Gerçeğin Taklidi: Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile
Sundance Film Festivali çıkışılı Netflix filmi Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile, ABD’nin en ünlü seri katillerinden Ted Bundy’nin hikâyesini anlatıyor. Fakat Joe Berlinger’in kurmaca filmi, yönetmenin aynı konu hakkında çektiği dört bölümlük mini belgesel dizi Conversations with a Killer: The Ted Bundy Tapes’in çarpılıcılığını, şaşırtıcılığını ve akıcılığını yakalayamıyor.
Geçtiğimiz aylarda Sundance Film Festivali’nde Zac Efron’un başarılı performansı ve canlandırdığı seri katil Ted Bundy’e olan fiziksel benzerliğiyle adından bolca söz ettiren film Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile, 3 Mayıs 2019’da Netflix’te yayınlandı. Fakat ABD’nin en ünlü seri katillerinden birinin hayatını, cinayetlerini ve yargılanma sürecini konu alan bu film hakkında konuşmadan önce, yönetmen Joe Berlinger‘in filmle neredeyse eşzamanlı olarak üzerinde çalıştığı bir belgesel diziden söz etmek şart: 24 Ocak 2019’da yine Netflix’te yayınlanan Conversations with a Killer: The Ted Bundy Tapes, Ted Bundy hakkında her şeyi öğrenebildiğiniz kapsamlı bir araştırmanın ürünü, dört bölümlük bir belgesel dizi, dört saatlik bir suç belgeseli. Dizinin ilk bölümü Handsome Devil, iki gazetecinin Ted Bundy ile yaptığı röportajları ve Bundy’nin çocukluğu ve gençliğini hem kendi bakış açısından hem de başkalarının bakış açısından kapsayarak sağlam bir giriş yapıyor. Kıvrak zeka ürünü bir gazetecilik hamlesiyle Ted Bundy’nin tam anlamıyla dilinin nasıl çözüldüğünü görmek diziye bir anda ısınmanızı sağlıyor. Daha sonraki bölümlerin Ted Bundy vakasındaki kritik noktalarda sona ermesi sürükleyiciliği ve merak duygusunu arttırıyor; 30’dan fazla genç kadının ölümüne yol açmış bu katilin aktif olduğu yıllardan daha geniş yer ayırmayı seçtiği konuların tüm dizinin çizdiği Ted Bundy portresine olan katkıları ise oldukça fazla. Dizi, Ted Bundy’nin görünüşünü ve kılığını değiştirmekteki ustalığını, kadınlara, yargıç ve jüriye ya da medyaya karşı kullandığı çekiciliğini ve sempatikliğini belgelere dayandırarak gözler önüne seriyor ve bu adamın nasıl bu kadar insanı tuzağına düşürebildiğine izleyenleri de inandırmayı başarıyor.
Berlinger’in Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile‘ı ise yönetmenin başarılı belgesel dizisinin kötü bir kurmaca kopyası adeta. Yönetmen ne yazık ki, iyi bir seçicilik ve iyi bir kurguyla bile dört saate sığan bir hikâyeyi bir buçuk saatlik bir biyografik filme sıkıştırmanın biraz daha seçici olup sadece belli bir döneme odaklanmayı gerektirdiğini akıl edememiş. Film Ted Bundy’nin motivasyonu hakkında da, onu bir katile dönüştüren travmaları hakkında da bir ipucu vermiyor, Ted Bundy’i hiçbir şekilde şiddet uygularken göstermediği yetmiyormuş gibi sanki adını tüm ABD’nin bildiği bir adamın katil eğilimli bir kişiliği olduğu iması şok edici bir sürprizmiş gibi filmin sonlarına kadar bunun imasında bile bulunmuyor. Zac Efron’un Ted Bundy’e olan şaşırtıcı fiziksel benzerliği ve oyunculuk yeteneği şaşırtıcı olsa da, sadece bu benzerlik iyi bir Ted Bundy portresi çizmek için yeterli olmuyor.
Joe Berlinger sanki belgeselindeki favori anlarını seçmiş de bunları profesyonel oyuncularla yeniden canlandırarak birbiri ardına sıralamış gibi bir his uyandırıyor Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile. Filmde Zac Efron’un çekiciliğini ve yakışıklılığını görüyor ama Ted Bundy’nin bu cazibesini cinayetleri işlerken ya da kendini savunurken nasıl leyhine kullandığını kavrayamıyoruz. Filmde sürekli olarak suçsuz olduğunu iddia eden ve suçsuz olduğunu savunan bir adamı dinliyor ama Ted Bundy’nin tüm bunları en ince ayrıntısına kadar nasıl planladığına ya da nerelerde hata yaptığına dair detayları göremiyoruz. Sanki Berlinger – ve belki Netflix, filmden önce Ted Bundy ve davasına ilişkin ortalama düzeyde bir bilgi ve ilgiye sahip olmamızı önkoşul olarak koymuş durumda. Sanki Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile, Conversations with a Killer: The Ted Bundy Tapes‘in bazı bölümlerinin kısa canlandırmalarıymış gibi. (Filmin sonundaki birçok gerçek görüntülerle, filmdeki sahnelerin gerçeği ne kadar iyi yansıttığının büyük bir başarıymışçasına altının çizilmesi de bu yargıyı doğruluyor.) Sanki film bir seri katil olarak Ted Bundy’nin portresini çizmeye değil de, bir seri katilin kız arkadaşı olarak Liz Kendall’ın (Lily Collins) nasıl kıl payı hayatta kaldığının hilâyesini anlatmaya çalışıyor gibi…
Bir seri katil biyografisi izlemekteki amacınız tüyler ürpertici bir gerilime tanık olmak ya da sıradan gözüken (hatta çekici ve sempatik olan) bir adamın nasıl bir soğukkanlılıkla onlarca insanın canına kıyabildiğine şaşırmaksa Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile sizin için doğru film değil. Şayet Ted Bundy’nin adını çok duyduysanız ve yaptıklarını, yaşadıklarını ve yaşattıklarını merak ediyorsanız da biraz daha uzun bir zaman dilimi ayırarak Conversations with a Killer: The Ted Bundy Tapes‘i izlemenizi öneririm.
İlk yorumu siz yazın!