Azalan dikkat sürelerinin ve artan erteleyiciliğin iş yaşamında yarattığı sorunlara hepimiz aşinayız. Dolu dolu bir ajandayla güne başlarken yapılacakların hangi birinden başlamamız gerektiğine dair kafamız karışabiliyor. Hatta önemli şeyleri yapmayı geciktirirken faydalı şeyler yapmak anlamına gelen “üretken erteleme” de hayatımıza yeni giren kavramlardan bir tanesiydi. İşte “eat the frog” yöntemi de aslında bu karmaşanın önüne geçmeyi hedefliyor.

"Eat the frog" Yöntemi
“Eat the frog” Yöntemi | Fotoğraf: unsplash.com/@glenncarstenspeters

Dolu bir ajandayla güne başladığınızda, aciliyet sıralamasında yukarıda olmadığını bildiğiniz halde tik atmayı istediğiniz için öne aldınız işler olur mu? Önem arz eden bazı işleri mükemmeliyetçilik, anksiyete gibi içsel nedenlerle yapmaktan kaçındığımızı biliyoruz. Öyle ki; üretken erteleme daha önemli şeyleri yapmayı geciktirirken faydalı şeyler yapmak anlamına geliyor. Örneğin, bir öğrenci, yaklaşan çok daha önemli bir sınava çalışmayı ertelemenin bir yolu olarak, bir okul ödevi üzerinde çalışması gibi… İşt”eat the frog” yöntemi de tam bu noktada devreye giriyor.

Mark Twain’in de dediği gibi “Eğer bir kurbağayı yemeniz gerekiyorsa bunu sabah ilk iş olarak yapın böylece gün boyunca başınıza daha kötü bir şey gelemez.” Twain’in sözlerinden esinlenen bu verimlilik yöntemi de zor ya da yapmak istemediğiniz işleri ilk olarak yapmayı öneriyor. Örneğin; o gün mutlaka yapmanız gereken ancak sizi zorlayan bir telefon görüşmesi var ise bunu günün kurbağası olarak düşünebilirsiniz. Aciliyet ve önem sıralamaları da elbette önemini koruyor ancak sizi en çok zorlayacağını bildiğiniz, yapmaktan en çok kaçındığınız işler kümesi de zaten genellikle bunlarla kesişiyor.

“Eat the frog” Yöntemi | Fotoğraf: unsplash.com/@jacc

Peki kulağa çok da keyifli gelmeyen bu yöntemi işlevsel kılan sebepler nedir? En zor işi ilk tamamlama fikrinin sizi masa başına oturmak için motive etmeyeceği açık ancak o işi tamamlamak günün erken saatlerinde başarılı hissetmenizi sağladığından günün geri kalan kısmın özgüvenli bir biçimde tamamlayabilmenizi sağlıyor. Yöntemi uygulamanın püf noktası ise şöyle: Yapılacaklar listenizdeki kurbağayı belirliyorsunuz ve o kurbağayı yemeden yani o işi tamamlamadan önce başka hiçbir iş yapma lüksünüz olmadığını peşinen kabul ediyorsunuz. Burada önemli nokta: Maillere ve aramalara dönmenin de kurbağayı yemeden önce yasak olması.

Başka hiçbir işi yapamamak özellikle de yazışmalara dönememek sizi zor işi yani kurbağanızı bir an önce bitirmek için motive ettiğinden konsantre olmak zorunda kalmanızı sağlıyor ve böylece de günün en verimli saatlerini erteleyicilikle heba etmenizi önlüyor. Sonuç olarak; günün başlangıcında önemli ve zorlu bir işi halletmiş olduğunuzdan yapılacaklar listenizi tamamlamak da kolaylıkla halledebileceğiniz bir süreç gibi hissettiriyor.

Kapak Fotoğrafı: unsplash.com/@jacc