Bir albümü anlamanın yolu onu gözü kapalı dinlemekten geçer.. Biraz iddialı bir cümle olsa da kendi tecrübelerime dayanarak bunun doğru olduğunu söyleyebilirim. Birkaç gün önce bu yöntemle gece boyu dinlediğim albümlerden bir tanesi hakkında edindiğim izlenimleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Chemical Brothers – Exit Planet Dust

Manchester üniversitesinde tanışan Tom Rowlands ve Ed Simons tarafından kurulan “Kimyasal Biraderlerin” ilk albümü Exit Planet Dust 1995 yılında piyasaya çıktı. Breakbeat ve ElektroFunk olarak nitelendirilebilecek tarzları o yıllarda olay olmuş, milyonun üzerinde satışa ulaşmıştı.

The-Chemical-Brothers

Albüm rahatsız, ritim sekansları ile başlıyor. İlk anlarda gözünüz kapalıyken insanı rahatsız eden bir tedirginlik veriyor. Bu tedirginlik süresi bilinçli olarak tereyağı gibi kayıp gideceği bölüme köprü oluşturmak için uzun tutuluyor. Sonrasında rahatsızlık krizi yerini serbest düşüş hafifliğine bırakıyor.

Üst üste akıllıca bindirilmiş bateri sample’ları tüm stereo alanı dolduruyor. Arka planda seyreden işlenmiş gitar riflerinin, beyni fazla oymadan sürekli devam etmesi, omurilikten aşağı kayan ılık titremelere neden oluyor.

Parçalar ilerledikçe tüm albümün soğan katmanları gibi ince ince işlenmiş yapısı insanı kendisine hayran bırakıyor. Kaos içerisindeki muhteşem düzen albümdeki parçaların nereye gideceği konusunda az çok bilgi verse de, monoton bekleyişlerden uzak süprizleri her zaman şaşırtmaya devam ediyor.

a18eae94684fb80c6b844826883a015d

Albümün akıcılığını grafik olarak değerlendirirsek; genel seyrediş, 1 ile 10 arasındaki skalada 5’te seyrediyor. Bunun yanı sıra sinüzoidal duygu dalgalanmaları 5 ve 10 arasında dans ediyor. Lo-Fi sample’lar üzerindeki keskin tınılar albümün kavrayıcılığını üst seviyeye çıkarıyor.

Albümü güzel kılan bir diğer özellik ise klasik crescendo doldur-boşaltlarını sadece bateri veya snare roll-out’larına yüklemiyor olması. Bunun yerine akıllıca yer değiştiren ana tema sample’ları stereo alanda yükselip alçalırken, onlarla iç içe geçmiş bateri ve break döngülerinin birbiri üstüne hafif tırmanışlar yaparak, devamlı genişleyen ve yükselen bir atmosfer yaratması..

4. Parçaya gelindiğinde (Three Little Birdies Down Beats), içinde bulunduğum görsel uyaranlardan soyutlanmış şamanik hipnoz üzerine, esaretinden kurtulmuş bir güvercinin mutluluğu eklendi..

Diğer parçaların kulakta bıraktığı izler yavaş yavaş silinirken, aniden ortaya çıkan muhteşem syth rifi, tıpkı uzun süredir beklenen sevgilinin kapı zili çalışına benziyordu.

Yolculuğumuz, tüm hızı ve yoğun duyguları ile devam ederken, albüm bir mola verip soluklanmaya karar verdi. Albümün saati 7. parçayı gösteriyordu (Chico’s Groove). Derinden gelen sesler ve kabası alınmış bir beat’e sahip bu parça sırasında gözümü açtığımda, kısa bir süre nerede olduğumu anlamakta zorlandım..

9. parça Life Is Sweet elektrofunk türünün en iyi örneklerinden biri sayılabilir. İşlenmiş vokaller bol delay’li atmosferik sesler, sub bass’ı nefis titreten bir bass altyapısı…

Kapanış parçası Alive Alone, tüm albüm boyunca hissettiklerimin basit bir ifadesi olarak hafızama kazındı.

Genel olarak baktığımızda okumuş çocukların hali başka oluyor diyebiliriz. Eskiden Dust Brothers adıyla anılsalar da, Los Angeles bazlı, Grammy ödüllü Amerikalı prodüktörler “Dust Brothers” dan gelen yasal baskılar nedeniyle ”Chemical Brothers” olarak isimlerini değiştirdiler. Sonraki albümleri ile geniş kitlelere hitab eden gençler, artık elektronik müzik dünyasında oldukça sağlam bir yere sahipler.

Bu sene yeni albümlerini beklediğimiz Duo’nun arasında ilginç olaylar da olmuyor değil: Ed Simmons, akademik çalışmaları nedeniyle, bundan sonra canlı turnelerde arkadaşına katılamayacağını açıkladı. Dedim ya okumuş çocuklar…

Chemical Brothers’ın yeni albümü Born in the Echoes’un ilk single’ı da yayınlandı: