Nuri Bilge Ceylan filmlerini izlemek için bence doğru zamanlamayı yakalamak çok önemli. Ben biraz geç başlasam da bu filmleri içselleştirmem, içerisindeki anlamları kavrayabilmem, karakterlerin sadece bir sekansta geçen bakışlarıyla bile hissettirdiklerini hissedebilmem için belki de doğru zaman bu zamandı. Nuri Bilge Ceylan; her filminde farklı kurgular üzerinden benzer duyguları yaşatan, iç dünyamıza inmemizi sağlayan, günlük hayatımızda karşılaştığımız ve bizden biri olan karakterler üzerinden, aslında bizlere çok da uzak olmayan hikayeleri anlatıyor. Belki de duyguları izleyiciye geçirme başarısının önemli bir nedeni de bu. Çünkü karakterleri izlerken belki kendinizle belki de tanıdıklarınızla, yakınlarınızla özdeşleştiriyorsunuz. Ödülleri bol ve gurur kaynağı olan yönetmenimizin geçtiğimiz hafta doğum günüydü. Ben de bu vesileyle Altın Palmiye ödülünü kazanan ve ”en uzun film” ünvanına sahip, 2014 yapımı Kış Uykusu filminden bahsetmek istiyorum.

Kış Uykusu
Kış Uykusu | Fotoğraf: izinsizgosteri.net

Kış Uykusu Filmi

Kış Uykusu, Cannes Film Festivali’nde ”Altın Palmiye” ödülünü getiren film oldu Nuri Bilge Ceylan’a. Filmde yıllarını tiyatroya vermiş emekli bir tiyatrocu olan Aydın’ın, Kapadokya’da babasından kalan oteli işletirken yaşadığı olaylar karşısındaki duygu değişimlerini, tavırlarını, hissiyatlarını izliyoruz. Aynı zamanda aralarında duygusal anlamda duvarlar olan, kendisinden genç eşi Nihal ve eşinden ayrıldıktan sonra otele taşınan kız kardeşi Necla’nın da hayatlarını gözlemliyoruz. Haluk Bilginer, Melisa Sözen, Demet Akbağ, Serhat Kılıç gibi güçlü oyuncular da filme ayrı bir hava katıyor tabii ki. Nuri Bilge Ceylan, filmlerin senaryolarını yazarken Anton Çehov’un hikayelerinden etkilendiğini belirtiyor. Kış Uykusu’nda da Çehov’un ”The Wife ve Excellent People” hikayelerinden ilham aldığını ifade etmiş röportajlarında. 

Kış Uykusu, Aydın
Kış Uykusu, Aydın | Fotoğraf: Hürriyet

Film ağırlıklı olarak Kapadokya’da çekilmiş ve gerçekten muhteşem bir atmosfere tanıklık ediyorsunuz. Kış Uykusu, kış mevsimini ve kar manzaralarının yaşattığı huzur ve hüznü bir arada hissettiriyor bize. Filmde belki de diğer Nuri Bilge Ceylan filmlerine kıyasla çok daha fazla diyalog var. Özellikle üç karakterin; Aydın, Necla ve Nihal’in arasında uzun diyaloglar geçen sahneleri izliyoruz. Bu diyaloglarda eleştiri, kınama, kızma, alaycılık gibi farklı hissiyatlar var ve oldukça samimi ve doğal bir şekilde ilerliyor konuşmalar, kendinizden bir şeyler buluyorsunuz diyalogların içinde. 

Başroldeki üç karakterin de hem kendileriyle hem birbirleriyle çatışmalarını gözlemliyoruz. Necla Aydın’ı acımasızca eleştirirken, Nihal Necla’nın yaralarını deşmekte, Aydın ile Nihal ise sonuca varmayan çatışmalar yaşamakta. Sonuç olarak bu çatışmalarda ne haklı ne de haksız var. Tüm karakterler kendi açısından haklı aslında. Diyaloglar sırasında hepsinin hissiyatlarını, isteklerini, hüzünlerini, yaşanmışlıklarını, kırgınlıklarını anlıyoruz yavaş yavaş. Ayrıca filmde sınıf farklarını, bu farkların sosyal yaşamdaki etkisini de hissediyoruz. Aydın’ın köyde yaşayan insanlara karşı yaklaşımlarıyla birlikte sosyal statü ikilemlerini de gözlemliyoruz. Nuri Bilge Ceylan bu statü farklarına değinirken insanların doğduğu yeri ve ortamı seçemeyeceğini ve bu farkların insanların hayatını ne denli etkilediğini de gözler önüne seriyor.

