Bildiğiniz üzere kadınların varlıkları ve hakları için savaşları uzun yıllardır sürmekte. Her gün yüzlerce hatta binlerce kadın, dünyanın bir yerlerinde eşit maaş alabilmek, sokaklarda korkmadan yürüyebilmek, kendi kıyafetlerine karar verebilmek, kürtaj olabilmek, dayak yememek, öldürülmemek ve daha yüzlercesi için mücadele ediyor. Kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesi olarak tanımlanan feminizmin ortaya çıkışı 18. yüzyıla dayansa da aslında çok çok daha eskilerde olduğunu bize gösterecek bir efsanem var: Lilith efsanesi.

Lilith
Lilith | Fotoğraf: Hindustan Times

Eski çağlardan bu yana başkaları tarafından belirlenen rolleri benimsememenin, kendi hayatları için kendi kararlarını alabilmenin savaşı maalesef 21. yüzyılda bile devam ediyor diyebiliriz. Gelenek, din, töre, batıl inançlar adı altına saklanmış olan ve kadınları bu gibi haklardan mahrum bırakan anlayışlar ne yazık ki toplumların ilerlemesine engel olurken dünyayı çok daha kötü bir yere doğru sürüklüyor. Kaba tabiriyle feminizm aslında tüm bu anlayışlarla savaşan, cinsiyet ayrımcılığına karşı çıkan, kadının haklarını savunan, eşitlik isteyen bir ideoloji ve aslında sandığımızdan da eski.

Adem ile Havva’nın yaradılışı, yasaklı meyveyi yemesi, cennetten kovuluşları hangi dine mensup olursanız olun aynı hikayeyi içinde barındırıyor. Ancak Musevi Medeni Kanunu olarak bilinen, içerisinde tören kuralları ve efsaneleri barındıran Talmud’da yer alan Yaradılış bölümünün 1. Bab’ında, Adem ile beraber bir dişi yaratıldığından bahsediliyor. 2. Bab’da ise bu dişinin Adem’in kaburga kemiğinden yaratıldığı söyleniyor.

Adem’in kaburga kemiğinden yaratılan dişiyi hepimiz tanıyoruz: Havva. Peki ya Adem’le beraber topraktan yaratılan, onunla eşit koşulları paylaşan kim? Lilith. Hristiyan ve Yahudi efsanelerinde, filmlerinde, kitaplarında pek çok kez karşımıza çıkan Lilith, kötülüklerin anası olmaktansa aslında tarihteki ilk feminist olabilir.

Lilith
Lilith | Fotoğraf: jungsocietymelbourne.com/

Efsaneye göre Lilith, uzun dalgalı kızıl gür saçları, kehribar rengi gözleri, bembeyaz ten rengi ve zarif bedeniyle Adem’in Havva’dan önce yaratılan eşidir. Başlangıçta Tanrı Lilith’i tıpkı Adem gibi toprak ve kilden yaratır, Adem’in kaburga kemiğinden değil. Bu yüzden Lilith kendini her zaman Adem’le eşit görür, Adem’e itaat etmesi istendiğinde buna hayır der, Adem ile denk olduklarını her defasında savunur. Ancak gün gelir ve Adem’in baskın tavırlarına daha fazla dayanamaz ve artık Adem’le beraber olmak istemediğine karar verir. Böylece Tanrı’nın yasak ismini söyleyerek cennetten kaçar. Tanrı’nın ona lütfettiği cennet bahçelerinden kaçarak yeryüzündeki Kızıl Deniz’in yakınlarında bir mağaraya sığındığı rivayet edilir. Eşitlik için savaş açtığı bu yolda Lilith, artık dışlananlardan kabul edilir. Kızıl Deniz’de yer alan iblislerle birlikte olur ve bu birlikteliklerin sonucunda günde 100 çocuk doğurduğu, bu çocukların cin, şeytan, vampir olduğu söylenir.

Lilith’in cenneten kaçması sonrasında Adem, Tanrı’ya Lilith’i geri getirmesi için yalvarır ve bunun üzerine Tanrı üç meleğini Lilith’in yanına gönderir, “eve dön” çağırısı yapar. Ancak Lilith verdiği mücadeleden vazgeçmeyerek bu çağrıyı geri çevirir ve asla eve geri dönmeyeceğini söyler. Bunun üzerine melekler tarafından her gün çocuklarının öldürüleceğine dair tehdit edilir ve nitekim de böyle olur. Lilith’in cennete asla dönmeyeceğinden emin olan Tanrı, Adem’e eş olarak Havva’yı yaratır. Ancak bu sefer itaatkar olsun diye Havva, Adem’in kaburgasından yaratılmıştır. Havva, Lilith’e o kadar çok benziyordur ki Adem Lilith’i hemen unutur ve itaatkar eşiyle mutlu bir yaşam sürerler. Ta ki çocuklarının her gün öldürülmesinden ve Adem’in Havva’ya olan bağlılığından canı yanan Lilith intikam için cennete dönene kadar.

Lilith
Lilith | Fotoğraf: Learn Religions

Lilith iblis kılığında cennete girer ve Havva’yı yasak meyveyi yemesi için ikna eder, Havva da Adem’i… Böylece Havva ve Adem birer ölümlü olarak cennetten kovulur ve yeryüzüne gönderilirler. Böylece Lilith, Adem ve Havva’nın soyundan türeyen tüm çocukları öldüreceğine dair yemin eder ve kötülüklerin anası olarak efsanelerde, kitaplarda, filmlerde kendine yer bulur.

Lilith, Adem ve Havva arasında geçen bu efsane çeşitli kültürlerde batıl inançların, Rönesans dönemi eserlerinin temelini oluşturmakla beraber günümüzde bile savaştığımız onca şeyin de temelini oluşturuyor. Kocasına koşulsuz şartsız itaat etmeyen kadınlarımız sanki dünyanın en kötüsüymüş gibi gösteriliyor, toplumda ayıplanıyor. Hakları için savaşan, özgürlükleri için evlerini bile terk etmek zorunda kalan kadınlar yeni bir hayat kurmak isterken, iblis gibi kötü insanlar tarafından suistimal ediliyor. Kendi yollarını çizmek isteyen, kendi kararlarını alan kadınlar günahkar sayılıyor, bunun için taşlarla linç ediliyor, apar topar evlendiriliyor, dayak yiyip ölümün eşiğine geliyor, hatta ne yazık ki ölüyorlar. Lilith gerçekten kötü müydü yoksa hepimiz gibi kendi yolunu çizmek, atacağı adımları kendi planlamak isteyen bir kadın mıydı bilinmez ama yüzyıllar geçmiş olsa bile ne kadının özgürlüğü uğruna vermiş olduğu savaş ne de ödediği bedel değişmiyor.

Kapak fotoğrafı: Wikipedia

İlginizi çekebilir: Öyküm Kütük’ten Şafak Tanrıçası Eos