Uzun zamandır göz kırpan bir yerdi Gastro Tire. Yaklaşık iki yıldır bir şekilde karşılık veremiyordum kendisine. Derken İzmir’e arkadaş ziyaretim gündeme geliyor ve planlayıveriyorum Tire seyahatimi.

Tire
Tire | Fotoğraf: Kübra Kağan

Cuma pazarıyla başlıyorum gezime. Çok anladığım bir aktivite olmamakla beraber, marketlerde görmediğimiz cinsten sebzelere, gördüklerimizden de daha güzellerine denk geliyorum. Biraz sokaklarında geziyorum, sonra arabaya atlayıp tepelere çıkıyorum. İnanılmaz güzel renklere denk gelince park edip, fotoğraf makineme sarılıyorum. Ben merkezinden çok tepelerdeki evlerin ara sokaklarına bayıldım.

Tire Sokakları
Tire Sokakları | Fotoğraf: Kübra Kağan

Öğlen için Kaplan Dağ Restoran’a yaptığım rezervasyonun saati gelince de oraya doğru gidiyorum. Yemeğimi yiyip bagajımdaki sandalyeyi alarak Kaplan Dağ’ın yanındaki ormanımsı alanda oksijen yükleniyor, kitap okuyorum. Burada keyif yaptıktan sonra rezervasyonum olan Gastro Tire’ye gidiyorum.

Şansıma Chef’s table’a oturtuyorlar beni. Hal böyle olunca şef Serkan Çakır ile konuşma ve buranın hikayesini dinleme şansım oluyor. Bir menü koymuyorlar önünüze. Onun yerine “Ne içmeye niyetlisiniz?” sorusuyla başlıyor deneyiminiz. Sonra ekliyorlar, “Seçiminize göre menümüzü anlatacağız.” Ben rezervasyonu yaparken şarap eşliğinde yemek yiyeceğimi söylemiştim, bunu da not etmişler muhtemelen ki Serkan Şef tekrar sormadan önüme dizmeye başlıyor yemekleri.

Pancara Sarılmış Çamur Peyniri
Pancara Sarılmış Çamur Peyniri | Fotoğraf: Kübra Kağan

Teaser niyetine amouse bouche’um pancara sarılmış çamur peyniri. Pancar merakım pek yoktur ama, daha öncesinde de pancarın peynirle kombinasyonunu bayılarak yediğim için, içimde küçük bir “mikmikmik” mutluluğu oluşuyor. Arkasından o bölgenin zeytinyağıyla nohut ekmeği geliyor. Önüme kaç porsiyon geleceğini bilemediğim için bir tık ekmek koparıp zeytinyağına banıyorum.

Gastro Tire Nohut Ekmek
Gastro Tire Nohut Ekmek | Fotoğraf: Kübra Kağan

Ve hooop iki başlangıç geliveriyor. Bir tanesi roka salatası. Kayısı marmelatının birleştirici gücüyle kayısı, beyaz peynir, yeşil elma ve roka karışımı bir salata. Pandemi döneminde evde geçirdikleri vakitlerde içkinin yanında kendileri için kardeşiyle birlikte yapmışlar bu salatayı. Beğenince de menüye dahil olmuş, çok da iyi olmuş.

Gastro Tire Roka Salatası
Gastro Tire Roka Salatası | Fotoğraf: Kübra Kağan

Diğeri semizotu salatası. En altta çamur peyniri var. Üstünde semizotu, çilek, badem ve ceviz sevişiyorlar. Dolayısıyla bu harmoni Ezel’in şarkısında söylediği “Bombalar yağar bu şehre seviştiğimizde” insanın içinde nasıl bir duygu yaratıyorsa, bu kombinasyon da ağızda o hissi bırakıyor. Sanırım hafta sonu için ortaya koyacağım salata belli!

Gastro Tire Semizotu Salatası
Gastro Tire Semizotu Salatası | Fotoğraf: Kübra Kağan

İkisi de efsane! Porsiyonlar minnacık değil, içimden “Kübra kendini tıkama” cümlelerini geçiriyorum ama sunulan iki salataya karşı duygularım kuvvetli. Hal böyle olunca kendimi frenleyemiyorum ve ikisini de mideme indiriyorum.

Sevilen ve Nif bağlarıyla çalışıyorlar. Buz gibi soğuk beyaz şarabımdan bir yudum alırken etrafa bakıyorum. Gün batımı şahane! Bir ağaç geçiyor restoranın içinden. Onu kesmeyip etrafını camlarla çevrelemişler. Bir yeri sevmek için daha neye ihtiyaç duyulabilir?

Bu ana kadar Serkan Şef bir mutfağa giriyor bir misafirlerle ilgileniyor. Derken önüme “karpuz peynir” göndermesi olduğunu söylediği “Lalengi böreği” geliyor. Bu, kahvaltıda yenen bir tarla yemeğiymiş. İçinde incecik bir patlıcan dilimi var. Nasıl yumuşak anlatamam… Yanına üstünde peynir olan minnoş bir karpuz yuvarlağı.

