Sosyal medya, hepimizin hayatında yeri olan, ayrılamaz ve bağımlılık haline gelmiş bir parçamız. Sosyal medyanın insanlara ve topluma iyi olduğu kadar kötü denebilecek etkileri de yok değil. Son 4-5 yıla odaklanırsak beden algısı kavramının fazlaca ön planda olduğunu ve bunun getirdiği sonuçların pek de iç açıcı olmadığını söyleyebiliriz

Beden Algısı
Beden Algısı | Fotoğraf: Unsplash/@wearhuha

Toplumda oluşan beden algısı kavramının en büyük etkeni Instagram gibi platformlarda paylaşılan ince, güzel, her zaman bakımlı ünlülerin, sanatçıların veya günümüz tanımıyla fenomenlerin fotoğraflarını görmemiz. Günümüzde böyle kişiler çoğu gencin rol modeli haline gelmişken, bu isimlerin fotoğraflarını görmek kişilerde kendini sorgulamasına ve olumsuz eleştirmesine sebep oluyor.

Sosyal medyada çok takipçili ve her yaptıkları olay olan bu kişiler birçok kişinin odağında. Giydikleri her kıyafet, yaptıkları her aktivite trend halinde. Instagram gibi sosyal medya platformlarına girdiğimizde bu insanların fotoğrafları ile karşılaşmamız bilinçaltımızda “güzel, bakımlı, zayıf” gibi kavramları ön plana çıkarıyor. Takipçiler kendilerinin kilolu göründüğünü, yüzlerinin belli kısımlarının fazla büyük veya küçük olduğunu, bedenlerinin bazı bölgelerinin olması gerektiği gibi olmadığını düşünerek, bu düşünce selinde kendilerini bir iç çatışma halinde bulabiliyorlar. Tabii bunlar kişide ciddi hastalıkları meydana getiriyor. En yaygın sonuç ise yeme bozuklukları. Yeme bozukluğu dışında anksiyete, depresyon gibi hastalıklar da oldukça sık görülebiliyor.

Sosyal Medya ve Beden Algısı

Beden Algısı
Beden Algısı | Instagram/@beafeministgirl

Sosyal medyanın etkilerini biraz daha açmak gerekirse bir örnekle devam etmek istiyorum. Çok ünlü bir modeli düşünün. Günümüzde “zayıflık” modellerin ön planda olan özelliği. Piyasada büyük beden modeller olsa dahi maalesef fizikleri düzgün, Barbie bebek gibi olan modeller kadar rağbet görmüyorlar. Genç kızlar bu modelleri görerek zayıflama yolunda ilk olarak diyete giriyorlar. Tek amaçları “o kişiye benzer” bir bedene sahip olmak oluyor ve bu yol ile beğenileceğini, ilgi göreceklerini düşünüyorlar. Takip ettiği kişi spor yapıyorsa ve o yapmıyorsa, kendilerini suçlu hissedip vücutlarının kaldıramayacağı kadar spor yapar duruma geliyorlar. Bu yolda ilk kilo veriliyor, ama aynı kilo her bedende farklı durabildiği için hiçbir zaman o örnek aldığı kişinin aynısı olamıyorlar. Her ne kadar kilo verseler de maalesef istediklerini elde edememenin verdiği o psikoloji ile yeme bozukluğu gibi hastalıklar kendini gösterir hale geliyor. Bunları depresyon gibi sorunlar izliyor.

Zayıflık kavramından biraz çıkıp estetik kavramından bahsetmek istiyorum. Günümüzde estetik öyle popüler bir hal aldı ki daha 10-11 yaşlarındaki çocukların bile “18 yaşıma gelince burnumu veya dudağımı yaptıracağım, çok çirkin” dediğini duyuyorum. Bu yaşta bu duruma gelmelerinin sebebi, gördükleri o muhteşem küçük hokka burunlar veya dolgun dudaklar oluyor. Sosyal medya kullanma yaşının bu kadar düştüğünü düşünürsek aslında bunun bir bakıma normal olduğunu bile söyleyebilirim.

Beden Algısı ve Sosyal Medya
Beden Algısı ve Sosyal Medya | Instagram/@danadrewdles

Bu duruma nasıl geldiğimizi düşünmüyor değilim. Ne ara bu kadar katı kavramlar arasında mekik dokur olduk anlamıyorum. Güzellik kavramı ne zaman bu kadar tek taraflı oldu? Nasıl böyle genel bir hal aldı? Aslında bu karmaşayla ben de mücadele ettim diyebilirim. Kendimi çok zorladığım, sürekli olarak diyetlere girdiğim, neden böyle görünmüyorum dediğim çok zaman oldu. Yaptığım yanlışı görüp kendimi ne kadar büyük bir çıkmazın içine soktuğumu anlamam benim için en büyük aydınlanma anı oldu.

Kalıplaşmış Beden Algısından Kurtulmak

Peki ben bu algıdan nasıl kurtuldum?

