Göbeklitepe ismini son 2 yıldır Türkiye’de ve Dünya’da çok sık duymaya başladık. Şahsen benim 2019 yılına kadar böyle bir yerin varlığından bile haberim yoktu. Bu kadar geç bir zamanda öğrendiğim için de açıkçası çok pişmanım. Çünkü yeryüzü tarihini değiştiren, bildiklerimizi yeniden sorgulamamızı sağlayan, tarihi baştan yazan bir yer burası. Tarih olgusu ise sürekli değişen, yeni buluşlarla ve yeni keşiflerle bir olayın yeniden yazılmasını sağlayan bir durum. Bu yeri dolaştığım zaman, kendimi tarihi yeniden yaşıyormuşum gibi hissettim. O zaman Göbeklitepe’ye beraber bir göz atalım.

Göbeklitepe
Göbeklitepe| Fotoğraf: Tunahan Çekili

Göbeklitepe Nerede?

Göbeklitepe Ören Yeri, Şanlıurfa kent merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında yer alıyor. Alan 1963 yılında, İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığıyla gerçekleştirilen bir yüzey araştırması sırasında keşfedilmiş ve “V52 Neolitik Yerleşimi” olarak tanımlanmış. Alanın gerçek değeri ise, 1994 yılından sonra başlatılan kazı çalışmaları ile ortaya çıkmaya başlamış.

Stonehenge, İngiltere
Stonehenge, İngiltere | Fotoğraf: Unsplash/@tzenik

Göbeklitepe, Türkiye ve Dünya’nın tarihini değiştiren bir tapınak ve yerleşim yeri aslında. Dünya’nın ilk tapınağı olma özelliğine sahip olan Göbeklitepe; Mısır Piramitlerinden 7500 yıl, İngiltere’deki Stonehenge taşlarından ise 7000 yıl daha eski olduğu tespit edilmiş. Böylesi eski bir arkeolojik yerin Mısır Piramitleri ve Stonehenge’den daha çok bilinmesi lazım aslında. Bunun için elimizden geldiğince, bu tarihi yapıyı var gücümüzle insanlara tanıtmamız lazım. Tıpkı diğer tüm güzelliklerimiz gibi…

Göbeklitepe Keşfinin Hikayesi

Göbeklitepe’yi Dünya’ya Tanıtan Klaus Scmidt
Göbeklitepe’yi Dünya’ya Tanıtan Klaus Scmidt | Fotoğraf: Pinterest

Göbeklitepe arazisine sahip olan çiftçi Mahmut Yıldız, 1983 yılında tarlasını sürerken ilginç bir taş bulur ve bu taşın değerli olduğunu düşünerek Şanlıurfa Müzesi’nin müdürüne götürür. Fakat müdür bu taşın üzerine pek gitmeyerek, diğer tarihi eserler gibi müzede sergilemeye başlar. Çiftçi bunun üzerine bu bölgeyi araştırmaları için, çeşitli arkeologlarla iletişime geçer. Bazı arkeologlar buranın üzerinde pek çalışma yapmaz, lakin Alman arkeolog Klaus Schmidt bu arazide bir şey çıkması durumunda burayı arkeolojik sit alanı ilan edeceğini belirtir ve nitekim öyle de olur. Ardından Arkeolog Klaus Schmidt buranın ilk kazı başkanı seçilir.

Göbeklitepe Arazisinin Sahibi

Mahmut Yıldız
Mahmut Yıldız| Fotoğraf: Antropoloji Haber

Arazisini sürerken tarihi kalıntıları bulan Mahmut Yıldız o anı şöyle yorumlar: “Biz tarlayı sürerken buranın altında harabe ya da köy olduğunu tahmin ediyorduk çıkan taşlardan. Şanlıurfa halkı da gelip burada dilek diliyordu. Hastaların gelip burada şifa bulduğu söylenirdi. Çocuğu olmayanlar gelip kurban keserdi. Davar sahipleri de burada kurban kesip yemek dağıtıyordu, hayvanları herhangi bir hastalığa yakalanmasın diye. Biz amcamla tarlayı sürüyorduk. Birkaç sene sürünce tarlada taşlar yüzeye çıkmaya başladı. Taşları kenara koyuyorduk çalışmak için. Traktör girmezdi zaten buraya, öküzlerle sürüyorduk. (Hürriyet Seyahat)

