“Çoğunun gözünde feminizm, erkekler gibi olmak isteyen bir avuç öfkeli kadın anlamına geliyor. Feminizmin haklarla, kadınların eşit haklar elde etmesiyle ilgili olduğunu düşünmüyorlar bile. Herkesin okuması gereken kitaplar listemde bugün, yazarının da ‘kolay bir dille yazılmış, açıklayıcı bir el kitapçığı’ diye nitelendirdiği “Feminizm Herkes İçindir” var.

“Feminizm Herkes İçindir” kitabı, sizi feminizmin ne olduğu konusunda çok gündelik bir dille bilgilendirmek ve bu konudaki yanlış bilinenleri düzeltme amacını taşıyor. Yani, bu kitap için tam olarak feminizm 101 demek yanlış olmaz.

Kitap, feminizmin temel alt başlıklara bölümlendirilmesiyle yazılmış. Konu toplum yaşamı olunca, tartışılan bu konulara aslında feminizmin açısından yaklaşılıyor. Bu bölümler basit ve kısa tutulmuş olsa da ben yazarın yaklaşımını yüzeysel bulmadım, aksine az değinilen feminist ebeveynlik ve cinsel devrim gibi konuları da dahil etmesini yararlı buldum. Üstelik cinsel devrime yalnızca kadının yaftalanması sorunun ötesinde bakabilmesi, kürtaj ve doğum kontrolünden de bahsetmesinin de oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Bu başlıklar ayrıca temel sorunlara işaret ediyor ve yazar bu temel sorunların sebeplerini belirleyip buna da yine basitçe çözüm yolları gösterebiliyor.

Feminizm Herkes İçindir
Feminizm Herkes İçindir |  Fotoğraf: Ceren Muslu

Yazar, toplumu farklı parçaların oluşturduğu bir bütün olarak görebiliyor ve bu gerçek üzerinden konumlandırma yapabiliyor. Bunun her incelemede çok önemli olduğunun farkına varmamız gerekiyor. Yani şunu demek istiyorum ki; yazarın siyahi bir kadın olarak ırk ve sosyal statü, sınıf ayrımına dikkat çekmesi, kadını tektipleştirmesine engel oluyor. Ayrıca feminizmin yalnızca kadını kapsayan bir hareket olmadığını çok güzel açıklıyor. Çoğu zaman bir savaş yöntemi olarak sunulan feminizmin düşmanının (?) erkek değil ataerkil hiyerarşi olduğunun altını kalın bir çizgiyle çiziyor. Feminist müdahalelerde erkeklerin de yer alması gerektiğini çünkü onların da bu ataerkil düzenden zarar gördükleri noktalar olduğunu vurguluyor.

Böylece kadını asla her daim kurban olarak sınıflandırmıyor; kadını mütemadiyen ezilen olarak sunmanın cinsiyetçi düşünceyi beslendiğini söylüyor. Hatalı oldukları noktalarda kadınları işaret etmekten ve cinsiyet eşitliğine asıl darbeyi kadının da vurabildiğini göstermekten çekinmiyor. Ayrıca çok fazla gözden kaçan ve yanlış çıkarımlara sebep olan bir noktayı belirtmesi de oldukça önemli; çünkü kadının ailedeki yönetimi her zaman anaerkil yönetim anlamına gelmeyebiliyor. 

She's Beautiful When She's Angry
She’s Beautiful When She’s Angry | Fotoğraf: curvemag.com

Ayrıca kitap Amerikan kadın özgürleşme tarihinin bir özeti ve eleştirisi gibi de okunabiliyor. Bu sürece dair bilgilerinizi destelemek isterseniz She’s Beautiful When She’s Angry belgeselini izlemenizi kesinlikle öneririm.

Erkeğin kadının muhatabı olduğunu; ama bunun kadın, erkek için vardır düşüncesini tamamlamadığının bilincinde olmak ve cinsiyetlerin kendini gerçekleştirmelerini de birbirleri üzerinden yapmamaları gerektiğini anlamak gerekiyor artık. Bu yolda kaynak eksikliğinden yakınıyor yazar ve kendisi de bu açığı kapatmak istiyor, çok da başarılı oluyor. Kısacası medyanın görünür kıldığının ötesinde bir feminizm görmek ve anlamak isterseniz bu kitap, çok güzel bir başucu kitabı olabilir sizin için. Keyifli okumalar!

Kitabı satın almak için tıklayın.

youtube play youtube play

Kapak fotoğrafı: scoop.it

İlginizi çekebilir: Beste Çebi’den Kendine Ait Bir Oda