Kim demiş sanat öğrenilmez diye? Pek çoğumuz resmi yetenek işi olarak düşünüyoruz. Halbuki resimle alakadar olmak için resim yapabiliyor olmamıza gerek yok. TRT2’nin sanat programlarından olan Bir Resim Bir Hikaye içinizdeki sanat merakını uyandırıp sizi bir anda resimle haşır neşir hale getiriyor. Burada sadece resim yapmaktan bahsetmiyorum, resmi anlamaktan, öğrenmekten, düşünmekten, belki iç dünyanızı harekete geçirebilecek ilişikler bulabilmekten söz ediyorum.

trt2
Bir Resim Bir Hikaye | Fotoğraf: TRT2

TRT2’de yayınlanan aynı zamanda Youtube’dan da takip edebileceğiniz ‘Bir Resim Bir Hikaye‘ programı Mahir Güven’in öncülüğünde her programda farklı bir konukla seçilen tabloyu yorumluyorlar. Ayrıca teknik bilgilerin yanında ressamın hayatından ve resmin tarihçesinden de söz ediyorlar. “Resimle ilgili teknik bilgim yok, sanat tarihini bilmiyorum, ressamları tanımıyorum.” diyor olabilirsiniz. En azından ben demiştim. Fakat bu programı izlemeniz için sadece sanata ilginiz olması bile yeterli. Üstelik sadece bir resmin bir hikayesini öğrenmiyorsunuz, kültürel ve teknik anlamda da bilgi havuzunuz doluyor.

Programla ilgili en çok hoşuma giden şeylerden biriyse Mahir Güven’in her programın başında istisnasız her konuğuna yönettiği “Sanat nedir?, Sanatı nasıl tanımlarsınız?” soruları. Yapılan çok farklı ve çeşitli tanımlar karşısında zihninizdeki sanat kavramı devamlı başkalaşıyor. Üstelik bu tanımların hepsi birbirinden farklı olduğu kadar ortak kısımlar da içerebiliyor. Sanatın çeşitli tasvirleri karşısında nasıl bu kadar bireysel aynı anda kitlesel olabildiğine hayret ettim.

Önceden resmi sadece estetik açıdan değerlendirirken aslında içine girdikçe kendisini açıkladığını okudukça, dinledikçe ve izledikçe anladım.  Anlatılamayan, anlatılsa da anlaşılamayan durum, düşünce, ideoloji bazen bariz şekilde bazense bir sır gibi resmin içine kilitlenmiş olabiliyor. Günümüz dünyasında düşünce özgürlüğünü gerçekten özgürce yaşayabileceğimiz nesli tükenmeyen alanlardan biri, belki teki. Sonsuz bağırmak. Hayatın bambaşka hallerinin hiç göremeyeceğimiz, fark edemediğimiz kısımlarıyla hayatımıza akışı. Bu öyle bir akış ki her baktığınızda bir öncekinden farklı algılayabileceğiniz, durağanlıktan çok uzak. 

Ve zorunda olmamakla beraber bazı resimlerin bir hikayesi, bize anlatmaya çalıştığı değişken durumlardan bahsedilebilir. Ben de bu yazımda incelemekten çok keyif aldığım ‘Gece Devriyesi‘ ve ‘Marat’ın Ölümü‘ tablolarından ve çoğunluğunu ‘Bir Resim Bir Hikaye‘ programından edindiğim bilgileri paylaşmak isterim. Ayrıntılı olarak tablolar hakkındaki bilgiler için programı izlemenizi tavsiye ederim. 

Bir Resim Bir Hikaye Programından İki Tablo

Gece Devriyesi

Gece Devriyesi | Fotoğraf: Wikipedia

Eser 17. yüzyılda Hollanda’nın Altın Çağı döneminde tamamlanmış. Ki o dönemde bu tarz askeri birlikleri resmetmek modaymış diyebiliriz. Rembrandt’ın en başta Lonca solonu için yaptığı bu tablo, daha sonra belediye binasına konulmaya karar verilmiş. Resmin gerçek boyutu belediye binasında konulması planlanan yere göre bir hayli büyük kalınca (3,6m-4,4m) o dönem resmi kenarlarından kesmek durumunda kalmışlar. Dikkatsizce yapılan kesim işlemi de asıl resimdeki bazı figürleri de beraberinde eksiltmiş. Tablonun asıl adı ‘Yüzbaşı Frans Banning ve Milis Birliği Yürüyüşe Hazırlanıyor’. Tabloya ‘Gece Devriyesi’ adını ise Rembrandt değil halk vermiş. Çünkü aslında bizim gece vaktinin resmedildiğini düşündüğümüz tablo aslında gündüz vaktinde betimlenmiş. Fakat resmin yanlış verniklenmesi tam anlamıyla resmin zaman ayarlarıyla oynamış diyebiliriz. 

