İtalyanca attığım başlığın da ifade ettiği gibi: 2021 bir İtalya yılı. 2020’de Covid-19 pandemisinin Avrupa’da en çok etkilediği bu güzel ama karanlık ülke, 2021 yılında bir Phoenix kuşu gibi küllerinden yeniden doğdu. Avrupa’nın hasta adamı olmadığını, sadece sanat, estetik, tarih, doğa, kültür, gastronomi, moda ve mafyadan ibaret olmayan dünyanın en önemli ve büyük ülkelerinden biri, bir küresel güç olduğunu bir kez daha kanıtladı.

2021 L’anno dell’Italia | Fotoğraf: Ouael Ben Salah (Unsplash.com)

Korona Günlerinde İtalya: Güzel Ülkenin Karanlık Yüzü” yazımı okuyanlar İtalya’ya haksızlık yapmadığımı kabul edeceklerdir; keza yazdıklarımın hepsi politik ve tarihsel gerçeklere dayanıyordu. Öte yandan Covid-19 krizinin en buhranlı döneminde yazılan o yazı, ülkenin politik, ekonomik, kültürel ve toplumsal yaşamının ve tarihinin sadece bir yüzünü ele alıyordu. İtalya elbette ondan çok daha fazlasıydı. Nitekim 2021 yılında İtalya bunu fazlasıyla kanıtladı. 

İkinci Dünya Savaşı, İtalya’ya çok ağır hasarlar vermişti. Savaş dolayısıyla İtalya, çoğu sivil yaklaşık yarım milyon insanının kaybetmiş; tarihin gördüğü bu en büyük harp iç savaştan yeni çıkmış, yıkık, fakir bir ülke yaratmıştı. 1946 yılında referandum ile monarşiyi lağvedip bir Cumhuriyet olarak yaşamına devam etmeye başladığından itibaren İtalya’nın modern tarihi, eşi görülmemiş derecede kaotik, aykırı ve zıtlıklardan oluşan bir ‘opera seria’ oldu. Bir tarafta 1960’ların sonunda ‘Sıcak Sonbahar’ olayları ile başlayıp 1980’lerin başına kadar devam eden ve Jeremy Black’ın A Brief History of Italy (Kısa İtalya Tarihi) başlıklı yapıtında da ifade ettiği gibi ‘nefret ettikleri demokrasiyi yıkmak için’ dönemin hem aşırı sağ hem de aşırı sol radikallerinin ülkeyi politik cinayetler ve kitlesel terör hareketleri ile bir kan gölüne çevirdikleri ‘Anni di Piombo’ (Türkçeye kurşun yılları olarak da çevirebiliriz) vardı. Bu döneme öğrenci ve işçi hareketleri, kitlesel grevler de eşlik etti.

Vatikan | Fotoğraf: Caleb Miller (Unsplash.com)

Mafya, Güney İtalya’da adeta devlet içinde bir devlet oluşturdu; dünya tarihinin gördüğü en büyük yeraltı organizasyonu ile ülke GSMH’sinin %3’üne yakın bir gelir ediyordu. Sicilya’da La Cosa Nostra, Campania’da Gamorra, Calabria’da N’drangheta ülkenin bir bölümünde faaliyetleri ile bir korku imparatorluğu kurdu. Merkezi ve yerel hükümet ile devlet görevlileri, politikacılar, iş dünyasının temsilcileri, finans dünyası, medya, Vatikan ve tabii ki mafya el ele vererek İtalyancada Tangenpoli (Türkçeye rüşvet şehri veya rüşvetistan olarak çevrilebilir) denilen bir yolsuzluk sistemi kurmuşlardı. Bütün bir ülke hiçbir demokratik gelişmiş birinci dünya ülkesinde görülmeyecek bir bataklık içinde çırpınıyordu. İtalyan politikası da dışarıdan adeta bir sirki andırıyordu.

Öte yandan bu dönemde İtalya, Alman ve Japon ekonomik mucizelerinin gölgesinde kalsa da ‘İtalyan Ekonomik Mucizesi’ denilen büyük bir kalkınma ve zenginleşme hamlesini de gerçekleştirmeyi başardı. 1946-1970 yılları arasında, özellikle de 1958-63 yılları arasında devasa büyüyen İtalyan ekonomisi Almanya’nın ardından Avrupa’nın en hızlı büyüyen ikinci ekonomi olmayı başardı. OECD ülkeleri arasında da Almanya ve Japonya’nın ardından en hızlı büyüyen ülke İtalya’ydı. 

2021 L’anno dell’Italia | Fotoğraf: Leonard von Bibra (Unsplash.com)

Bu yıllarda eskisi kadar görkemli olmasa da özellikle sineması ile İtalya dünya sanat ve kültür yaşamındaki etkisini sürdürdü. Tasarım ve moda alanında Fransa’dan sonra dünya üzerindeki en etkili ülke oldu. Erkek giyiminde, mobilya ve endüstriyel tasarımda ise dünyaya yön veren ülke İtalya’ydı.

