Maskelerin Ressamı olarak bilinen James Sidney Ensor 13 Nisan 1860 yılında Belçika’da doğmuş ve 19 Kasım 1949 yılında doğduğu yer Oostende/Belçika’da aramızdan ayrılmıştır. Resimlerinde imza niteliği taşıyan maskeler, Ensor’un resimlerine genel bir göz gezdirdiğimiz zaman ilk olarak gözümüze çarpan şey şey maske figürleri olur. Ensor’un maskeler ile ilişkisi Ensor’un sanatını icra etmeye başlamasından daha eskiye, çocukluğuna dayanır.

James Ensor
James Ensor | Fotoğraf: widewalls.ch

Nasıl mı? Ensor, çocukluğunda ailesinin sahip olduğu hediyelik eşyalar dükkanındaki maskelerle uzunca bir süre zaman geçirmiştir. Çocukluğunun önemli bir süresinin maskeler içinde geçmesi Ensor’un iç dünyasını etkilemiş ve yetişkinlik döneminde sanat çizgisine yansımıştır. Peki nedir Ensor’un sanatında önemli bir yere sahip olan maskelerin anlamı nedir? Ensor maskelerle ne anlatmaya çalışmıştır?

Resimlerinde toplumun sahteliğini ve insanların benliklerini gizleyip, ikiyüzlü olmasını kara mizahın dahil olduğu bir çizgide işleyen Ensor, bu temayı eserlerine yansıtmak için resimlerinin vazgeçilmez ögesi olan maskeyi kullanmıştır. Aslında Ensor boyalar ve tuvallerle sesli dile getirmediği duygu ve düşüncelerini bizlerle paylaşıyor diyebiliriz. Taşkesen (2018) yazdığı bir makalede Ensor’un sanat eserlerinin altında yatan motivasyon “dışavurumcu olmak arzusunun aksine iç dünyasını- düşüncelerini hayal gücünün sınırsızlığı ile ifade edişinden duyduğu haz” olarak ifade etmiştir. Buna ek olarak Ensor’un içine kapanık bir kişiliği olduğunu ve toplumdan kendini ayrı hissettiğini, tabloları ve tablolarında yer alan maskelerle toplum ile arasında bir iletişim bağı oluşturduğunu vurgulamıştır. Hadi Gelin Ensor’un eserlerine daha yakından bakalım.

James Ensor, Ölümle Yüzleşen Maskeler
James Ensor, Ölümle Yüzleşen Maskeler | Fotoğraf: www.sothebys.com

James Ensor ve Eserlerine Kısa Bir Bakış

Daha önce de bahsettiğim gibi Ensor içine kapanık hatta zaman zaman huzursuz olarak tanımlanan bir kişiliğe sahip. (Taşkesen, 2018). Bunun en önemli nedenlerinden biri kendini yaşadığı toplumun bir parçası olarak görmemesidir. Çünkü Ensor’a göre toplum kendine sahte bir kimlik oluşturmuş ve bu oluşturduğu sahte kimliği takınarak ne kadar ikiyüzlü ve ayrımcı olduğunu gizlemeye çalışmaktadır. Fakat Ensor’un eserlerinde tek işlediği konu toplumsal sahtecilik değildir. Bunlara ek olarak ölüm Ensor için önemli bir konudur. Özellikle babasının vefatından sonra daha çok ölüm-yaşam temalarını eserlerine yansıtmıştır. Asılmış Bir Adamın Bedeni İçin Kavga Eden İskeletler adlı eser Ensor’un ölümü nasıl işlediği konusunda güzel bir örnek olabilir.

Asılmış Bir Adamın Bedeni İçin Kavga Eden İskeletler
Asılmış Bir Adamın Bedeni İçin Kavga Eden İskeletler| Fotoğraf: Wikipedia

İlk bakışta resimde görülen şey asılı bir adam, kavga eden iki iskelet ve tüm bunları izleyen maskeli yüzlerdir. Peki tüm bunlar neyi ifade etmektedir? Resme dikkatli baktığımız zaman asılmış adamın üstünde gıdayı temsil eden “civet” kelimesi (Fransızca yahni-güveç) yer almaktadır. Asılmış adamın altında kavga eden iki iskelet de sanki asılan adam için hatta daha da sembolik olarak bakarsak “gıda” için kavga ediyor gibi durmaktadır. Fakat gıda uğruna kavga edenler canlı insanlara değil de iskeletlerdir. Bunun nedeni Ensor eserinde insanın tüm arzularının, isteklerinin ve ihtiyaçlarının ötesinde bir güç olduğunu ve gücün ölüm ta kendisi olduğunu anlatmaya çalışmasıdır.