Kış Uykusu, Nihal
Kış Uykusu, Nihal | Fotoğraf: maroon.com.tr

Kış Uykusu filmini izlerken; Nihal karakteri aslında ekonomik anlamda iyi bir durumda olsa da, istediği her şeye sahip olabilecekken yaşadığı mutsuzluğu ve içindeki boşluğu farklı arayışlarla doldurmaya çalışmasını gözlemliyoruz. İsmail karakterinde ise; hayatta pek çok zorlukla karşılaşan ve bu zorlukların üstesinden gelmeye çalışan, kendine ve ailesine bir yer edinmeye çalışan bir insanın hikayesini görüyoruz. Bu hikayeler bize çok tanıdık geliyor; belki kendimiz, belki ailemiz, belki de arkadaşlarımızdan biri gibi… Hayatın içinden insanların hikayeleri bunlar. Filmin bazı sahnelerinde aklıma Mine G. Kırıkkanat’ın Sinek Sarayı kitabında okuduğum bir söz geliyor: “Bu ülke insanlarının ne kadar cömert olduklarını bilirim. Ama cömert duyguların yaraladığı insanlar vardır. İyi niyet, aşağılayıcıdır kimi zaman. Nefrete dayananların, merhametle öldürüldüklerini gördüm.”

Kış Uykusu, Nihal & İsmail & Hamdi
Kış Uykusu, Nihal & İsmail & Hamdi | Fotoğraf: yedipencere.com

Filmde Nihal ve İsmail arasında geçenler, Nihal’in zor durumda olan aileye yardım ettiğini düşünürken yaptığı hareketle, İsmail’in hissettikleri belki de buydu. Merhametle öldürüldü İsmail o sahnede, o nedenle de Nihal’in uzattığı paraları hiç düşünmeden ateşe attı belki de. Nihal ise bunu sadece merhamet duygusuyla değil Aydın’a içten içe ceza vermek için yapıyordu. Filmdeki bütün karakterlerin kendileriyle yaşadıkları içsel çatışmaları biz de hissediyor ve yaşıyoruz onlarla birlikte. 

Kış Uykusu: İlklerin Filmi

Kış Uykusu Türkiye sinemasına Altın Palmiye ödülünü getiren ikinci film. İlk film ise Şeref Gönen yönetmenliğindeki 1982 yapımı Yılmaz Güney filmi “Yol”. Ayrıca Kış Uykusu Türkiye’de en çok izlenen Nuri Bilge Ceylan filmi olmuş ve IMDB Top 250 listesinde yer alan ilk yerli yapım. Altın Palmiye ödülü kazanan en uzun film olduğunu da en başta belirtmiştim. Pek çok ilke imza atmış bir film 🙂

Bunlar filmin bana hissettirdikleri. Tabi ki herkesin farklı düşünceleri ve yorumlamaları olabilir. Zaten bence Nuri Bilge Ceylan filmlerinin özelliği bu. Film bittiğinde herkes farklı duygularla, hislerle ayrılıyor ekrandan. Her izleyenin kendi yaşamından bulduğu noktalar farklı olduğu için karakterlerin hikayelerinden çıkardıkları anlamlar da farklı olabiliyor. Güzel ve etkileyici yönü de bu bence. Nuri Bilge Ceylan’ın önümüzdeki yıllarda bizi buluşturacağı filmleri heyecanla ve merakla beklemekteyim. Küçük bir not : Yeni filmi “Kuru Otlar Üstüne” yolda! 2022’de vizyona girmesi bekleniyor. Filmin ismi bile beni heyecanlandırdı 🙂 

Kapak Fotoğrafı : pinterest.com/tahkiye

İlginizi Çekebilir: Sine Magger’dan En İyi Türk Filmleri