Ayvalık’a gidenler bilir ki harika bir doğası, kıymetli topraklarda yetişen ürünleri ve bu ürünleri işleyen bir birinden değerli işletmecileri vardır. Keşfetmek ister ve keşfettikçe de mutluluk duyarsınız. İşte bu harika lokasyonda bize ait, bizden olan bir miras yetişiyor. “Ölmez Ağaç” denilen bereketin, bolluğun ve refahın sembolü: Zeytin. Ona “merhametin yağını” sağlayacak simgesel bir ağaç diyorlar. Okudukça ve üzerine yapılan sohbetleri dinledikçe hayran oldum. Geçmişte Homeros’a fısıldadığı gibi şimdi bize fısıldıyor hadi gelin ona kulak verelim! “Herkese aitim ve kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce buradaydım ve sen gittikten sonra da burada olacağım.” Hafta sonu Komili ile zeytin ve zeytinyağı üzerine bir keşif yaptık. Sizlerle dolu dolu geçen üç günümü paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Hazırsanız başlayalım!

img_4422
Taş Baskı | Fotoğraf: Tuba Nil Dengiz

Cuma günü İstanbul’dan direkt Ayvalık’ın Paşa Koyunda bulunan konaklama noktamız D-Resort Murat Reis’e geldik. Bir tarafı orman bir tarafı deniz olan bu harika yerde olmak oldukça keyifliydi. Burada kaldığımız süre zarfında sabahları deniz kenarında kahvemizi yudumlarken akşamları da ateş başında arkadaşlarımızla hoş sohbetimizi yaptık. İlk günün akşamında Komili ekibinin Bay Nihat’ta bize hazırlamış olduğu akşam yemeğine katıldık. Birbirinden lezzetli ürünlerden oluşan harika bir menü hazırlanmış. Dilerseniz menüden biraz bahsetmek istiyorum. Soğuk, sıcak ve tatlılar olarak ayrılan menüde beni en çok mutlu eden Fesleğenli Girit Ezme, yedikten sonra damağınızda pancarın ve balın bıraktığı uyum ile Ballı Hardallı Pancar Salatası, yemelere doyum olmayan susamlı ve çörek otlu Levrek Simit, belki de en sona kalmış ama bir başyapıt olan Safran Soslu Sübye Paça harikaydı.

Zeytinyağı Fabrikası
Zeytinyağı Fabrikası | Fotoğraf: Tuba Nil Dengiz

Cumartesi günü ekiple beraber 25. si düzenlenen Zeytin Hasatı etkinliği için alana geçiş yaptık. Burada Turgut Yeğenağa’nın açılış konuşmasından sonra Erkan Can ve Güven Kıraç’ın zeytinin öneminden bahsettiği oldukça keyifli bir söyleşiyi dinledik. Kasaba Özgün’nün bahçesinde bir tarafta Komili Zeytinyağı ile hazırlanan otları tattık bir tarafta da Ömür Akkor’un önderliğinde pişirilen keşkekten yeme fırsatı bulduk. Sonrasında bizler için hazırlanan sepetleri ellerimize alıp, şalları da boynumuza takarak zeytin hasadına başladık. Sepetlerimizi doldurduktan sonra fabrikaya zeytinyağı elde etmek için yola çıktık. Fabrika kapısından girmeden hemen sağ tarafta bulunan toplama alanına sepetlerimizde bulunan zeytinleri döktük. Daha sonra da zeytinyağı nasıl elde ediliyor izledik. Bizler için hazırlanan Komili iişelerine erken hasat zeytinyağlarımızı doldurduk. Zeytinin tüm hikayesine tanıklık ederek mutlu bir şekilde fabrikadan ayrıldık.

Payeli Restoran
Payeli Restoran | Fotoğraf: Tuba Nil Dengiz

Akşam Payeli Restoran’da bizleri keyifli bir yemek bekliyordu. Zeytinyağının tüm yemeklere eşlik ettiği harika bir menü hazırlamış Ömür Akkor. Aklımda kalan sanırım tüm menüyü saysam yeridir elbette, fakat yemekten acayip keyif aldığım ürünleri anlatmak istiyorum. İçerisinde kuzu kulağı, yaban teresi, ısırgan otu, yaş yer köy çileği, Eybek Dağı keçi peyniri ve nar ile hazırlanmış Eybek Salata’ya kalbimi bıraktım. Çam fıstıklı kuş üzümlü lahana sarması çok lezzetliydi. Taş Fırında Kuzu Kol Tandır yanında Çam Fıstıklı Ciğerli İç Pilav ve güveçte Manda Yoğurdu ile servis edildi. Etkileyici bir ana yemek olduğunu söyleyebilirim. Tatlı olarak yine zeytinyağının kahraman olduğu yorumlanmış acıbadem ve bademden baklava ayrıca yanında da harika bir cevizli baklava ile bir şölen yapıldı. Bu harika yemekleri hazırlayan ve pişiren Lokanta Bahar Edremit ekibine de özellikle teşekkür etmek isterim.

Anıt Ağaç
Anıt Ağaç | Fotoğraf: Tuba Nil Dengiz

Pazar günü Mehmet Cavlı ile beraber 4 Kasım’da açılacak olan Zeytinyağı Müzesi’ni gezdik. Burada Zeytinyağı degüstasyonu yaptık. Daha sonra Komili’nin “Gözümüz Gibi Bakıyoruz” sloganı ile yola çıktığı Anıt Ağacı projesini yerinde dinlemek üzere Anıt Ağaç ziyaretine gittik.

Şuan da 1105 yaşında olan Anıt Ağacın gölgesinde sevgili Pınar Nokay, Prof. Dr. Abdullah Soykan ve Doç. Dr. Çetin Şenkul’dan zeytin ağacının geçmişten bugüne nasıl geldiğini duygusal ve bir o kadar da bilimsel bir sohbet eşliğinde dinleme fırsatı bulduk. Şimdilerde Komili çiftçilerle eğitim programları hazırladığı bir enstitü kuruyormuş. Aynı zamanda da ülkemizin Anıt Ağaç haritasını çıkartmak için projelerine devam ediyorlarmış. Böyle güzel bir ürünü böyle güzel bir ekiple tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bugünümüzü ve geleceğimizi borçlu olduğumuz zeytin ağacına saygıyla…

Kapak Fotoğrafı: Tuba Nil Dengiz

İlginizi çekebilir: Yemek Tarihi’nden Zeytin ve Zeytinyağı