli. Bizlere kısaca kendinden bahsetmeni rica edebilir miyim?

Ben de teşekkür ederim. Sanat ve tasarımla tanışma sürecim aslında çok küçük yaşlara dayanıyor diyebilirim, hatta kendimle ilgili hatırladığım ilk anılar sanatla ilgili. Yani her zaman sanatın içinde bir şekilde meslek olarak da olacağımı biliyordum, her zaman sanat önceliğimdi. Sporun da farklı dallarında profesyonel eğitimler aldım ama sanatın yeri her zaman ayrıydı. Lise eğitimimi Özel Esayan Ermeni Lisesi’nde tamamladım ve ardından Beykent Üniversitesi’nin Tekstil ve Moda Tasarımı bölümünden mezun oldum. 

Üniversite eğitimim sırasında, takı tasarımından, bir dergide sanat yönetmenliğine birçok farklı alanda çalıştım. Sanatla bağım, sanat ve tasarım konusunda üretme isteğim, farklı alanlarda çalışırken de hiç azalmadı. Lisedeyken görsel sanatın farklı alanlarında eğitimlere katıldım. Sanat her günümün çok büyük bir parçası diyebilirim. Sanatın formu değişebiliyor ama multidisipliner bir yaklaşımla her zaman sanatla hem sanatçı kimliğim hem de sanatsever kimliğim üzerinde bir şekilde iç içeyim diyebilirim. Üniversiteyi bitirdiğim zaman moda tasarımdan daha çok tasarımın ve sanatın farklı dallarının beni daha çok heyecanlandırdığını bir kez daha farkettim. Bu süreçte konsept sanatına ve dijital sanata olan ilgim de giderek arttı. 

Önümüzdeki yıllarda sence konsept sanatı, arttırılmış gerçeklik gibi dijital sanatların farklı türlerini daha çok görecek miyiz?

Bence evet, dijital sanata genel olarak son yıllarda oldukça ilginin arttığını düşünüyorum. Hem sanat izleyicisi hem de sanatçılar bu alana ilgi duymaya, merak etmeye başladılar. Benim de aslında konsept sanatına olan ilgim Triant Games’de Fix Fixer adlı oyunumuza başladığımızdan beri giderek artıyor. Teknoloji ve sanatın ilişkisine ilgi duyan sanatseverler, sanatçılar ve sanat kurumları sayesinde bence dijital sanatın bu farklı alanlarına ilgi artabilir.

Dijital sanat alanlarında çalışmalarını sürdüren sanatçıların günümüzde cevaplarken en çok üzerinde düşündüğü soru belki de, sanatın hangi alanında çalıştığı konusunda bilgi vermek. Sen sanatla olan bağını nasıl tanımlıyorsun?

 Dijital sanatçı olarak kendimi tanımlamayı tercih ediyorum, işlerimi görenlerin de sanatla olan bağımı yansıtırken kullanmayı tercih ettiği bir tanım bu. Fakat aslında kendime sanatçı diyemediğim zamanlar da oluyor bunun nedeni daha gidilecek çok yol olduğuna inanıyor olmam. Çünkü dijital sanat sürekli güncelleniyor ve gelişiyor, bu durumda tam bir sanatçı olabilmek mümkün mü bilmiyorum, düşünmek gerekir bence üzerinde. Bu alanda çırak olmak da çok güzel, her gün yeni bir şey keşfediyorum.

screen-shot-2024-04-30-at-18-38-52
Renk Hırsızları | Görsel: Lukas Şarklı

Yakın zamanda içinde bulunduğun projelerden biraz bahsedebilir misin acaba?

İstanbul merkezli Triant Games’in ilk adımları benim de içinde bulunduğum üç oyunsever arkadaşın bir araya gelmesiyle 2021’de atıldı. Özetle Triant Games İstanbul merkezli pc ve konsol oyunları üretmeyi amaçlayan bir oyun stüdyosu. Aynı zamanda dijital sanatçıyım, tasarım mezunuyum. Tasarım, sanat ve medya alanlarında çeşitli projeler gerçekleştirdim. Dijital sanat üretimleri yapıyorum ve sanat gündemini yakından takip etmeye çalışıyorum.

