İstanbul’u sevmek için binlerce neden sayabilir insan. Havasından, denizinden, tarihinden, mutfağından ve daha birçok özelliğinden dolayı İstanbul, yaşadığım şehir olmasına rağmen turist olarak gezmeyi en sevdiğim şehir sanırım. İnsan günlük koşturmacasında ne kadar muazzam bir kültür yuvasında yaşadığını unutabiliyor, bu yüzden de ara ara turistik geziler yapmak bence rutinden kaçmanın en güzel yolu.

arkeoloji müzesi – çinili köşk
Çinili Köşk, İstanbul Arkeoloji Müzesi

Çinili Köşk, İstanbul Arkeoloji Müzesi

Bizim sıcak bir Ağustos günü rotamız Tarihi Yarımada oldu. Bahçesinde gezinmeyi, içerisinde vakit geçirmeyi en sevdiğim müzelerden biri olan İstanbul Arkeoloji Müzesi ilk durağımızdı. Geçen kıştan beri depreme karşı güçlendirme çalışmaları devam ettiği için büyük bir kanat ziyarete kapalı. Bahçesinde bulunan Çinili Köşk ise tüm haşmetiyle meraklı gözleri davet ediyor. Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılan köşk, Türkiye’nin birçok bölgesinden en güzel renklerde ve işçilikte çini örneklerine ev sahipliği yapıyor. Desen ve renk konusunda ilham arayanlara şiddetle tavsiye edilir.

arkeoloji müzesi – yenikapı’nın batıkları
“Saklı Limandan Hikayeler: Yenikapı’nın Batıkları” Sergisi, İstanbul Arkeoloji Müzesi

“Saklı Limandan Hikayeler: Yenikapı’nın Batıkları” Sergisi, İstanbul Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi, ana binasının bünyesinde ise giriş katta görülebilen İskender Lahdi kuşkusuz bütün İstanbul müzelerindeki favori eserlerimden biri. Nefes kesici birçok lahit ve mezar buluntuları Türkiye’deki zenginliğin katman katman keşfini gözler önüne seriyor. Üst kata çıktığımızda ise bizleri büyük bir sürpriz bekliyor: Uzun zamandır devam eden Marmaray kazılarının bize en büyük kazancı olan “Saklı Limandan Hikayeler: Yenikapı’nın Batıkları” sergisi.

arkeoloji müzesi – yenikapı’nın batıkları
“Saklı Limandan Hikayeler: Yenikapı’nın Batıkları” Sergisi, İstanbul Arkeoloji Müzesi

2004 yılından beri süregelen Marmaray ve metro kazıları sırasında keşfedilen Yenikapı limanı kazı yapılan ilk Bizans limanı olma özelliğini taşımakla birlikte hem günlük yaşama hem de ticarete dair birçok bulguyu içermekte. Sergi hem içeriği hem de görselleri ile İstanbul’da daha önce benzerini görmediğim bir heyecan uyandırdı bende. Toplamda 37 batık bulunan ‘Yenikapı’nın batıkları’ İstanbul’un yüzyıllar boyu biriktirdiği tarihi mirasın ne kadar azına hakim olduğumuzu tekrar hatırlatıyor. Sergi tasarımında sıkça yer verilen üç boyutlu animasyonlar, canlandırmalar ve modellemeler sizi adeta Bizans dönemi İstanbul’una taşıyor. Özellikle dönemin kadırgalarının nasıl yapıldığını konu alan videolar bizi tam anlamıyla büyüledi! Hareketli görsellerde imzası olan Hürcan Emre Yılmazer gerçekten mükemmel bir iş çıkarmış, kendisini tekrar tebrik etmek istiyorum. Sürekli olarak İstanbul’da neden daha yenilikçi sergiler yapılmıyor, neden bu kadar malzeme varken sergi tasarımına çok önem verilmiyor diye hayıflanırken böyle bir sergiyi keşfetmiş olmak bizi çok mutlu etti. Sosyal medyada hiç reklamını görmediğim için duyurmayı görev bildim, lütfen yolunuzu 25 Aralık’a kadar İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne düşürün ve güzel bir gün geçirin, pişman olmayacaksınız. Ziyaret saatleri ve detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz…

kapalıçarşı – havuzlu restaurant
Kapalıçarşı Havuzlu Restoran
kapalıçarşı – havuzlu restaurant
Kapalıçarşı Havuzlu Restoran

Kapalıçarşı’da Ne Yapılır?