Ne sağ, ne sol, ne terör ne de P2 Mason Locası, Vatikan, ordu, gizli servis ve onun iş dünyasındaki uzantıları İtalyan demokrasisini yıkmayı başarabildiler. 1990’ların başında İtalya, cesur savcı ve hakimler sayesinde hukukun üstünlüğüne sonuna kadar bağlı kalarak Mani Pulite (Temiz Eller) operasyonları ile ülkeyi esir almış Tangenpoli sistemini kökünden yıkmayı başardı. Modern İtalya’ya damgasını vuran iki ana parti Hristiyan Demokrat ve Sosyalist Parti ortadan kalktı. Partilerin ortadan kalkmasıyla beraber eski düzene ait pek çok politikacının da siyasi hayatı utançla ve hapis cezalarıyla sona erdi. Eski İtalya’dan kalan son kişi, eski düzende iş dünyasının temsilcisiyken siyasete girerek başbakanlık yapan Berlusconi de vergi sahtekarlığından suçlu bulundu ve ceza aldı, siyaset sahnesinden silindi. 

Dolayısıyla modern İtalya tarihi her biri birbirinden tamamen farklı ama birbirini tamamlayan parçalardan oluşan bir yapbozdu, tıpkı ülkenin coğrafyası gibi. Bir tarafta kuzeyde, Milano, Torino ve çevresinde İsviçre düzeyinde bir yaşam kalitesine sahipken ana karanın güneyinde, özellikle Calabria ve Campania bölgeleri ve Sicilya’da Akdenizlilik, mafyatik yaşam tarzı ile görece yoksulluk ile sarmalanmış bir melez kültüre sahip bir aykırılıklar ülkesiydi İtalya. Öyle ki Milano’yu ve ardından Napoli veya Reggio Calabra’yı ziyaret eden bir kişi, iki farklı ülkede bulunduğuna; hatta bu ülkelerden birinin Avrupa’da diğerinin de Kuzey Afrika, Orta Doğu taraflarında bir yere düştüğüne yemin edebilirdi. Bu İtalya tarihini okuyan herhangi biri için de hala geçerlidir.

Günümüz İtalya’sında, 2020 ve 2021 yıllarına bakıldığında da bu güzel ülkeye ait bu fenomenin en şaşırtıcı olanlarından biriyle karşılaşıyoruz. 2020 ile 2021 karşılaştırmasına ve 2021 özelinde İtalya’nın yeniden doğuşuna tanıklık etmeden mevcut durumda ülke hakkında bazı güncel bilgileri vererek devam edeyim yazıya:

  • İtalya, Avrupa’nın üçüncüsü, dünyanın ise en büyük sekizinci ekonomisi 
  • Ulusal zenginlik söz konusu olduğunda dünyanın ise en zengin sekizinci ülkesi
  • Sanayi üretiminde dünyanın en büyük altıncı ülkesi
  • Moda endüstrisinde Fransa’dan sonra dünyanın en büyük ikinci ülkesi
  • En bilinen 15 lüks otomotiv markasından 3 tanesi İtalyan
  • 83 yıl yaşam beklentisi ile İtalya, dünyada yedinci sırada
  • Askeri güç endeksine göre İtalya dünyanın en güçlü sekizinci ordusuna sahip
  • UNESCO’nun son açıkladığı rakamlara göre 58 ile dünyada en çok dünya mirasına sahip ülke İtalya
2021 L’anno dell’Italia | Fotoğraf: Christopher Czermak (Unsplash.com)

Tüm bu bilgiler bize bütün o karanlık yüreğine rağmen İtalya’nın dünyanın en önemli ekonomilerinden ve güçlü ülkelerinden biri olduğunu gösteriyor.

2021 bir İtalyan senesi olmadan önce 2020 ise II. Dünya Savaşı sonrası İtalya tarihinin 1981, 1992 ile birlikte belki de en kötü yılıydı. İtalya 2020 yılı boyunca uzun zaman dünyada Covid-19 vaka ve ölümlerinde dünya lideriydi. 

Pandemi sonrasında İtalyanlar özellikle spordaki başarılarla tüm dünyayı etkilediler. Spor aslında İtalya’nın kurtarıcısı olmuştur. Sicilya Mafya Savaşları’nın en kanlı günlerinde İtalya Milli Futbol Takımı, 1982 Dünya Futbol Şampiyonası’nı kazandı. İtalya futbolu dünya futbolunun gördüğü en büyük şike skandalı ile sarsıldıktan ve ülkenin en büyük ve başarılı futbol kulübü Juventus, küme düşürüldükten sonra iskeletini Juventuslu futbolcuların oluşturduğu futbol takımı 2006 FIFA Dünya Kupası’nı bir kez daha kazanmayı başardı. 

