Zor bir dönemin içerisinden psikolojik olarak kendimi ayağa kaldırmaya çalışırken erkek arkadaşımın “Norveç tatilini iptal etmeyelim.” demesiyle başlıyor hikaye. Yönümüz Norveç olunca birkaç yıldır takip ettiğim ve “Bu ülkeyi ziyaret ettiğimde burayı deneyimlemeliyim.” dediğim Juvet Landscape Hotel göz kırpıyor ve planlamalar başlıyor.

Fjords
Fjords | Fotoğraf: Kübra Kağan

Juvet Landscape Hotel pek de yolunuzun üstündeki bir bölgede değil. Buraya gitmeye niyetliyseniz paşalar gibi rotanızı buna uygun hale getirmeniz lazım geliyor. Ama zaten “Konfor alanınızdan çıkmadıkça yeni deneyimlerin önünü kapıyorsunuz” da hayatımızın bir gerçeği.

Biz Bergen’den Alesund’a uçup buradan araba kiraladık. Yollar tarifi zor güzellikte bir doğa ile karşıladı bizi. Yaklaşık 1,5 saatlik yolun sonuna gelirken, aklımdan “Ulan yanlış mı yaptık, ister misin Instagram vs. reality tadında katastrofik bir olaya dönüşsün?!” gibi düşünceler geçiyor. Halbuki bu da deneyimin bir parçası değil mi? Bu tatil sonrasında otelin web sitesine tekrar baktığımda, otelin de kendini “In the middle of nowhere” şeklinde tanımladığını farkediyorum. Hislerim pek de yersiz değilmiş 🙂

Juvet Landscape Hotel
Juvet Landscape Hotel | Fotoğraf: Kübra Kağan

Yerleşkeye vardığımızda kalbim hızlanıyor ve oruç tutan çocuğun iftara dakikalar kala masaya bakıp hangisine saldıracağını bilememesi tadında duygular yaşıyorum. “Tanrım çok güzel”. Kendimize hemen büfedeki kahvelerden doldurup “Alice Harikalar Diyarı’nda” dedirtecek güzellikteki ortamı gezmeye koyuluyoruz.

Bir yandan etrafı gezerken diğer yandan acaba odamız nasıl diye heyecanlanıyorum. Otelde bulunan 3 oda tipinden en içime sineni “Landscape Room”u ayırtmıştık. Bunlardan toplamda 7 tane var. Her odanın, orman veya nehre bakan tamamı camdan yapılmış bir veya iki duvarı bulunuyor. Hiçbir oda bir diğerinin içini görmezken, daha güzeli harika bir doğaya yüzünü dönmüş durumda olması.

Juvet Landscape Hotel, Landscape Room
Juvet Landscape Hotel, Landscape Room | Fotoğraf: Kübra Kağan

Bu tip oda dışında bir de daha minimalist olan Bird House ve Writer’s Lodge var. Bird House orjinalinde bir yiyecek deposu olarak kullanılan geleneksel bir Norveç kütük evi tarzında inşa edilmiş. Writer’s Lodge ise daha fazla kişiyle gelindiğinde kalınacak bir oda olmakla beraber aklım bu odada kalmadı da değil. Kendini ‘chalet’ olarak konumlandıran bu odada dört kişi kalabiliyor, kendine ait mutfağı olması da tatlı masalar kurmana imkan veriyor.

Kahvelerimizi yudumladıktan sonra spa alanına yaptırdığımız rezervasyon saatinin yaklaşmasıyla mayolarımızı giyip çıplak ayaklarımızla karların üzerinden hoplaya zıplaya spa alanına yöneliyoruz. Etrafta kuş ve nehir şırıltısı dışında bir sesin olmaması, tamamen doğayla çevrili olmamız kendimize verebileceğimiz en tatlış hediyelerdendi. Buz gibi havanın etkisini ortadan kaldıran sıcak havuza girip, manzara karşısında şaraplarımızı yudumluyoruz.

Hot Tub
Hot Tub | Fotoğraf: Kübra Kağan

Yemekler, restore edilmiş 100 yaşındaki ahır içerisinde servis ediliyor. Restorasyon sonucunda ahır açık şömineli bir yemek odası ve oturma odasına, domuz ahırı mutfağa, eski saman deposu da açık bir salona dönüştürülmüş. Şef ile görüştüğümde tüm yemeklerin mevsimden mevsime değişen yerel malzemelerden yapıldığını öğreniyorum. Akşam yemeği inek ahırındaki uzun yemek masasında veriliyor. Daha önce Tiflis’te benzerini deneyimlediğim bu uzun masaya tüm misafirler yerleşiyor ve tüm akşam boyunca herkes birbiriyle farklı kültürlerden, deneyimlerden bahsederek kaynaşıyor.

Yemekte balina carpaccio, sebze çorbası, morina balığı ve böğürtlenle sunulan dondurma veriliyor. Herbirinin tadı efsane ve böylece bu deneyimimde ilk defa balinayı da tatmış oluyorum.

Sebze Çorbası
Sebze Çorbası | Fotoğraf: Kübra Kağan

Kahvaltıda yine kendilerinin yaptırdığı harika ekmekler, füme somon, çırpılmış yumurta, efsane peynirler, reçeller ve o yöreye ait birkaç tabak sunuluyor. Norveç’e gelmişken somonunun hakkını veriyoruz ve kendimize yolluk somonlu sandviç yapıyoruz. Bu noktada bir an açık büfeye gidip öğle yemeği için çocuklarına sandviç yapan anneler gibi hissetmemek elde değil ama burada otelin kendisi konaklayanları buna teşvik ediyor.

Juvet Landscape Hotel, Kahvaltı
Juvet Landscape Hotel, Kahvaltı | Kübra Kağan

Otelde kalanların etrafı deneyimlemek için çeşitli fırsatları da bulunuyor. Bir tanesi “Hiçbir şey yapmamak.”. Evet, araştırmalarımı yaparken web sitesinde bu aktiviteye denk geldim. 🙂 Harika bir yaklaşım. Doğa yürüyüşü, kayak, tırmanma, fjord turu da diğerleri.

Bir keresinde köprüden geçerken arkadaşım “Kübra telefonun bırak da şu boğazın güzelliğine bak” demişti. Ne büyük farkındalık olmuştu. Bazen telefonun, bir konunun o kadar etkisi altında kalıyoruz ki etrafımızdaki güzellikleri fark etmiyoruz. O gün bugündür her köprüden geçtiğimde bu cümle aklıma gelir ve telefonumu bir kenara bırakırım. Burası da, kendimi takıldığım konulardan biraz uzaklaştırmaya, kendimi etrafımdaki güzelliklere bırakmaya çalıştığım harika bir deneyim oldu.

Bir gece kaldığımız bu otelde, keşke bir gece daha kalabilseydik dediğimiz harika bir deneyimi, tadı damağımızda kalarak sabah güzel bir spa aktivitesiyle noktaladık. Daha nicelerini yaşayabilme umuduyla….

Kapak Fotoğrafı: Kübra Kağan

İlginizi çekebilir: Seyhan Ahen’den Trolltunga Tırmanışı