Başka Sinema önderliğinde butik sinemaların yeniden kültür sanatın bir parçası haline geldiği son dönemde belki de en sevindirici haber eski sinemaların yenilenmesinden çok listeye yenilerinin de ekleniyor olması. Bence İstanbul’un butik sinemalarının en yenisi – ve de en farklısı – plato olarak sinemaya kazandırılmış olan Beykoz Kundura Fabrikası içindeki Kundura Sinema.

Tam anlamıyla bağımsız bir sinema olan Kundura Sinema şu sıralar eski filmlerin yer aldığı nacizane bir seçkiyle izleyici karşısına çıkıyor.  Programla ilgili detaylara yazının devamında değineceğim, fakat öncesinde biraz Kundura Sinema’dan, mekandan ve mekana ulaşımdan, son olarak da mekanı diğerlerinden “farklı” kılan özelliklerden bahsetmek istiyorum; çünkü bahsedilmeyi hak ediyor.

Yazın gerçekleştirilen bir haftalık “Bir Yaz Gecesi Sineması” etkinliği Kundura Sinema’nın öncülüydü esasen, Kundura Sinema’yı hayata geçirip geçirmeme noktasında bir deneme süreciydi. Zira herkesin malumu olduğu üzere şehir merkezinde oturanlar için Beykoz pek de ulaşılabilir bir yer değil. Hele ki butik sinema izleyicisinin gençlerden oluştuğu ve bu kesimin genellikle ulaşımın sorun olmadığı merkezleri tercih ettiğini düşünürsek Beykoz Kundura Fabrikası biraz riskli bir tercih. Fakat “Bir Yaz Gecesi Sineması”na katılım yoğundu, bu da Kundura Sinema projesinin geleceği adına umut oldu.

Sinema, Beykoz Kundura Fabrikası’nın en uç kısmında yer alıyor. Sinemaya ulaşırken de haliyle setlerin arasından, yerli dizi ve filmlerde aşina olduğumuz dekorların önünden geçip gidiyoruz. Sinemanın oraya geldiğimizde ise küçük kafesi/çay bahçesi ve uzun sahiliyle geniş bir alan karşılıyor bizi. Geçmişin izlerini koruyan mimarisiyle insanı bir süreliğine de olsa Avrupa sokaklarında hissettiriyor bu alan. Sinema ise atölyemsi bir binanın içinde yer alıyor. Kompakt yapısıyla sıcak ve samimi bir his uyandırıyor insanın içinde, endüstriyel çizgilerin hakim olduğu modern iç dekorasyonu ise oldukça etkileyici, içeri geçtiğinde insan gerçekten de geldiği uzun yolu unutuyor.

Salon ise dışarıdan göründüğünden daha küçük. Bu yüksek tavanlı kare salonda alan kullanımı ise alışık olmadığımız bir yöntemle artırılmış: çapraz konulmuş. Koltuklar çeyrek daire şeklinde konuşlandırılmış, kol koyma yerinin olmadığı, tribün misali tek parça sıralardan oluşan oturma alanı ise rahat, hem de çok rahat! Benim gibi uzun bacaklı insanların sorun çekmeden oturabileceği kadar geniş bir aralığa sahip. Kol koyma yeri olmadığı için de “sığdım-sığmadım” derdi yok. Salonun hemen dışındaki küçük kafeteryanın fiyatları ise oldukça makul, hatta fiyatlar karşısında şaşırdığımı itiraf etmem gerekli, böylesi uygun olmasını beklemiyordum.

Kundura Farikası’nın en büyük sorunu olan ulaşıma gelecek olursak, İstinye’den hemen sinemanın önüne motorlar kalkıyor, yani Avrupa Yakası’ndan ulaşım pek de zor değil. Bunun yanı sıra Boğaz hattı, deniz taksi gibi alternatifler de söz konusu. Ayrıca Kadiköy, Üsküdar ve Mecidiyeköy’den kalkan toplu taşıma araçları da mevcut, yaklaşık 5-10 dakikalık yürüme mesafesindeki durakta bırakıyor sizi. Beykoz Kundura Fabrikası’nın girişine gelindiğinde de shutte’larla alana ulaşım sağlanıyor. Çekimler devam ettiği için alana yaya olarak ulaşıma izin verilmiyor. Hususi araçlar içinse otopark ücretsiz, imkanı olanların kendi aracıyla gelmesini tavsiye ederim.

Programa gelecek olursak, Kundura Sinema Aralık sonuna kadar sınırlı ancak keyifli bir programla izleyici karşısına çıkıyor. Haftasonları 16.00 ve 20.00 seanslarının yapıldığı Kundura Sinema’nın seçkisinde yer alan filmler: The Naked City (1948), Trafic (1971), The Apartment (1960), Night and the City (1950), Playtime (1967) ve Berlin: Symphony of a Great City (1927). Hem vizyondakilerden sıkılanlara bir alternatif öneriyor olması hem de eski filmleri perdede izleme imkanı sunuyor olmasıyla Kundura Sinema bence güzel bir seçki hazırlamış. Gösterim saatleri ve günlerinin devamlı değişiyor olmasıyla ise farklı haftalarda, aynı gün ve aynı seansta farklı filmler izleyebilmeyi mümkün kılıyor. “Nereden, hangi filmden başlasam?” diyenlere de The Naked City’i öneririm, keyifli bir polisiye.

Kundura Sinema programına buradan ya da Instagram hesabı üzerinden ulaşabilirsiniz.