20 Adet T Biçimindeki Sütunlar

T Biçiminde Sütunlar
T Biçiminde Sütunlar | Fotoğraf: Tunahan Çekili

Yaklaşık 12.000 yıl öncesine dayandığı tahmin edilen Göbeklitepe’nin içinde, tarihi değiştirecek ve yön verecek T biçiminde 20 adet sütunlar ve bu sütunların üzerinde çizilmiş hayvan motifleri var. Bu arkeolojik yerin, Neolotik dönemden olduğu tespit edilir. Bu kadar eski bir zamanda, teknolojinin olmadığı bir çağda, böylesi ustalık eserlerin çizimi insanı hayrete düşürüyor. Bu yapı bulunana kadar bilinen en eski tapınak, Malta’daki 5000 yaşındaki tapınaklardı. 2018 yılında ise UNESCO Kültür Miras Listesine giren Göbeklitepe, 2019 yılında ülkemizde ”Göbeklitepe Yılı” olarak kutlanır.

Sütunlarda Bulunan Farklı Hayvan Motifleri

Hayvan Motifleri
Hayvan Motifleri| Fotoğraf: Tunahan Çekili

Göbeklitepe’de T biçimindeki dikili taşların üzerinde kabartma tekniği ile yapılmış hayvan figürleri bulunuyor. En fazla karşılaşılan motifler ise; yılan, tilki, yaban domuzu ve kuş (ördek, turna, akbaba vb.) gibi hayvanların figürleri. Bunların dışında boğa, koçbaşı, eşek, koyun veya keçi, böcek ve örümcek gibi hayvanların figürleri de bulunuyor. Tarih boyunca birçok toplumda hayvan türlerinin kutsallık kazandığını ve hatta kutsallık kazanmamış hiçbir hayvan türünün bulunmadığını söyleyebiliriz. Bu tapınaklardan daha fazlası gün yüzüne çıkmayı bekliyor.

Buğday’ın Atası ”Göbeklitepe”

Buğday
Buğday | Fotoğraf: Unsplash/@melissaaskew

Göbeklitepe için ”ilklerin yeri” diyebiliriz bence. İlk buğday ekiminin, ilk bira yapılan yerin Göbeklitepe’de olduğunu biliyor muydunuz? Kültüre alınan en eski buğday türlerinden olan siyez buğdayının Göbeklitepe’deki kalıntıları, bitkinin o dönemde henüz evcilleştirilmediğini gösteriyor. Böylelikle Göbeklitepe’nin yeryüzünde ilk yerleşik hayata geçen yer olduğunu söyleyebiliriz. Tabi bu aşamadan önce Göbeklitepe’de yaşayan halk, avcı-toplayıcılıkla uğraşmış.

Atiye Dizisi

Çoğumuz Göbeklitepe’yi, Netflix’de izleyiciler karşısına çıkan “Atiye” dizisinden biliyoruz. Aslında böyle diziler arkeolojik eserlerin tanıtımında çok önemli bir rol üstleniyor. İnsanlarda bu tarihi yerler hakkında merak uyandırıyor. Göbeklitepe’ye gittiğim zaman, oraya gezmeye gelmiş insanların konuşmalarına yanlışlıkla kulak misafiri oldum. Herkesin ağzından “Atiye” kelimesini duyuyordum. Demek ki bu dizi, insanlar üzerinde önemli bir iz bırakmış ve bundan kaynaklı da Göbeklitepe’ye gelenlerin sayısında her geçen gün artış yaşanıyor.

              Kapak Fotoğrafı: Tunahan Çekili 

İlginizi Çekebilir: Sebnem Sukan’dan Şanlıurfa