Hem klasik sanat yöntemleriyle hem de dijital sanatın farklı alanlarında çalışıyorsun. Bir sanatçı olarak sanat pratiğini ele alırsak, konsept sanatındaki yaratma sürecini sanatın diğer alanlarıyla karşılaştırmak gerekirse, bize neler söyleyebilirsin? Sana ilham veren şeyler nedir?

Dijital sanatın farklı alanlarında çalışmalar yapıyorum ama son zamanlarda en çok vakit ayırdığım konsept sanatı (concept art) diyebilirim. Bunun nedeni hem şu anki profesyonel yaşamımda konsept sanatçısı kimliğim ön planda oluşu hem de bu sanatın giderek insanlar tarafından sevilmesi ve merak edilmesi de bir motivasyon oluşturuyor.

Konsept sanatını bir bitki olarak düşünebilirsin, sulaman gerekir, suyu da hayatımızda rol oynayan her şey olarak düşün. Gördüğün, duyduğun, okuduğun, tesadüfen ya da bilinçli olarak karşına çıkan her şey bir konsept sanatçısının sanatında rol oynamakta. Başka sanat dallarıyla da ilgileniyor olmam elbette konsept sanatındaki sürecimi oldukça kolaylaştırdı ama dediğim gibi ilham hayatın her yerinde diyebilirim. 

Konsept sanatçılığını senin üstlendiğin ve kurucularından olduğun Triant Games ve Bug Oyun Laboratuvarı ile beraber Akbank Sanat’daki sergide oyununuz sergilenmekte diye biliyorum. Konsept sanatına ilk başladığında bu kadar yakın zamanda oyun ve konsept sanatını birleştiren eserleri galerilerde ve müzelerde görmeyi bekliyor muydun?

Konsept sanatına acaba sanat denilmeli mi diye düşünen tanıdığım birçok kişi var, böyle düşünmeleri için de farklı nedenleri var. Ben de zaman zaman sorguluyorum bunu. Sonuçta size bir metin geliyor ve siz bugüne kadar gördüğünüz, izlediğiniz ya da okuduğunuz şeylerden faydalanarak, araştırma yaparak tasarım yapıyorsunuz. Sürece bakarsanız aslında problem çözmeye de benziyor. Teknolojinin sanatla bu kadar yakın bir ilişkiye girmesi aslında alışık olduğumuz sanat üretim sürecini de, sanatçının bir bakımdan düşünce sürecini de etkiledi mi diye düşünmek de gerekebilir. Tartışılan bir konuydu konsept sanatının sanat olup olmadığı insanlar arasında o yüzden hayır bu kadar yakın zamanda bu alanda sergiler görmeyi beklemiyordum diyebilirim.

Konsept sanatını ileride dijital sanat fuarlarında, müzelerde ve sanat galerilerinde daha çok görür müyüz sence?

Görme ihtimalimiz yüksek. Önceki yıllarda sadece heykel ve resim odaklı sergiler ve fuarlarda şimdi dijital sanatın farklı örneklerini görmekteyiz, hatta dijital sanata ayrı özel alanlar oluşturulmakta. Konsept sanatı da için de önümüzdeki zamanlarda belki gerçekleşebilir bu durum.

Son olarak, dijital sanatın sergilenmesinin üzerinde durmuşken, sadece konsept sanatı odaklı sormuyorum, genel olarak dijital sanat eserlerinin bastırılmasına sıcak bakıyor musun? Sence dijital olarak hazırlanmış bir sanat eserini bastırarak sergilemek negatif açıdan bir durum yaratıyor mu dijital sanatçı ya da sanat izleyicisi açısından?

Açıkçası alışkanlıklarla alakalı olduğunu da düşünüyorum sanatçının ve sanat izleyicisinin dijital eserle ilgili hissinin. Negatif bir durum olduğunu düşünmüyorum, sanatçının tercihine bağlı dijital olarak tasarladığı eseri dijital mi yoksa bastırarak mı sergiletmek istemesi. Bunun yanı sıra, formun yanında sergi gezme pratiği de farklı olabilir. Bazı kişiler sosyal mecralarda sanat eserlerini keşfetmeyi tercih ederken bazılarımız fiziksel olarak sergi gezmeyi tercih edebilir. Bence tamamen alışkanlık ve tercihler ile alakalı.

Kapak Fotoğrafı: unsplash/@fskcv

İlginizi çekebilir: Mina’nın Sanat Gündemi’nden Avrupa’daki 2024 Sergileri