Bu tablo için bir başka yorum da Batur Çay’ın “James Ensor’un Resimlerindeki Semboller” adlı makalesinde yer almaktadır. Makalede Ensor’un kendisini asılan adam olarak tasvir ettiği ve birbiriyle savaşan iskeletlerin, Ensor’un sanatını eleştiren ve iki farklı görüşe sahip eleştirmen olabileceği yorumu yapılmıştır. O maskeli çoğunluğun da Ensor’un içinde yaşadığı toplumun diğer üyeleri olabileceği öne sürülmüştür. Kısacası Ensor, eserde dar görüşlülük yüzünden toplumun kaotik bir sürece sürüklendiğini ve bu durumun kendisini de kötü etkilediğini hatta bu kaotik atmosfer ve çıkarcı zihinler yüzünden sosyal ölümünün gerçekleştiğini kara mizah yoluyla bize anlatmaktadır.

Ensor’un sanatını negatif bir ön yargı ile eleştirenleri hedef aldığı bir diğer eserde Bir Ringa Balığı Üzerinden Tartışan İskeletler adlı eseridir. Eserde iki adet iskelet ve o iki iskeletin ağızlarıyla çekiştirdiği bir ringa balığı görünmektedir. Eserde balık James Ensoru ve iskeletler de Ensor’u eleştiren iki eleştirmeni temsil etmektedir (Çay, 2020). The Art Story adlı web sayfasında eserde işlenen eleştirmenlerin adının Édouard Fétis and Max Sulberger olduğu söylenmektedir. Hatta Ensor’un saldırgan ve derinliği olmayan, tek yönlü eleştiriler yapan insanlar için kurduğu cümle de yer almaktadır: “Mesleğimin en sevdiğim yanı diğerlerini ünlü yapmak, onları çirkinleştirmek, çirkinliklerini zenginleştirmek (Artstory, 2016)”  Böylece Ensor, sanatına yapılan saldırgan yorumlara fırçaları aracılığı ile nükteli bir cevap vermiş olur. Bence tüm bu saldırgan tutuma sanat ile cevap vermek Ensor’un derin sanatçı kişiliğinin en güzel yansımalarından biridir diyebiliriz.

Bahsedeceğimiz bir diğer eser de Ensor’un 1911 yılında yaptığı Entrika adlı eserdir. Aslında Ensor bu eserde hayatından bir kesiti bize sunmuştur. Resmin tam ortasında bir çift görülür ve bu çiftin etrafı ürkütücü maskeler takan bir kalabalıkla sarılmıştır. Peki tüm bunlar ne anlama gelmektedir ? Resimde yeşil pelerinli kadın Ensor’un kız kardeşi Mariette’dir. Mariette’nin tam yanında duran sarı paltolu, mavi şapkalı figür de Mariette’in nişanlısı Tan Hee Tseu’dur. Mariette nişanslı ile Oostende’ye geldiği zaman Tan Hee Tseu, Mariette’in ailesi ve çevresi tarafından olumlu yönde karşılanmamış ve toplumun eleştirilerine maruz bırakılmıştır. Bunun başlıca nedeni Mariette’in nişanlısının Almanya’dan gelmiş  olması ve tüm bunlara ek olarak Çinli olmasıdır. Bu durum Ensor’u etkilemiş ve 1911 yılında yaptığı eserinin temasını olmuştur. Resime dikkatli baktığımız zaman Tan Hee Tseu’yu temsil eden figürün yüzünde şaşkınlık ve huzursuzluk vardır. İçinde bulunduğu maskeli kalabalıktan mutlu değildir. Fakat aynı yorumu Mariette için söyleyemeyiz. Çünkü maske Mariette’in  duygu durumu hakkında bilgi vermez. Bu eser Ensor’un içinde yaşadığı toplumun ırkçı, ikiyüzlü oluşuna ve kendinden olmayanı dışlayıp, ötekileştirmeye yatkın olmasına karşı bir eleştiri niteliği taşımaktadır.

Toplumun ve bireyin saklanmış ve karanlık tarafını işleyen Ensor,  fırça darbeleriyle yaptığı toplumsal eleştiriyle bize toplumda gördüğümüz yüzlerin aslında birer maske olabileceğini ve maskenin ardındaki gerçek kimliğin dışarı yansıtılandan çok daha farklı olacağını anlatıyor diyebiliriz. Maskelerimizden ve maskeli yüzlerden tamamen kurtulmak mümkün mü bilmiyorum ama cümlelerimi Dostoyevski’nin bir sözü ile bitirmek istiyorum. “Maske takmak, insana bir yüktür. Hem taşıyana hem de anlamaya çalışana.”

Kapak Fotoğrafı: Wikipedia

İlginizi çekebilir: Ezgi Cenk’ten Francis Bacon