  • İlk olarak güzellik kavramının asla tek bir kalıp içinde olmadığını kendime anlattım. Dünya farklılıklar içinde güzel, içinde her rengin olduğu ve renklerin karışıp rengarenk bir bütünü oluşturduğu bir yer.
  • Kendimi o istediğim görüntüye getirsem bile bunun bana hiçbir zaman yeterli gelmeyecek olduğu gerçeği ile yüzleştim. Ben bendim, ne kadar çabalasam bile o beğendiğim kişilerin aynısı olamayacaktım. Ve bunun getirisi olarak, aslında önemli olanın insanın kendini olduğu şekilde sevmesi olduğu anladım.
  • Bir kavram hayatıma bu kadar hüküm etmemeliydi. Elbette sağlıklı olmalı ve kendime bakmalıydım. Bu benim ruh sağlığım için önemli olan bir olguydu; fakat bunu bu kadar ön planda tutmamalı ve düşüncelerimi ele geçirmesine izin vermemeliydim.
  • Yemekler ile barıştım. Diyet uğruna girdiğim yollarda her gün yeni bir şeyler öğrendim. Yiyecekler ve diyetler hakkında okuduğum onlarca kitaptan sonra söyleyebilirim ki kötü ve iyi yemek yoktur. O yediğiniz hamburger ve patates kızartması size hemen kilo aldırmayacak. Sakin olun ve diyetler hakkında bu kadar kafa yormayın.
  • Kendimi kimseye beğendirmek zorunda olmadığımı anladım. Kendim kendimdim, bu bendim. Beni beğenen veya sevecek olan kişi beni bu halim ile sevmeliydi. Sevme kavramı da zaten mükemmel olanı sevmek değildi. Kusurlarıyla beraber sevmekti karşısındaki insanı.

Belki şu an dediklerim bahsettiğim sorunlara sahip kişilere çok klişe gelecek olabilir. Ama inanın bunu fark edince sorunlar kendiliğinden yok olmaya başlayacak: “Siz, siz olduğunuz için özelsiniz bunu asla unutmayın.

Sağlıksız Beden Algısı
Sağlıksız Beden Algısı | Fotoğraf: samwedelich.com 

Bir Takım Araştırmalar

Size yapılan birkaç bilimsel araştırmadan bahsetmek istiyorum. Yapılan araştırmalara göre zayıflık ve incelik gibi kavramlar Batı toplumlarında irade ve gücü temsil ediyor. Bunun aksine şişman veya kilolu gibi kavramlar utanç ve iradesizlik olarak görülüyor ve temsil ediliyor. Artık günümüz toplumunda zayıf olmak, beğenilmenin ve çekici olmanın yegane özelliği haline gelmiş durumda.

Bu eskiden böyle değildi. Hatta Marilyn Monroe gibi ikon haline gelmiş bir kişi, zayıflığın bu kadar önemli olmadığının, çekici ve güzel olmanın sadece zayıf olmak ile meydana gelmediğini ortaya seren güzel bir örnek. Başka bir örnek ise eski çağlarda yaşamış ve güzellikleri ile büyüleyen tanrıçalar. Bu tanrıçalar kilolu olmalarına rağmen oldukça beğenilen ve ilgi çekici görülen kişilerdi.

Öz sevgi
Öz sevgi | Fotoğraf: Unsplash/@giulia_bertelli

Bana göre günümüzün en büyük sorunu, toplumun beden algısı üzerinde oluşturulan kuralların gün geçtikçe daha da yaygınlaşması. Bu durum hem beden sağlığımızı hem de ruh sağlığımızı etkiliyor. Önemli olan sadece dış görünüş değil; ruhun ve karakterin önemini anlamamız gerektiği ne kadar klişe olsa da oldukça doğru bir yargı.

Beden ilk başta cezbeden, etkileyen en belirgin faktör. Ancak kişi ile iletişim haline geçtiğinizde hisleriniz tamamen farklı bir yöne geçebilir. Bizi diğerinden alçaltan veya kendimizi sorgulamamıza neden olan şey kot pantolonumuzun bedeni, kilomuz, çatlaklarımız, yaralarımız, rengimiz veya selülitlerimiz olmamalı. Bu duygular, kendimize olan güvenimizi ve özsaygımızı zamanla yok ederek ve hayatımızın her alanında bizi eksik, güvensiz, huzursuz, tamamlanmamış hissettirebiliyor. Kendini olduğu gibi kabul etmiş, kendi ile barışık ve yeterli gören insanlar olabilirsek bu anlayış bizi daha rahat, ilişkilerimizde de daha olumlu bir insan haline getirip öne çıkarabilir. Kendimizi belli bir kalıba sokmak veya kendimizi başkaları ile kıyaslamak kendimize verebileceğimiz en büyük zarar.

Size Instagram üzerinden takip ettiğim bu konu üzerinde gerçekleri olduğu gibi yansıtan ve oldukça güzel postlar paylaşan bir sayfa önereceğim. ‘’Feminist’’ kullanıcı adına sahip hesap gerçekleri gözler önüne seren oldukça güzel ve gerçekçi bir hesap. Mutlaka bakmanızı tavsiye ederim. 

Beden Algısı
Beden Algısı | Fotoğraf: Pinterest/Art by Amanda Oleander

Kimse asla mükemmel değil ve mükemmel olma kavramı kişi için imkansız bir kavram. Kusurları ile var olan bir toplumuz. Her birimiz farklıyız ve kendi içimizde hepimiz farklı dünyalara sahip benzersiz karakterleriz. Dış görünüş sadece bir ambalaj. Toplumun ve sosyal medyanın içinde yer alan, mükemmel beden algısı yaratmaya çalışan kişiler de mükemmel değiller ve kendi içlerinde bizim göremediğimiz, kimsenin göremediği sorunları emin olun onlar da yaşıyorlar. Bu işin ilk adımı kendinizi kimseyle kıyaslamamak. Kendini seven insan her zaman diğerlerinden bir adım önde olacaktır. Bunu asla unutmayın. Sevebilme özelliğini ilk önce kendinizi severek kullanmaya başlamayı deneyin. En iyi versiyonunuz olmaya çalışmayın, kendiniz olun, kendinizi sevin. Her şekilde! 

Kapak Fotoğrafı: Pinterest

İlginizi çekebilir: Gizem Kalaç’tan Beden Dismorfik Bozukluğu