Moda Sahnesi Sanat Yönetmeni Kemal Aydoğan ile pandemi döneminde tiyatro yapmak ve tiyatro dünyasındaki güncel süreci takip etmek üzerine etkileyici bir söyleşi gerçekleştirdik. 

Moda Sahnesi Sanat Yönetmeni Kemal Aydoğan
Moda Sahnesi Sanat Yönetmeni Kemal Aydoğan | Fotoğraf: modasahnesi.com

‘Sahneden Naklen’ projesi ile pandemi dönemi başında yaratıcı bir direniş biçimi geliştirdiniz. Detayları bir de sizden dinleyebilir miyiz? Nasıl karar verildi, süreç nasıl ilerledi?

2020 yaz döneminde, Kasım-Aralık aylarında yeniden bir kapanmanın olacağını ön gördük. Canlı yayın yapabilmek için çok iyi bir kablolama sistemi gerekiyordu. Alt yapının kurulumuna Ağustos ayında başladık. Yaklaşık Ekim ayının ortasına kadar sürdü. 1 Aralık’ta gelen tam kapanma döneminde biz hazırdık. 

Bütün Çılgınlar Sever BeniBabamı Kim Öldürdü ve Yeni Bir Şarkı oyunlarıyla hemen çevrimiçi yayınlara başladık. Bu aslında bizim için hem ayakta kalmanın yollarından biriydi hem de tiyatrosuz bu kadar uzun süre geçiremezdik. Moda Sahnesi’nin oyunlarının yanı sıra gelen toplulukların oyunlarını da oynadık. 

Biraz da hüzünlüydü tabii ki; oyun bitiyor, biz üç kişi oyunu alkışlıyoruz, kendimizi motive etmeye çalışıyoruz. Tiyatro salonunda bulduğumuz tesirin onda biri yoktu. Terkedilmiş bir mahalde insanların hâlâ hayat için direnmesi, çabalaması gibiydi âdeta. Ancak bizlere, konuk ettiğimiz tiyatrolara, seyirciye, hepimize çok iyi geldi; yeni oyunlar sergilendi. O altı ayı sanki sezon devam ediyormuş gibi geçirdik. 15 Haziran 2021’e kadar canlı yayınlara devam ettik. 

İlkemiz tüm oyunların canlı olmasıydı. Hiç banttan yayın yapmadık çünkü canlı performansı, tiyatro sahnesini paylaşma ve anlık riskleri seyirciye gerçek zamanlı gösterme gayreti içindeydik. “Siz evlerde olabilirsiniz ancak biz sizler için hâlâ buradayız.” demek istedik. Ayakta kalmanın, sanatı var etmenin, sanatı göstermenin direnişiydi. 

Moda Sahnesi 2021 Eylül ayı itibariyle dört yeni oyunla seyircisiyle buluştu. Böyle zor bir dönemde yeni oyunlar sahneleyebilme motivasyonunuz nedir?

Tiyatroyu çok seviyoruz her şeyden önce. Tiyatroyla düşünmeyi, tiyatroyla hayata bakmayı, oyunların gösterdiği perspektiften dünyayı kavramayı benimsiyoruz. Her yeni oyunla birlikte dağarcığımıza yeni bir fikir, yeni bir bilgi katılıyor. Bu bizi çok diri tutuyor dolayısıyla da onun peşini bırakamayız. Elimizin altında bizi bekleyen, kirasını ödediğimiz bir salonumuz var. Bu sıraladığım saikler neticesinde pandemi döneminde en çok yeni oyun çıkaran tiyatrolardan biri olduk. 

Garanticilikten uzak bir yaklaşım diyebilir miyiz?

Sanat yaparken, sanatla temas halindeyken biraz da konfor alanının dışına çıkıp bozgun yeme pahasına oralarda hareket etmeyi istemek lazım. Yeni oluşlar anca öyle mümkün. Cesaret, hem bireysel hem toplumsal olarak biraz o kaosa kendini bırakabilmekle ilgili galiba. Biz de onu seviyoruz. 

sekans-7
Suzy Storck Oyun Provası | Fotoğraf: modasahnesi.com

Moda Sahnesi Mart ayının sonundan beri zamlı gelen elektrik faturası karşısında “Ödemiyoruz” diyerek bir eylem başlattı. Bu bağlamda Moda Sahnesi’nin yalnız bırakıldığını düşünüyor musunuz?

Moda Sahnesi, sözünü sakınmadan ortaya koyan bir topluluk. Tiyatroyu bunun için yapıyoruz zaten. Burada asıl olan toplumun refahıdır. Aslında hepimizin bunu gözetmesi, barışçıl bir toplum kurmanın yollarını arıyor olması gerekir. Tam bu noktada sanat buradaki tıkanıklıkları açmaya, insani krizleri göstermeye çalışır. Bunun için işçilerle de yan yana durur, queer’lerle de yan yana durur, kadınlarla da, Kürtlerle de, Lazlarla da yan yana durur yani sanatın kimliği sınıfı, partisi, cinsiyeti yoktur bu anlamda. Daha tekçi ve egemen anlayışlar bundan çok hoşlanmayabiliyor. 

Moda Sahnesi olarak devlet desteğinden mahrum bırakılarak da otoritenin bir damgalamasıyla karşı karşıya kaldığımızı söylemek mümkün. Bugün gelinen noktada, elektrik protestomuzda yanımızda hiçbir tiyatro yok çünkü ‘damgalı’ bir tiyatro ile yan yana gelmek istemiyorlar diye düşünüyorum. Bu, ötekileştirilmiş olan her şeyin başına gelen felaket gibi aslında. 

