Bugünkü konuklarımız, 80’ lerin ortalarında Bill Drummond ve Jimmy Cauty tarafından Londra’da kurulan ve 90’ların başlarına kadar dünyayı kasıp kavuran, İngiliz Acid-House grubu KLF…

1987 yılında çıkardıkları The Justified Ancients of Mumu single’ı ile piyasaya hızlı giriş yapan grup, müzikleri ile yeni bir dönemin başlangıcını haber veriyorlardı. Kendi plak şirketleri KLF Communications’dan arka arkaya çıkardıkları single’lar ile listelerde hep üst sıralarda yer aldılar. Öte yandan, bu yazıda KLF’in müzikal başarılarını anlatmak yerine, onların popüler müziğe bakış açılarını, eylemlerini anlatarak, KLF’i tanımayanlara elimden geldiğince bilgi vermek istiyorum.

KLF (Kopyright Liberation Front), adından da anlaşılacağı gibi, düşünsel olarak, sanat haklarının bir kişiye ait olamayacağını, herhangi bir eser ortaya konulduktan sonra telif hakkı gibi bir mekanizma ile korunmaması gerektiğini savunuyordu. Yaptıkları müziğe çok fazla anlam yüklenmesinden hoşlanmıyorlardı. Adlarını sürekli değiştirerek, yüzlerini saklayarak, yeni bir grupmuş gibi tekrar ortaya çıkıyorlardı. Devamlı devinim görüşünü savunduklarından, yaşam ve ölüm arasındaki döngüyü bu şekilde sembolize ediyorlardı.

Bir dönem, isimlerini Robert Shea ve Robert Anton Wilson tarafından yazılan The Illuminatus! üçlemesindeki; Illuminati içerisine sızan ve onlara yanlış bilgi akışı sağlayarak oluşturmak istedikleri dünya düzenini bozmaya çalışan Discordians adlı gizli gruba atıfta bulunarak, “The Justified Ancients of Mumu, namı-diğer The JAM’s e çevirdiler.
Onların müzikte yapmak istedikleri, “Discordians” gibi, kartelleşmiş müzik piyasasına devamlı farklı bilgi aktarmak, değişik isimlerle ve imajlarla bir algı yanılması oluşturmaktı.

Müziklerinde birçok grubun ve müzisyenin sample’larını kullandılar. Birçok kez, başları telif hakları yasası ile belaya girdi. Örneğin 1987 de çıkan What the Fuck is Going On? albümünde yer alan The Queen and I parçası, Abba’nın “Dancing Queen” parçasından uzun bir sample barındırmaktaydı. Telif hakları yasasından dolayı albümün çıkarılması durduruldu. Bunun üzerine, Drummond ve Cauty yanlarına NME dergisi yazarı ve fotoğrafçısını alarak, ABBA’nın solisti Agnetha Faltskog ile buluşma ümidiyle İsveç’e gitti. Amaçları ABBA ile bir anlaşma zemini bulmaktı. Yanlarına albümün kalan birçok kopyasını ve Agnetha’ya hediye edilmek üzere albümün altın hatıra plağını da almışlardı. ABBA ile buluşamadılar. Ellerindeki albümlerin birçoğunu açık bir arazide yaktılar, altın plağı ise yolda gördükleri bir hayat kadınına hediye ettiler. Geri kalanları ise feribotla geri dönerken kuzey denizinin soğuk sularına attılar.

Müzik piyasası ile dalga geçmeyi seviyorlardı. 1988 yılında, yeni bir #1 hit yapmaya karar verdiler. İsimlerini “The Timelords” olarak değiştirdiler. Doctor Who dizi müziğinin dans versiyonunu Doctorin’ the Tardis adıyla piyasaya çıkararak, İngiltere single listelerinde 1 numaraya yerleştiler. Bu saçmalık, onlara The Manual – How To Have A Number One The Easy Way adlı kitapları için ilham verdi. Bu kitapta kolaylıkla ve yetenek gerektirmeden bir numara olabilecek şarkıların nasıl yazılması gerektiği konusunda bilgiler veriliyordu. Bu kitapta anlatılanları harfiyen uygulayan, Avusturyalı ikili Edelweiss’ın, Give Me Edelweiss single’ı 2 milyon sattı! The Klaxons grubundan Jamie Reynolds bir röportajı sırasında, kitaptan birçok kez ilham aldığını itiraf etti. Kitabın Audio Book versiyonu çıktı ve Almancaya çevrildi.

