‘Trend-forecasting’ yani kullanıcı data’ları ve pazar araştırmaları kullanarak tüketicilerin gelecekteki satın alma alışkanlıklarını tahmin etmek üzerine kurulu olan moda endüstrisi için önemli bir kavramla tanışın: Mikro-trendler. Sosyal medyanın özellikle de TikTok’un yükselişinin ardından trendleri takip ve tahmin etmek güçleşince doğan mikro-trendler: 2022 ilhbahar-yaz sezonunun rengi hot-pink, regencycore, tie-die, barbiecore gibi hızla popüler olan ve kısa sürelerde ilgi gören stilleri ifade ediyor.

Mikro-Trendler
Mikro-Trendler | Fotoğraf: unsplash.com/@joshuachun

Moda endüstrisi, petrolün ardından dünyayı en çok kirleten ikinci endüstri konumunda. Bunda moda çarklarının çok hızlı dönmesi ve bu süreçte daha çok kıyafet üretilmesinin etkisi büyük. Elbette konuya ilişkin farkındalık arttıkça çeşitli önlemler alınmaya başladı. Bunlara Gucci gibi gibi dev markanın dahi pandemi sonrasında mevsimlere göre üretim yapılan moda takvimini terk etmesi, defilelerin ve moda haftalarının online olarak düzenlenmesi gibi örnekler verebiliriz. Bununla birlikte özellikle sosyal medya kadar hızlı platformların da etkisiyle trendler belki de hiç olmadığı kadar çabuk doğuyor ve bir o kadar da çabuk ortadan kayboluyor. Bir dönem herkesin üzerinde gördüğümüz örgü hırkalar ve el yapımı görünümlü takılar neredeyse unutuldu bile. Diğer parçalarla kolay kolay kombinlenemeyecek bir renk olan hot-pink ise her yerde karşımıza çıkıyor. Peki bu tüm bu trendlerin yaşam süresi ne kadar?

Hot pink | Fotoğraf: Marie Claire

Mikro-trendler için biçilen ömür geçmişte 3 ila 5 yıl olarak tanımlanırken bu sürenin şu anda çok daha kısa olduğu tartışılmaz bir gerçek. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın tespitlerine göre ortalama bir tüketici son on beş yılda geçmişte olduğundan %60 daha fazla kıyafet satın alıyor. Bunları elde tutma süresiyse geçmiştekinin yarısı kadar. İşte mikro-trendler de bu döngüyü besleyen önemli faktörlerden bir tanesi. Her mevsim ve her durumda işlevsel olabilecek, diğer parçalarla kolayca birlikte kullanılan kıyafetlerden oluşan kapsül gardıroplar yaratmak yerine güncel ancak uzun süreler giymek istemeyeceğimiz ürünleri satın alıyoruz. İnfluencerların pazarlama stratejilerinin bir parçası haline gelmesiyse mikro-trendlerin gördüğü ilgiyi arttırırken bazı ürünlere “mutlaka ihtiyacımız olduğu”na dair yanıltıcı inançlarımızı besliyor.

Mikro-Trendler
Mikro-Trendler | Fotoğraf: rohitbhargava.com

Aslında mikro-trendler için hızlı modanın steroid almış hali diyebiliriz. Shein ve Trendyol gibi markalar o anda trend olan parçaları sunmanın yanı sıra uygun fiyatlılar. Bu da ürünlere erişimi geçmiştekine kıyasla çok daha kolay hale getiriyor. Özellikle içinde bulunduğumuz ekonomik gündemde, arzuladığımız giysilere uygun fiyatlara sahip olma fikri cazip. Bununla birlikte aşırı tüketim çarkının bir parçası haline gelirken atladığımız önemli bir nokta var: Moda endüstrisine çalışanlar.

Mikro-Trendler | Fotoğraf: thegatorseye.com

Türkiye, Hindisyan, Vietnam ve Endonezya ile birlikte en ucuz işçi gücünü barındıran ülkeler arasında yer alıyor. Garment Worker Center (Terzi İşçileri Merkezi) verilerine göre moda endüstrisinde çalışan işçilerin %85’i asgari ücret dahi kazanmıyor. Parça başına aldıkları ücretler 2-6 cent arasında değişiyor.Durum böyleyken tüketim alışkanlıklarımızın etik ve çevresel etkileri konusunda bilgi sahibi olmak ve bunları mümkün olduğunca değiştirmeye çalışmak yine bizlere düşüyor. Belki de bir sonraki alışverişimizde ihtiyacımız olduğundan emin olmadığımız ancak uygun fiyatlı olduğu için istemsizce sepetimize attığımız birden çok parçayı yeniden değerlendirirken yavaş ve kapsayıcı bir moda markası olan Atölye Ren’in kurucusu Gözde Karatekin’in şu sözlerinden ilham alabiliriz: “Araştırmalara göre hızlı moda markaları üretim maliyetlerini 8’le çarparak fiyat belirliyorlar. Küçük üretici için zaten rekabet edebilmesi anlamında bu oran 2,5-3’tür. Yani küçük üreticinin kar marjı bile düşük. Hal böyle olunca bence şu sorunun sorulması gerekiyor: “Bu ürünler niye pahalı değil, diğerleri niye bu kadar ucuz?” Ben bunun üzerine çok düşünüyorum. Biliyorum ki bir ürünün bu fiyatlarda üretilmesi mümkün değil. Orada ya yenilmiş bir hak vardır ya da zehirlediğin bir toprak vardır.

Kapak Fotoğrafı: unsplash.com/@laurachouette

İlginizi çekebilir: Chic Magger’dan Hızlı Moda & Sürdürülebilir Moda İkilemi