Bundan yıllar sonra, tarihteki bu dönemi nasıl hatırlayacağız? Bunun bir yolu sanat olabilir. Covid-19 salgınını konu alan sanat eserlerini sosyal medyada paylaşan dijital platform Covid Art Museum (COVID Sanat Müzesi) kurucularının da isteği tam olarak bu.

İstisnai zamanlarda bile yaşananlardan ilham almak ve sanat üretmek mümkün. Dünyanın farklı yerlerinden aynı deneyimi paylaşan insanlar sanat eserleri aracılığıyla bu dönemde ne yaşadıklarını, nasıl hissettiklerini ve gerçekliklerinin nasıl değiştiğini ifade ediyorlar. Bu yüzden de sanat eserlerinin her birinin tarihe tanıklık eden önemli şahitler olduğunu söyleyebiliriz.

Barselona’da yaşayan Emma Calvo, Jose Guerrero ve Irene Llorca isimli üç sanat tutkunu/yönetmeni bu düşünceyi ön planda tutarak Instagram üzerinden dünyanın ilk COVID dijital müzesini kurdu. Üç isim, İspanya halkının karantinaya girdikten sonra sanata çok daha fazla yöneldiğinin ve verimliliğinin arttığının farkına vardılar. Pandemi döneminde ortaya koyulan eserlerde özellikle algının değişime uğradığına ve yaratıcılığın arttığına tanıklık ettiler. Dış dünyanın esareti pek çok sanatçının iç dünyasının aydınlanmasına, dolayısıyla da verimli ürünler vermesine neden oldu.

Sanat dünyasındaki hareketliliği sezen üç sanat tutkunu, pandemi sonrası dönemde bu sanat eserlerinin unutulmaya yüz tutmaması ve yıllar sonra da bir arşiv niteliğinde bugünleri anlatabilmesi için tüm eserleri bir platformda toplamaya karar verdiler. Çoğu alanda olduğu gibi sanat da bu dönemde yeni normale ayak uydurarak dijital platformlara taşınıyordu, bu yüzden onlar da dijital bir sanat müzesi kurmaya karar verdiler.

Şimdiye kadar dünyanın dört bir yanından yaklaşık 700 eser Instagram üzerinden paylaşıldı. Bu eserlerin bazıları kurucular tarafından seçilirken bazıları ise müzeye doğrudan sanatçıların kendisi tarafından ulaştırılmış. Bu sanatçılar arasında Marius Sperlich, Marcio Rodrigues, Banksy, Dave Pollot, Mous Lamrabat, Katherine Lam, CJ Lee ve Paola de Grenet gibi ünlü isimler de bulunuyor.

Pandemiyle hayatımıza giren bu yeni sanat dalgası, temelde dünyayı durduran kolektif deneyimi yansıtıyor. Resimlerde karantina sıkıntısı, yalnızlık, endişe, ölüm korkusu ve sağlık çalışanlarının mücadelesi gibi konular ön planda. Sergilenen sanat eserleri salgından kaynaklanan kaos, endişe, dayanışma ve umut gibi duyguları içeriyor. Ortak olarak en çok kullanılan görsel unsurlar ise maskeler, eldivenler, tuvalet kağıtları ve dezenfektanlar. Dünyanın pek çok yerinde aynı duyguları ve yaşantıyı taşıyan sanatseverler ve sayfanın ziyaretçileri de bu resimleri gördüklerinde yalnız olmadıklarını hissediyorlar. Aynı zamanda açıldığı Mart ayından itibaren dijital müzenin sürekli büyüyen bir kitlesinin var oluşu, bu temayı halkın ne kadar çok benimsediğine işaret ediyor.

Kurucular, müzenin şimdiye kadar başta İspanya, Brezilya, ABD, Arjantin, Meksika ve İtalya gibi ülkelerden olmak üzere dünyanın her yerinden 30.000’i aşkın başvuru aldığını belirtiyor. Dijital müzenin kurucuları eserlerde kalitenin önemine çok fazla önem verdiklerini ve sayfanın popülaritesinin artmasıyla da başvuruları incelemek için ekiplerine yeni üyeler kattıklarını söylüyor. Amaçları fiziksel olarak ziyaret edilen müzelerin kalite ve standartlarını oluşturulan çevrimiçi müzede de koruyabilmek.

Dünyanın bir yanında çizilen bir resim diğer tüm yanlarından insanlara aynı duyguları hissettirebiliyorsa, ortak kültür ve ortak sanat çalışmaları var olmaya devam ediyor demektir. Pandemi geçse de alıştığımız bu yeni düzenle artık hiçbir şeyin eskisi gibi tamamıyla fiziksel olmayacağı aşikar. Bu yüzden sanat da bu değişen kültüre ayak uydurup dijital ortamdan bizlere ulaşmaya devam edecek gibi gözüküyor. COVID Art Museum kurucuları da pandemi sonrası dönem için müzenin geleceği ile ilgili fiziksel bir sergi düzenleme ve dijital bir kitap çıkarma üzerine odaklanmış durumda. Şu an içinse üretilen işleri bir yerde derleyip proje için farkındalık uyandıracak bir web sitesi kurma aşamasındalar. O zamanda kadar ortaya konulan eserleri Instagram sayfalarından takip edebilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: Covid Art Museum-Ertan Atay

İlginizi çekebilir: Melis Büyükerk’ten Mahmut Aydın ile: Sıfır Noktası, Sanat ve Pandemi Üzerine