Uzun bir iş seyahati sonrasında hafta sonu tatili için Berlin’e kaçacak bir rota düzenledim. Keyifli, bol kahve ve fotoğraf dolu 2 gün oldu. Berlin Fotoğraf Müzesi, Willy-Brandt-Haus ve içinizi ısıtan kahvecilerden bahsettiğim yazımın detayları için buyrun!

Berlin | Fotoğraf: Unsplash / Levin
Berlin | Fotoğraf: Unsplash / Levin

Cuma akşam saatlerinde Berlin’e ulaştım. Otele eşyaları bırakmamın akabinde kendimi sıra dışı bir kitap lansman organizasyonunda buldum. Bir arkadaşım, yazar Sophia Halamoda’nın “Like a Berliner” isimli kitabının lansmanına davet etti. Bikini Berlin isimli konsept alışveriş merkezinin yemek katında gerçekleştirilen tanıtım, kendisini ”cheekiest guide” olarak lanse eden kitaba uygundu. İlginç kostümlü karakterler, zenne benzeri kıyafetler içerisine oryantal oynayan erkek dansözler ile tam bir Berlin organizasyonuydu sanırım.

Like a Berliner, Sophia Halamoda | Fotoğraf: Yücel Babadağ
Like a Berliner, Sophia Halamoda | Fotoğraf: Yücel Babadağ

Sonraki adresimiz Diener Tattersall isimli, yaklaşık 120 yaşındaki ikonik Berlin barlarından birisiydi. Bar, iç dekorasyon olarak oldukça korunmuş bir durumdaydı. Duvarlarda, ziyaretçilere ait siyah-beyaz fotoğraflar ile hoş bir ambiyans sunuyordu. Barda bulunduğumuz sırada, 100 yılı aşkın süredir kesintisiz hizmet veren aile işletmesi Berlin barlarını anlatan “Jahrhundertkneipen in Berlin” kitabının yazarıyla da karşılaştık ve kısa bir sohbet şansımız oldu. Kitaba göre Berlin’de bu tarife uyan 17 adet bar bulunuyor. Diener Tattersall bu barlardan bir tanesi ve ziyaret edilesi. Değişik deneyimlerle başlayan hafta sonunun fotoğraf, sergi ve kahve ekseninde geçen diğer detayları aşağıda!

Diener Tattersall | Fotoğraf: Yücel Babadağ
Diener Tattersall | Fotoğraf: Yücel Babadağ

Berlin‘deki Fotoğraf Müzeleri

Museum of Photography

Museum of Photography | Fotoğraf: Yücel Babadağ
Museum of Photography | Fotoğraf: Yücel Babadağ

Bir diğer durağımız olan Museum of Photography, oldukça büyük bir alanda hizmet veren bir müze. Müzede hem sürekli hem de süreli sergiler organize ediliyor. Giriş katta Helmut Newton Foundation tarafından ziyarete sunulan “Helmut Newton’s Private Property” sergisi ilginç bir deneyim sunuyor. Helmut Newton, provokatif ve cüretkar fotoğraflarıyla bilinen bir fotoğrafçı. Eserleri, hayatı, fotoğraf serüveni ve özel eşyaları görülmeye değer. Bunun dışında “Post-War Modern Photography” isimli savaş sonrası Almanya ve endüstri ilişkisi ve bunun insanlara etkisi üzerine hazırlanmış süreli sergi de devam ediyordu.

Willy-Brandt-Haus

Willy-Brandt-Haus | Fotoğraf: Yücel Babadağ
Willy-Brandt-Haus | Fotoğraf: Yücel Babadağ

Sony Photography Awards 2019 sergisinin devam ettiğini öğrendiğimiz Willy-Brandt-Haus’u ziyaret ettik. Etkileyici mimarisi, sanat sergileri, kütüphane, bistro-cafe ve tarihiyle görülecekler listesinde olması gereken bir mekan. Tesadüf eseri ziyaretimiz sırasında Ara Güler’e ait bir serginin de hali hazırda devam ettiğini gördük. Keyifli bir detay oldu. Sony Photography Awards dışında Nadav Kander’e ait 128 Portre isimli sergiyi de görme fırsatımız oldu. Oldukça etkileyici olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

Nadav Kander, 128 Portrait Sergisi | Fotoğraf: Yücel Babadağ
Nadav Kander, 128 Portrait Sergisi | Fotoğraf: Yücel Babadağ

Berlin’deki Kahve Mekanları

Röststatte Berlin

Röststatte | Fotoğraf: Yücel Babadağ
Röststatte | Fotoğraf: Yücel Babadağ

Röststatte, Barn kadar meşhur değil ancak benim Berlin’deki yeni favori kahvecim diyebilirim. Geniş bir çekirdek kahve seçeneğine ve oldukça lezzetli kahvelere sahip. Çekirdekleri belirledikleri çiftliklerden aldıktan sonra Berlin’de roasting işlemini yaparak süreci ilerletiyorlar. Kahve severlerin listesinde olması gereken mekanlardan.

Oslo Kaffeebar

Oslo Kaffeebar | Fotoğraf: Yücel Babadağ
Oslo Kaffeebar | Fotoğraf: Yücel Babadağ

Berlin’deki Nordik durağımız: Oslo Kaffebar. Kahve ve Nordik ilişkisi sanırım yadsınamaz bir gerçek. Sade, rahat ve keyifli ortam kombinasyonu listede olmayı hakediyor. Oslo, kendi deyimleriyle Berlin’in somut, keskin iç mekan tasarımını Norveç’e özgü ahşap ile harmanlayarak ortaya hoş bir karışım çıkarıyor. Kahvelere eşlik eden küçük atıştırmalar da cabası.

Ben Rahim

Ben Rahim | Fotoğraf: Yücel Babadağ
Ben Rahim | Fotoğraf: Yücel Babadağ

Ben Rahim’in, beni ilk olarak logosu çok etkiledi; harika bir zeytin ağacı imgesi. Tunuslu olan mekanın sahibi Ben Rahim’de, Kuzey Afrika esintilerini kafede yaşamanızı sağlıyor. Sedir duvar süsleri, ışıklandırma detayları ve menüdeki Tunus tatlıları ile bir şans verilmeyi hak ediyor. Kahveleri de denemeye değer. Ben Rahim’deki kahve molası sonrasında uğradığımız Lumas Gallery Berlin de keyifli bir modern sanat galerisi. Berlin’e gelirseniz bu mekanlara uğramadan dönmeyin derim.

Kapak fotoğrafı: Unsplash / Stefan Widua

İlginizi çekebilir: Mag Porter’dan Berlin’de Yaşamak