Benim için tatile gitmek; yeni sokakları yürümek, bolca fotoğraf çekmek, yeni keşifler ama en çok da denenecek yemekler demek sanırım. Herkesin keyif aldığı şeyler farklı tabii ama yemek çok çok önemli bir faktör değil mi sizce de? Ne de olsa enerjimizin çok büyük bir kısmını bu şekilde alıyoruz. Böyle düşündüm ve Miami restoranları arasında herkesin mutlaka gitmesi gerektiğini düşündüğüm üç tanesini yazdım… 

Bir yere gittiğinizde o şehri iyi bilen birisiyle gezme deneyimi gerçekten çok farklı ve keyifli. Sıradan bir turist olarak seyahat ettiğinizde; internet ve şehir rehberi araştırmalarınızla öğrenemeyeceğiniz, yalnızca oranın yerlilerinin gittiği yerleri kaçırabiliyorsunuz. Ayrıca Avrupa şehirlerinin birçoğunda toplu taşıma ve yürüyüş ile ulaşım daha kolayken, ABD’de arabasız hiçbir yere gitmek mümkün değil bana kalırsa. (New York’u bunun dışında tutabiliriz.) Miami’ye gittiğimizde avantajımız, kardeşimin yıllardır şehri avucunun içi gibi öğrenmiş olması ve bize rehberlik etmeyi kabul etmesi oldu.

Miami Restoranları: Benim İlk 3’üm

Sugarcane

Miami restoranları arasında benim için ilk sıralarda; tatilimiz boyunca kutlama yemeği için gittiğimiz tek restoran olan, Çağrı’nın bizim için önden rezervasyon yaptırdığı, Midtown bölgesindeki Sugarcane geliyor. Buranın mutfağını tam olarak nasıl tanımlayacağımı bilemiyorum ancak yemeklerini üçe bölüyorlar: robata, sıcak ve çiğ yemekler. Uzun bir menüden, ana yemeğe göre ufak ama aslında bir tapas kadar da ufak olmayan porsiyonlarda seçimler yapıyorsunuz ve garsonun bize söylediğine göre iki, üç adedi bir ana yemeğe denk geliyor. İki kişi için bize beş tabak fazlasıyla yetti ve arttı, bu durum kişinin açlık seviyesine göre değişiklik gösterir bence.

Yemeklerin lezzetini bir kenara bırakırsak, buranın müthiş bir barı da var. Biz Çağrı’nın bize önerdiği Strawberry Balsamic ve Hibiscus Blossom adlı kokteylleri söyledik, ikisi de müthiş ötesiydi. Yemeğin ardından da Çağrı’nın rezervasyon sırasında balayında olduğumuzu söylemesinin üzerine, restoranın meşhur tatlısı Torrejas, iki kadeh şampanya eşliğinde ikram olarak geldi. Elma, tarçın, french toast ve vanilyalı dondurmadan oluşan tatlı, restorana bizi bir kez daha hayran bıraktırdı.

https://www.sugarcanerawbargrill.com/

Katana

Katana

Türkiye’de sushinin sanki içine altın parçaları konmuşçasına absürt fiyatlarda satılmasını oldum olsa garip bulur, protesto ederim. Vasat seviyede yapılmasına rağmen altılı bir roll’a 22-30 TL arasında para ödemek saçma, dolayısıyla o kadar sevmeme rağmen yememeyi tercih ediyorum. Bu isyanımın üzerine, Miami’de ufak ama fazlasıyla popüler olduğunu öğrendiğimiz bir sushi restoranının yolunu tuttuk. Katana, en fazla 20-25 kişi alabilecek boyutta bir mekan. Restoranın ortasındaki alan oval bir şekle sahip ve ufak bir dere şeklinde olan suyun üzerinde tahtadan tekneler yüzüyor.

Her teknenin üzerinde, fiyatı önceden belirlenmiş renk ve desendeki tabakların içinde sushi çeşitleri veya aperatifler var ve masalarda oturduğunuz yerden beğendiğiniz tabağı seçip alıyorsunuz. Benim favorim ton balıklı sushiler ve yengeçli salata oldu. Yediğimiz her şeyin müthiş olmasının yanında, fiyatlar da gayet uygundu. Katana, teşekkürler!

katana.com/

Lokal

Lokal Burger

Son olarak, Coral Gables’da bulunan Lokal‘i mutlaka gidilmesi gereken yerler listesine ekliyorum. ABD’ye gitmişken illa ki hamburger yeniyor, bizim seçimimiz ise yine Çağrı’nın önerisi olan Lokal oldu. Üzerinde restoranın adıyla damgalanmış süper hamburgerleri, upuzun bira listesi ve sempatik dekorasyonuyla burası bizden tam puan aldı. Aslında Key West’e özel olan Key Lime Pie da Miami’de oldukça yaygın.

Tavsiye üzerine aldığımız tatlıyla birlikte Lokal kalbimizi tam anlamıyla fethetti. Hatta tatil bitmeden tekrar gidip yememek için kendimizi zor tuttuk! Restoranın girişine köpekler için su ve mama kapları koymuş olmalarıyla burası artık benim için ayrı bir yere sahip.

lokalmiami.com/

İlginizi çekebilir: Öykü Doğan’dan “Miami Rehberi: En Çılgın Şehirde Yapabilecekleriniz”