The Cheat (1915)
The Cheat (1915) | Fotoğraf: goldenglobes.com

Tablo hareketli bir tablo aslında. Yani izleyici tabloya her baktığında hareket tekrar başlıyor. Kılıçlar tam da baktığımız an çekiliyor. Sağdaki davul baktığımız an çalıyor. Yani resim bizi içine alarak aynı sahneyi tekrar tekrar yaşamış ve yaşatmış oluyor. Aynı zamanda Rembrandt izleyicinin resmi kendisi gibi algılaması açısından çeşitli yöntemler kullanmış. Mesela ön planda olmasını, dikkatin kaymasını istediği figürlere yoğun bir ışık vurdurmuş. Hatta bu ışık sinema ve tiyatroda daha işlevsel şekilde ‘Rembrandt Işığı’ olarak kullanılıyor. İlk kullanıldığı film örneklerinden biri ise 1915 yapımlı ‘The Cheat’ filmi.

Marat’ın Ölümü

Hikayesiyle de dikkat çekici bir diğer tablo ise Jacques Louis David’in ‘Marat’ın Ölümü‘ tablosu. Belki de birçoğunuzun bildiği bu tablonun hikayesinden de yine de kısaca bahsetmek isterim.

Resimde gördüğümüz Marat David’in yakın arkadaşı. Monarşi karşıtı ve halk egemenliğini savunuyorlar. Tam da Fransız Devrimi döneminde olmaları fikir ve sanat boyutunu bariz şekilde etkilemiş. Marat gazete çıkarıp görüşlerini halka yayıyor. Marat’ın ilginç özelliklerinden biri de farklı bir deri hastalığı olması sebebiyle gününün neredeyse tamamını küvette geçiriyor olması. Hatta öyle ki bir süre sonra tamamen küveti ofisi haline getirmiş. Bir gün karşıt görüş taraftarlarından Charlotte Corday isimli bir kadın Marat’ı ziyaret etmeye gelir. Ve Marat’ın göğsüne bıçak saplar. David tabloda olayın en taze anını resmetmeye çalışmış aslında. Marat tam ölüm katılığına ulaşmamış ve yüzünde buruk bir tebessüm var. İnce ayrıntıları barındırmasına karşın portre son derece gerçekçi. Marat’ın elindeki mektup Corday’ın dilekçesi ve üstünde; “Mutsuz olduğum için sizin kaderinizi tayin etmeye hakkım var.” anlamına gelen bir cümle yazıyor. Yerdeki bıçak ve kalemin yan yana oluşu da şiddet ve aklın çatışması olarak yorumlanıyor. Ne kadar gerçekçi bir yorum olacak bilmiyorum ama ben Marat’ın masasında adının yazmasını mezar taşıyla bağdaştırdım.

İki birbirinden farklı dönem ve farklı tarzda tabloyu sizinle paylaşmak istedim. Ben de sanata olan ilgimi yaklaşık bir yıldır içinde bulunduğumuz süreci evde geçirdiğim zaman diliminde keşfettim. Hayatımızın normal sürecinde ilerlemiyor oluşu ne kadar can sıkıcı olsa da siz de farklı alanlara ilginizi keşfetmek konusunda girişken olmalısınız. Hiç bilmediğiniz yetenekleriniz ortaya çıkabilir ve bir anda ilgilenmekten çok keyif aldığınız bireysel bir alan oluşturabilirsiniz. Umarım bu yazım da içinizdeki gizli sanat merakını uyandırmıştır. En azından dürtmüştür. 

Kapak Fotoğrafı: Wikipedia

İlginizi çekebilir: Artsy Magger’dan Sanat Kitapları