 Gastro Tire Lalengi Böreği
 Gastro Tire Lalengi Böreği | Fotoğraf: Kübra Kağan

Bu sırada restorandaki beş masanın başlangıç aşaması tamamlanmış olmalı ki şef biraz soluklanıyor ve mutfaktan çıkıp bir kadehe kendisi için şarap koyuyor. Şarabıyla eşlik etmeye ve keyifli bir muhabbete başlıyor. Masalardaki başlangıçların bitmeye yaklaşmasıyla, şef müsaade isteyip mutfağa geçiyor ve biraz sonra keşkek geliyor önüme. Annem hep tavuklu keşkek yapar da son birkaç dönemdir karşıma etlisi çıkıyor. Bu ikinci yediğim etli keşkek ve üzerindeki tereyağında çıtırlaştırılmış gerdan ile pek leziz. Hatta daha önce yediğimi saymama kararı verip “Ben bir kere etli keşkek yedim, onu da Gastro Tire’de yedim.” demek istiyorum.

Gastro Tire Keşkek
 Gastro Tire Keşkek | Fotoğraf: Kübra Kağan

Midemin belli bir kapasitesi olması dolayısıyla bunu yarıda bırakmak durumunda kalıyorum ve sonrasında sunulan bonfile, keşkek, köfte, kaburga seçeneklerinden neyi tercih ettiğimi sormasıyla bonfile çıkıveriyor ağzımdan. Aslında doymuş durumdayım ama buraya kadar gelmişken ana yemeğini denemeden olmaz. Artık midemin elastikiyet seviyesini test eder haldeyim. Harika bir orta pişmiş bonfile eşliğinde, kardeşiyle hikayesini anlatmaya devam ediyor Serkan Şef.

 Gastro Tire Bonfile
 Gastro Tire Bonfile | Fotoğraf: Kübra Kağan

Şefimiz Gastro Tire öncesinde de yeme-içme sektöründeymiş. Daha önceleri babasıyla Kaplan Dağ Restoran’daymış. Babasına yenilenmek gerektiğini anlatmaya çalışırken fikren ayrı düşüyorlar ve Serkan Şef eğitimini de tamamlayarak kardeşiyle Gastro Tire fikrini ortaya koyuyor. Tam bu sırada kendimi tutamıyorum ve ağzımdan “Evet ben de orayla ilgili birkaç geribildirim vermek isterim madem bir bağınız var” deyiveriyorum.

Kaplan Dağ Restoran
Kaplan Dağ Restoran | Fotoğraf: Kübra Kağan

Kaplan Dağ; mekan olarak pek sevimli, harika bir manzarası var. Ancak Gastronomi anlamında çok kıymetli olduğu belirtilen Tire’nin bir restoranından “Tadı damağımda kaldı” cümlesini hak eder nitelikte yemekler beklerdim. Üzülerek söylemeliyim ki bunu deneyimleyemedim. Daha da üzüntü verici olan, çalışanların yüzünden mutsuzluk akmasıydı. “Belki corona’nın etkisidir” diye düşündüm ama her ne olursa olsun, gelen bir müşteriye “Abi sanırım sipariş vererek yük oldum.” hissini yaşatmamalıydı. Dilerim bu gibi geribildirimleri alıp, göğüslerinde yumuşatarak hızlıca gole çevirirler.

Kaplan Dağ Restoran Tire Köftesi
Kaplan Dağ Restoran Tire Köftesi | Fotoğraf: Kübra Kağan

Bu geribildirimler sonrasında kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tire’nin pazarı meşhur. Gastro Tire kurucularının kafalarında “Bu işe ilgi duyan insanlar gelsinler, sabah erkenden pazara gidelim, ürünlerimizi seçelim, onlara Tire’nin zenginliklerini görecekleri bir günü yaşatalım sonra hep birlikte mutfağa girip akşam yemeğini hazırlamaya koyulalım.” şeklinde bir fikir oluşuyor. Her şey kurgulanıyor ama hesaba katmadıkları bir durum var: Tire pazarı Salı günleri kuruluyor. Hal böyle olunca gelmesi beklenen, çalışan profilin buna katılmayacak olması durumu bu harika fikri bebecikken öldürüyor. Halbuki hikayeyi dinlerken bile sanki kendi fikrimmiş gibi bacaklarımı sallayıp acaba nasıl canlandırabiliriz bu fikri diye içimden geçirdim… Günün sonunda Tire pazarına gelen yerel üreticilerden temin edilen “Ayşe teyzenin börülcesi” malzemelerle hazırlanan yemeklerin sunulduğu 5 masalık bir restorana dönüşüyor.

Bonfilemi tamamladıktan sonra bir kahve ve kireçte kabak ile noktayı koyuyorum. Hesabımı istediğimde ise gözlerime inanamıyorum ve üç kere “Doğru hesapladığınıza emin misiniz?” diye soruyorum şefe. Toplamda 150 TL ödeyerek çıkıyorum ve benim için “Bir daha buraya gelir misin?” sorusuna aldığı “Evet!” yanıtıyla Gastro Tire’yi pek sevdim. Yolu yakınlardan geçen herkesin rotasını buraya uğrayacak şekilde şekillendirmesi ve midesine bayram ettirmesi dileğiyle. Cheers!

Kapak Fotoğrafı: Kübra Kağan

İlginizi çekebilir: Gastro Magger’dan Hiç Urla