Havuzlu Restoran, Kapalıçarşı Konum

Sergi sonrası acıkan sanatseverler için en güzel adres Kapalıçarşı içerisinde yer alan Havuzlu Restoran. Nuruosmaniye Kapısı’ndan girdikten sonra 10 dakika içinde ulaşabileceğiniz bu tarihi restoran günlük olarak yer verdiği çeşit çeşit et ve sebze yemekleriyle geleneksel Türk mutfağının en güzel örneklerini sergiliyor. Kendimizi tutamayıp patlıcanlı köfte, islim kebabı, kağıt kebabı ve yaprak sarma gibi iştah kabartan yemekleri kısa bir sürede silip süpürüyoruz. Tatlıya yerimiz kalmadı, bir sonraki sefere diyerek mutlulukla ayrılıyoruz.

kapalıçarşı – nuruosmaniye kapısı
Kapalıçarşı – Nuruosmaniye kapısı

Kapalıçarşı’ya turistler gider, ben gidip ne yapacağım diyorsanız çok yanılıyorsunuz. Ben belli aralıklarla Kapalıçarşı ziyaretleri yaparak hem değişik binlerce insan görüyor hem de keyifle takı ve aksesuar alışverişi yapıyorum. Her yeri gezmek mümkün değil tabii ki, ama birkaç tavsiye isterseniz Cevahir Bedesteni ve antikacılar gezilmeli derim.

kapalıçarşı – derviş
Derviş, Kapalıçarşı

Ayrıca tamamen el dokuma ipekli ve pamuklu peştemalleri, Anadolu’da işinin ehli kadınlara yaptırılan iğne oyaları ve kaybetmekte olduğumuz birçok Osmanlı dokumasını bünyesinde barındıran Derviş en güzel duraklardan biri. Alternatif hediye seçenekleri arıyorsanız mutlaka uğrayın derim, ben bu gidişimde tamamen el baskısı, taş baskılı bir şal edindim ama seçenekler saymakla bitmez.

Derviş Adres: Keseciler Cad. No:33-35 Kapalıçarşı/İstanbul – 0212 514 4525

kapalıçarşı – fes cafe

Fes Cafe, Kapalıçarşı Konum

Buraya kadar gelmişken yorgunluk kahvesini hak ettiğimizi düşünüyor ve Fes Cafe‘ye oturuyoruz. İnsan oturana kadar nasıl yorulduğunu anlamıyor gerçekten, bu yüzden her ziyaretimde burada bir mola vermek gelenek oldu. Müthiş sunumuyla gelen Türk kahvesi kesinlikle favorim. Dilerseniz sandviç ve salata çeşitleri ile diğer kahve seçenekleri mevcut.

kapalıçarşı – fes cafe
Fes Cafe

Püfür püfür vapur yolculuğuyla bizim bir günlük gezimiz sona erdi. Yaz günlerinde İstanbul’da kalan azınlık içerisindeyseniz eğer bir hafta sonunu da tarih ve kültür dolu bu geziyle değerlendirebilirsiniz. İstanbul’da turist olmak ve Tarihi Yarımada’nın dar sokaklarında fotoğraf makinenizle kaybolmak için hiç vakit kaybetmeyin!

Eminönü’nde biraz daha gezmek ister misiniz? O zaman turunuza Lisya’nın; Gülhane Parkı, Çorlulu Ali Paşa Medresesi ve Sur Kebap duraklarından oluşan yazısıyla buradan devam edebilirsiniz…