İtalya pandemi, ekonomik sorunlar ve yükselen popülist politikacılar ile uğraşırken genç, dinamik ve güçlü İtalya Milli Futbol Takımı 2021’de Avrupa Şampiyonu oldu. Futbol, bir kez daha güzel ülkeye ihtiyacı olan morali vermişti ama spordaki başarı futbol ile sınırlı kalmadı. 1990lar’da erkeklerde dünya voleybolunu hegemonyası altına alan italya, o günleri anımsatırcasına 2021 Avrupa Şampiyonluğunu kazandı. Erkeklere kadınlar da eşlik etti ve İtalya Kadın Voleybol Takımı da Avrupa Şampiyonluğu’nu kazandı. 

Ülkenin diğer bir popüler sporu basketbolda da İtalya futbol ve voleybol kadar olmasa da mütevazi bir başarı kazandı; 2004 yılında gümüş madalya kazandığı Atina Olimpiyatları’ndan tam 17 yıl sonra İtalya Basketbol Takımı son olimpiyat ikincisi Sırbistan’ı yenerek yeniden olimpiyatlara katılmaya hak kazandı. Tarihinde ilk kez bir İtalyan, Matteo Berrettini, Wimbledon finaline yükseldi. Ulusal Softball takımı 2021 Avrupa Şampiyonu oldu 

İtalya, Tokyo 2020 Olimpiyatları’nda 10 altın toplam 40 madalya ile Fransa, Almanya ve Hollanda önünde Kıta Avrupası’nın en çok madalya kazanan ülkesi oldu. İtalya, tarihinin en çok madalyasını kazanırken, ABD ardından atletizmde en çok altın alan ikinci ülke oldu ve 100 metre ile 4 x 100 bayrak yarışlarında altın madalya alarak atletizm tarihinin en büyük sürprizlerinden birini yaptı. İtalyan bisikletçi Sonny Colbrelli, 2021 yılında bisiklet tarihinin en eski ve önemli etkinliklerinden biri olan Paris-Roubaix yarışını kazandı.

Spor dışında da özellikle kültür ve sanat alanında da İtalyanlar 2021’e damgasını vurdular. The Maneskin, 2021 Eurovizyon Şarkı Yarışması’nı kazandı. Yönetmenliğini Enrico Casarosa’nın yaptığı Disney ve Pixar prodüksiyonu olan animasyon filmi Luca, büyük bir başarı kazandı. Laura Pausini Io si şarkısı ile Altın Küre kazandı. 

2021 Venedik Film Festivali tarihinde İtalya 20 film ile temsil edildi ki bu tarihin en yüksek rakamıydı. Bence yaşayan en büyük İtalyan yönetmen Paolo Sorrentino’nun son filmi E Stata La Mano Di Dio (Tanırının Eli) Festival’de Büyük Jüri (Gümüş Arslan) Ödülü’nü aldı. 

Peki ben, İstanbul Türkiye’de yaşayan Bülent Tunga Yılmaz, niçin 2021 yılında İtalya’yı yazıyorum? Evet, dünya üzerinde en sevdiğim ve en çok ziyaret ettiğim ülke İtalya. Mutfağını en çok sevdiğim en çok pişirdiğim ülke de İtalya. Tüm spor etkinliklerinde de İtalya’yı tutarım… Ve evet, ekonomik ve politik olarak İtalya’yı hep yakından takip ederim. Bütün bu nedenler bu yazıyı yazmam için bir motivasyon sağladı ama bu yazıyı yazmamda belki de en önemli neden yaşadığım ülkede 2021 yılına dair olumlu bir şey söyleyemiyor olmam.

47 yıllık yaşamımda çok kötü yıllar gördüm. 1979, 1980, 1994, 1999, 2001… Terör, ekonomik kriz, deprem… Hiçbirinde 2021 yılındaki gibi kendimi derin bir çaresizlik ve sıkışmışlık içinde hissetmedim. Daha önceki yıllarda çocuktum, gençtim, sorumluluklarım yoktu ya da öğrenciydim, yurt dışındaydım, sorumluluklarım sadece kendimeydi. Şimdi ise babayım, profesyonel yaşamda önemli sorumluluklarım var. Diğer taraftan yaşım ilerliyor, emekliliğim, yaşlılık yıllarım yaklaşıyor. Bu yıllarımı huzur içinde, tamamen hobilerime, edebiyata adayıp oğlumun büyümesini izleyerek geçirmeyi planlarken kendimi hayatımın en türbülanslı döneminde buldum. 

Bret Easton Ellis, Amerikan Sapığı romanında ‘’Bunlar kötü zamanlar’’ der. Ben de şöyle diyorum: “O zamanlar korkunç zamanlardı, bu zamanlar daha da korkunç…

Kapak Fotoğrafı: Oleg Magni (Pexels.com)

İlginizi çekebilir: Bülent Tunga Yılmaz’dan En Yaşanılabilir Şehirler