Bazı günler okuma listesinden kitap seçmenin cazip gelmediği oluyor mu size de? Böyle zamanlarda ben kendimi sevdiğim bir kitapçıya atıp kitaplara dokunarak karar veriyorum. Aklımda hiç olmayan bir kitap için heyecanlanıp çıkarken buluyorum kendimi çoğu kez. Kaotik Zamanlarda Stoacı Olmanın Yolları da böyle bir zamanda bulduğum kitaplardan.

Öncelikle stoacılıkla ilgili çok bilgim olmadığını itiraf ederek başlamak istiyorum yazıma. Medya sektöründe yazar olarak çalışan Brigid Delaney de tam benim durumumdayken bu konuyla ilgili araştırmalar yapmaya başlamış ve uzun süren bir araştırma/öğrenme/içselleştirme süreci yaşamış. Yazar, bu keşif sürecini pandemide yaşadığı için stoacılık kavramı onun için bir çeşit cankurtaran yeleği olmuş ve çabaları işe yaramış. Peki 2023 yılında ben ne buldum bu kitapta?

Kaotik zamanlar… Galiba uzun zamandır herkesin ortak hissettiği bir durumu tanımlıyor bu ifade. Yazarın da belirttiği gibi hiçbirimiz ne filozofuz ne de stoacılar zamanından insanlarız. Sadece insanlığın varoluşundan bu yana bir türlü atlatamadığımız kaotik zamanları  anlamaya çalışan bireyleriz. Kitap açısından bakarsak; sadece stoacılık felsefesini hayatlarımıza uygularayak ya da ondan bazı dersler çıkararak hayata daha sağlıklı bağlanabilmeye çalışan insanlar olabiliriz. Bu sebeple kitabın köklenebilme ama aynı zamanda esnek olmayı başarma gibi bizlere zor gelen ama hayatın kaosunda “iyilik” adına fark yaratan bazı nitelikleri stoacılığın öğretileriyle destekleyebileceğimize beni inandırdığını itiraf etmeliyim.

Kitabın içeriğinden kısaca bahsetmeden önce, kim bu stoacılar sorusuna yanıt vermekte fayda var. En çok adı geçen 3 Stoacı, hepimizin yakından tanıdığını ya da en azından adına aşina olduğunu tahmin ettiğim Epiktetos, Seneca ve Marcus Aurelius. Hepsi de yaşadıkları dönemde saygı duyulan ve çok farklı toplumsal statülere sahip insanlar. Bu sebeple aslında bu isimlerden bahsetmenin önemli olduğuna inanıyorum. Epiktetos, aslen bir köle. Şaşırtıcı ama özgürlüğünü ancak çok ileri yaşlarda kazanmış, ömrünü köle olarak geçirmiş bir Romalıdan başkası değil. Seneca ise zengin ve güçlü bir insan, hatta imparator Neron’un akıl hocası-bir öğretmen. Marcus Aurelius ise Roma’nın en refah içinde yaşadığı dönemki imparatoru. Farklı şartlarda farklı korkularla ve sınavlarla hayatlarını devam ettiren bu isimlerin aynı stoacılık ekseninde toplanması beni de etkileyen unsurlardan birisi çünkü stoacılığın kapsayıcılığının anlaşılması bakımından önemli.

Gelelim stoacılığın ve bu kitabın temellerine. Stoacılık, bazen uygulaması zor bazen acılı pratikleriyle nihayetinde sizi zamanın mekanın ve olayların ötesinde bir zihin seviyesine taşıyacak dünyalılar yapmayı hedefliyor.  Çünkü duyguların yarattığı tüm dalgalanmalara karşı size akılcı ve gerçekçi bir yaklaşım öğüdü veriyor. Özellikle bizim gibi duygusallığın mayasıyla yoğrulmuş topraklarda yaşayanlar için bu durumun daha önemli olduğuna inanıyorum. Kitap da bundan bahsediyor: Nasıl ölümlü olunur, nasıl rahat olunur, nasıl sakin kalınır ya da nasıl ölçülü olunur gibi hayatın bilindik ama zorlu yaşam sorunlarına pratik çözümler vermeyi hedefleyen başlıklarda toplanan öneriler bence kitabı etkili kılan yönlerden. Ölümlü olma kısmının hem önerilen pratikler hem de zorlayıcılığıyla benim az sevdiğim kısımlardan biri olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.

Önerilerin hepsini uygularsanız ya da uygulamazsınız, bazılarını fazla dramatik ya da fazla uçlarda bulabilirsiniz. Ama bu kitap milattan önce 4. yüzyıldan beri insanlığın dertlerinin nasıl çözülmeye çalışıldığıyla ilgili bir hayat görüşü kazandırıyor insana. Kendi kaosunuzdan kurtulmak için bir de stoacılığın önerilerini dinlemek isterseniz bence bu sonbahar mükemmel zaman olabilir. Şans verin derim. Herkese bol keşifli günler!

Kapak Fotoğrafı: Kaotik Zamanlarda Stoacı Olmanın Yolları

İlginizi çekebilir: Ece Yılmaz’dan Stoacı Felsefe Ekseninde İçsel Huzura Erişmek