12 Şubat 1992 tarihinde KLF, Brit Music Awards’ta Extreme Noise Terror ile birlikte sahne aldı. Burada 3 a.m Eternal parçasını seslendirdiler. Planlarında sahneye kurban edilmiş bir koyun atmak ve koyun kanını seyircilerin üzerine kova ile fırlatmak vardı. Fakat BBC avukatları ve vegan olan Extreme Noise Terror üyeleri bu girişime engel oldu. Bunun yerine, Drummond seyircilerin üzerine otomatik silahla kurusıkı ateş etti.

Performansları sonrasında, grubun promoter’ı Scott Piering, salonun anons sisteminden her zamanki anons olan “KLF have just left the building” yerine “KLF have now left the music business” anonsunu yaptı: “KLF müzik işini bıraktı “
Drummond, After-party’de müzik endüstrisinin ileri gelenlerinin önüne, üzerine “Dişi koyun için öldüm – Afiyet Olsun” notu iliştirilmiş ölü bir koyun attı.

Bill Drummond, The Guardian’a verdiği röportajda asıl amacının, ödül töreninde elini kesip seyircilere fırlatmak olduğunu söylemişti. Bunu yapmak istemesinin nedenini de; Ulster bayrağında görülen “Red Hand of Ulster” hikayesinden etkilenmesi olarak göstermişti. Hikaye’ye göre, Kuzey İrlanda Bölgesine gelen denizciler, yaklaştıkları kara parçasında hak iddia edebilmek için gemiden bir an evvel inmek istiyorlarmış, içlerinden genç bir denizci hepsinden önce inemeyeceğini anlayınca, elini kesip kara parçasına fırlatmış ve oranın kendisine ait olduğunu ilan etmiş. Drummond; sahnede elimi kesip müzik endüstrisinin kalantor temsilcilerine fırlatarak, onların bizim sahibimiz değil bizim onların sahibi olduğumuzu göstermek istiyordum. Jimmy ise buna şiddetle karşı çıkarak beni bu fikirden vazgeçirdi, demişti.

14 Mayıs 1992’de KLF İngiltere’deki bütün müzik kataloğunu sildirdi. Bu sayede albüm satışlarından gelecek olan telif haklarından feragat ettiler. Dağılmalarından sonra K-Foundation adında bir vakıf kurdular. İlk icraatları ise, yılın en kötü sanatçısı ödülünü dağıtmaktı. 1993 yılında Turner Award’ı (İngiliz Görsel Sanatlar Ödülü) kazanan heykeltıraş Rachel Whiteread’ı bu ödüle layık gördüler. Kendisine 40.000 pound nakit ödül verilecekti. Turner Award ise 20.000 pound’tu. Rachel Whiteread’a bu ödülü kabul etmezse, ödülün yakılacağını söylediler. Zamanla iddia yükseldi ve 1.000.000 pound’a çıktı. 23 Ağustos 1994’te Drummond ve partneri Jimmy, Jura adasına gittiler. Çağırdıkları seyirciler önünde söz verdikleri gibi kazandıkları 1 milyon pound’u ateşe verdiler. Grup üyeleri bu olayı; müzik piyasasında bulundukları süre ve dönem içerisindeki yaşadıklarından bir arınma olarak olarak tarif ettiler. Karşılığında binlerce eleştiriye maruz kaldılar. Henüz 30’lu yaşlarında olan grup üyeleri, zirvede iken yapmış oldukları bu eylemle efsanevi bir statüye ulaştılar.

mqgHqMt

KLF, müziğin ve sanatın çok ciddiye alınmaması ve parasal kaygı çerçevesinde belirli kesimlerin tekelinde olmaması gerektiğini anlamaya ve anlatmaya çalışmıştır. 80’lerde başlayan ve günümüze kadar devam eden tüketim çılgınlığının farkına varmış ve sanatın insan algısından para kazanan bir yapıya bürünmesinden rahatsız olmuştur. Çoğu zaman oturmuş kalıplarla dalga geçerek sistemin kurallarına başkaldırmışlardır. Müzik hayatlarını seyrine doyulmaz bir gösteri tadında sunmuşlar, benzersiz bir son perde ile kapanışı yapmışlardır.