Tasarım ve Uygulama: Adekan
Tasarım ve Uygulama: Adekan | Fotoğraf: @suckmywallsturkey

Eylül ayında yaptığınız fiyat artışı sonrasında dahi asgari bilet ücretleri ile faaliyet gösteriyorsunuz. Ayrıca yeni bir düzenleme ile bilet satışlarındaki KDV’nin de kaldırılması gerektiğini savunuyorsunuz. Tiyatro biletlerine neden zam yansıtmıyorsunuz?

Çok basit! Seyircinin oyunlara gelebilmeye devam etmesini istiyoruz. Şu an en yüksek fiyatımız 100 TL. Biz fiyatlandırmayı iki-üç katına çıkarırsak bazı kesimleri tiyatrodan uzaklaştırmış olacağız. “Ödemiyoruz” dememizin altında da bu var zaten. Faturadaki farkı bizim de bilete yansıtmamız gerekiyor. Her zammı bilete yansıtmaya kalkarsak sadece belli bir grup seyirci ile karşılaşacağız. Biz bunu istemiyoruz. 

Biz 50 TL’ye bilet alan seyirciyle de karşılaşmak istiyoruz. Bu bir ekonomi farkı; bir alımlama ya da zihniyet farkı değil. Ayrıca sanatı bir lüks noktasına, zenginlerin eğlencesi noktasına çıkaramayız. Bu bir halk sanatıdır ve herkes erişebilmelidir. Tiyatro, her gönüllüsünün bir alışveriş merkezine girer gibi kolaylıkla girip çıkabileceği bir alan olmak zorundadır. Kamusal alan ancak böyle tesis edilir. En nihayetinde sanat ve sanatın etkisini içselleştirmiş insan demek, aslında toplumsal barışın tesisi demek. Dolayısıyla biz topluma, toplumun en geniş kesimine ulaşmayı hedeflerken ekonomiyi bir baraj olarak gösteremeyiz. Bilet fiyatlarını o sebeple artırmıyoruz.

Moda Sahnesi Büyük Salon
Moda Sahnesi Büyük Salon | Fotoğraf: modasahnesi.com

Güncel şartlar göz önünde bulundurulduğunda, ilerisi için nasıl bir kültür sanat alanı bizleri bekliyor?

Türkiye’de özel tiyatro alanı, “özel tiyatro” tanımlamasını kabullenerek bir hata yapıyor. Bu alanda faaliyetini sürdürebilmek için yapılar şirket statüsünde olmak zorunda. Halbuki tiyatroların bir kısmı ticari tiyatro; yani faaliyetlerini ticaretin gerekleri üzerine kuranlar. Bir diğer kısmı da bağımsız tiyatro, deneysel tiyatro, politik tiyatro gibi kamusal tiyatro çatısının altında konumlandırılan tiyatrolar. Aradaki ayrımı iyi yapabilmek ve buna uygun modeller kurgulayabilmek gerekiyor. 

Tam bu noktada Moda Sahnesi’nin bir itirazı var. Yapılan zamların uygun olmadığını; kendisinin özel kamusal tiyatro statüsünde olduğunu vurguluyor. Ödenekli bir tiyatronun burada yapılan faaliyetleri gerçekleştirebilmesi ekonomik anlamda mümkün değil. Egemen, ekonomiyi kırbaç olarak kullanıp ödenek ve destek verilmeyen tiyatroları alanın dışına itiyor, destek verdiklerine ise çerçeve çizerek bir kontrol mekanizması oluşturuyor. Kamusal alan ise grupların, kimliklerin, sınıfların fikrini özgürce beyan ettiği ve bu beyanın herkesi mümkün kıldığı bir alan. Burada bulunan çoklu seslerden rahatsız olunduğunda özgür söylemin sansürle olan ilişkisini görmek de kaçınılmaz oluyor. 

Dario Fo’nun Ödenmeyecek Ödemiyoruz eseri, fiyatların sürekli zamlanmasına karşın halkın süpermarkete gittiğinde ödemeyi bir ay önceki zamsız fiyatlar üzerinden yapması ile başlar. Bu oyunun Ocak ayında da Cihangir Atölye Sahnesi tarafından Moda Sahnesi’nde oynandığını da hatırlatarak sormak istiyorum. İzlerken alkışladığımız, yazılı metni okurken içselleştirebildiğimiz konulara daha romantik bir yerden destek verebiliyoruz. Bugüne baktığımızda, bu desteğin gerçek hayatta bir karşılığı var mı?

Tam da bunun için çok okumalıyız, çok şerbetlenmeliyiz, çok seyretmeliyiz çünkü aynı zamanda bu tür eserleri çok seyredip bünyemize alırsak, okursak ve onlarla ilişkide olursak, bunların gerektirdiği politik hatları kavrarsak o zaman daha güçlü şeylerin karşısında ayakta durabiliriz. Ben de romantik bir cevap vereyim; Nesîmî olmanın imkânı var. Eğer en ufak bir baskıda kaçacaksak Bedrettin de olunmuyor Nesîmî de olunmuyor, Dario Fo’da olunmuyor. Dolayısıyla Türkiye’den bu denli bayraklaşan, bir problemi bu kadar iyi anlatan bir metin de çıkmıyor. Oyun çok eski bir tarihe sahip olsa da problemi hâlâ çok net bir biçimde anlatıyor. Ancak bu, problemi çok iyi bir şekilde kavrayabilmekle de alakalı. Dario Fo bunu başarabilenlerden biri. Direnebilmek için korkularımızla baş etmeyi öğrenmek gerekiyor. 

Kapak Fotoğrafı: Instagram @suckmywallsturkey

İlginizi çekebilir: Eda Geven’den Çok Uzak Çok Yakın