Tunuslu şarkıcı, besteci ve yapımcı Emel, geçtiğimiz ay yayımladığı beşinci albümü MRA (Arapça’da kadın) ile müzikal keşiflerini ve sosyal mesajlarını bir araya getirerek dinleyiciyi etkileyici bir müzikal deneyime davet ediyor.

Emel | Fotoğraf: Festival du Chant de Marin

Tunuslu şarkıcı, besteci ve müzik yapımcısı Emel (Mathlouthi), bundan seneler önce “Kelmti Horra” adlı şarkısıyla Arap Baharı’nın önemli bir kahramanı haline gelmiş ve aynı adlı albümünü yayımladığı anda “Teslim olmayanların sesi” olmuştu. Daha sonra bu şarkıyı Nobel Barış Ödülü töreninde seslendirmesiyle dünya çapında büyük bir yankı uyandırmıştı. Orta Doğu’da katliamlarının yaşandığı şu günlerde Emel, MRA (Arapça’da kadın) isimli beşinci albümüyle tüm insanların kalbine yeniden umut tohumları ekti.

Emel | Fotoğraf: North Country Public Radio

Bugüne dek yayımladığı her albümde müziğinin ve sesinin sınırlarını zorlayan, tekrara düşmekten kaçınan, büyük ve cesur adımlar atan Emel, MRA’da da çıtayı bir üst seviyeye çıkarıyor. MRA, Emel’in müzikal keşiflerini ve sosyal mesajlarını bir araya getirerek dinleyiciyi etkileyici bir müzikal deneyime davet ediyor. Emel, albümdeki her bir parçada duygusal derinlik ve müzikal “karmaşıklık” sunuyor. Albüm, geleneksel Arap müziğinin etkileyici unsurlarını modern, elektronik sesler ve vokallerle birleştiriyor. Emel’in sınırsız sesi, her bir parçaya güçlü bir duygusallık ve tutku katıyor. Albüm boyunca dinleyiciyi etkileyen ve sürükleyen bir enerji mevcut.

“Erkeklerden Onay Almaktan Bıktım.”

Emel | Fotoğraf: WOMADelaide

MRA’nın sadece adı kadın değil. Emel, bu albümde son derece feminist bir yaklaşımla tamamı kadınlar ve kuir sanatçılardan oluşan bir ekiple çalışmış. Bunun kendisi için ne ifade ettiğini şu sözlerle anlatıyor: “Kadınlar ve diğer ötekileştirilmiş cinsiyet kimlikleri çok uzun zamandır baskı altında ve hâlâ eşit haklara sahip değil. Batı medyasının tasvir etmeyi sevdiği gibi sadece Arap ülkelerinde değil. Ataerkilliğin bizi ezme yöntemlerinden biri de dayanışmayı engellemek için sürekli birbirimize rakip olmamızı sağlamak. Bu tür içselleştirilmiş kadın düşmanlığı bizi kendi ezilmişliğimize ortak ediyor. Plak şirketi bir erkekle çalışmamı istedi ama erkeklerden onay almak zorunda olmaktan bıkmıştım. İşte o zaman bu albümde erkeklerle çalışmamaya karar verdim. Kadınların her zaman bir tehdit ve birbirleriyle rekabet halinde olduğu ataerkil düşünceden bilinçli olarak uzaklaştım. İlk başlarda iş birliği yapabileceğim kişiler bulmak zordu, bunun nedeni kadınların ve kuir bireylerin müzik üretmemesi değil görünür olmamalarıydı. Sonra yavaş yavaş, beni bir kişiden diğerine götüren sihirli bir iplik buldum. Yolculuğum beni sadece bir sanatçıya götürmedi, pek çok harika sanatçıya götürdü.”

Güçlü Sosyal Mesajlar İçeriyor

Emel | Fotoğraf: NYU Abu Dhabi

Massive Will ile güçlü bir açılış yapan albüm, Malili rapçi Ami Yèrèwolo’nun eşlik ettiği Nar’ın “I am a soldier / I am a fighter / I am a bullet / My blood is freedom” sözleriyle içimizdeki protest ruhu ortaya çıkarıyor. İranlı rapçi Justina ile seslendirdiği L’amour’un tekrarlayan “Love will take me / Where I need to be” sözleri, Iraklı rapçi Nayomi’nin eşlik ettiği Lose My Mind’ın yüksek ritimleri, Souty’nin “My voice has no limits / My voice knows no end / My voice is my existence / And new colors in my sky / My voice roars like the oceans / My voice blows like the wind” sözleri farklı duygu durumlarına sürüklüyor. Sonra Fransız şarkıcı Camélia Jordana ile seslendirdiği Mazel ile gönlümüzde kopan fırtınalar birkaç dakikalığına duruluyor. Tmannit ile aynı yüksek ritmi tekrar yakalıyoruz. (Genius.com’da bu şarkının olduğu yerde Ukraynalı rapçi Alyona ile seslendirdiği Maurice parçası gözüküyor ama bu parça ne Spotify’da ne de Apple Music’te mevcut. Telif haklarıyla ilgili bir sorun olabilir.  Maurice’i buradan dinleyebilirsiniz.) “The world you drew for me has lost its way” diyen I’ll Leave ile tükenen umutlarımız, Nijeryalı rapçi Eva Alordiah ile seslendirdiği IDHA’nın özgürlüğün bir lüks olduğunu vurgulayan sözleriyle sarsılıyor. Neyse ki “I am skin I am soul / I am wind I am whole / I am flow I am brave / I am strong I am rage” diyen Pride ile şöyle bir silkelenip kendimize geliyoruz. Rise’ın “I will rise again / Like a phoenix / I will not surrender / Like a phoenix / I will rise again” sözleri Emel’in ‘Teslim olmayanların sesi’ olduğu gerçeğini bir kere daha hatırlatıyor. Albüm Nar II ile sona eriyor.

Gördüğünüz gibi MRA, sadece müzikal bir başyapıt olmakla kalmıyor, aynı zamanda adalet, özgürlük, değişim, insan hakları gibi derin anlamlar içeren güçlü sosyal mesajları da temsil ediyor.

Kapak Fotoğrafı: Emel – Facebook

İlginizi çekebilir: Esma Esra Hamurcu’dan Rembetiko