Neredeyse 10 yıl geçirdim Ankara’da. Benim için her şeyden önce ODTÜ demekti. Önce okulumu çok sevdim, şehri sevmedim. Sonra gezdim, merak ettim, devamı geldi… Kimseyle kıyaslamaya gerek yok, kaldı ki Ankara her zaman nazik ve ince olmuştur. Kıymetini Atatürk’ten alır, Başkent olmanın gururuyla gereksiz yarışlara girmez. İlerleyen zamanlarda başka yerlerden de bahsederim ama size önce Ankara’nın iki nadide gölü Eymir ve Mogan’dan bahsedeceğim.

Düşünsenize, Başkent’te yaşıyorsunuz. Yol yapmaya gerek kalmadan göl kıyısında zaman geçiriyorsunuz. Deniz kenarını aratmayacak bir göl kıyısında saatlerce yürümek, bir büfede gözleme, ekmek arası balık ya da köfte yemek hoşunuza gitmez mi?

Mogan Parkı, Ankara Konum

ankara-mogan-golu
Mogan Parkı

Komşusu Eymir’le de bağlantılı olan Mogan, şehre 25 kilometre uzaklıkta. 220 kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Zamanla çevre kirliliği nedeniyle canlı çeşitliliğini ve varlığını korumakta zorlansa da, 2004 yılında çevresine inşa edilen parkın açılmasıyla birlikte adeta küllerinden yeniden doğmuş.

Park oldukça düzenli alanlara sahip, piknik alanları, yürüyüş yolları, oyun alanları, istasyonlu koşu pisti, üç adet tenis kortu, iki adet mini futbol sahası ve basketbol sahaları var. Marina adası, deniz feneri, kayıkhane, binicilik merkezi gibi eğlence amaçlı yapılar inşa edilmiş. Alandaki yapılar arasında en büyük ilgiyi, 25 metre yüksekliğindeki Deniz Feneri çekiyor. Yapının seyir balkonundan, göl ve çevresinin eşsiz manzarasını izleyebilirsiniz.

Mogan Parkı’nın en güzel kısmı ise göl kenarındaki yaklaşık 4 kilometrelik ahşap platform sahil yürüyüş yolu. Seyir terasları ve dinlenme bankları ile alan daha da güzel hale getirilmiş.

Bence güneşin batışını çayınızı alıp fenerin yakınlarında, seyir terasında izlemelisiniz. Bozkır sevilir mi? Önyargılı olmayın, sevilir.

Eymir Gölü, Ankara Konum

eymir-golu-01
Eymir Gölü

Ankara’ya yolunuz düştüğünde görmenizi tavsiye edeceğim yerlerden biri de şüphesiz Eymir Gölü.

Eymir Gölü, ODTÜ (Orta Doğu Teknik Üniversitesi) sınırları içinde yer alıyor. Kendine has florasıyla muhteşem bir doğal güzelliğe sahip. Kış mevsiminde buz tuttuğunda da ziyaretçilerine farklı bir manzara sunuyor.

Gerçek adı: Saklı bir cennet! Yaklaşık 12 kilometrelik gölün çevresindeki yol, Ankara’da yürüyüş yapanlar ve bisiklet kullananlar için en gözde mekanlardan birisi ve harika bir parkur konumunda.

1930’lu yıllarda göl çevresinin tamamen kıraç arazi iken ve yeşillik namına herhangi bir yaşam belirtisinin olmadığı biliniyor. 1960’lı yıllarda ODTÜ Rektörü Kemal Kurdaş’ın çabalarıyla bu kıraç arazi ve ağaçlandırılmış ve bozkırın merkezi bir anda yemyeşil bir alan haline gelmiş.

Yrd. Doç. Dr. Korhan Özkan, “Eymir’in Yaban Hayatı” isimli makalesinde bakın Eymir Gölü’nü ne güzel anlatmış:

“Eymir, Orta Anadolu’nun kurak bozkırlarında kurumadan kalabilmiş son vahalardan biridir. Saz kamışçını bu vahada yalnız değil. Şu sıralar sakarmekeler, küçük batağanlar, Macar ördekleri üreyecekleri yuvalarına dönmüş gölün üstünü doldurmuştur. Hatta Bahriler muhteşem kur danslarına başlamıştır. Kayıkhanenin orada balık ekmek yerken bir ıslık sesi duyarsanız söğüt ağaçlarına bakmaya çalışın. Size ıslık çalanın bir İshakkuşu olduğunu görebilirsiniz. Onlarca kuş türü Eymir’in sazlıklarında ve çevresindeki ormanlarda ürüyor. Yüzden fazlası ise daha da kuzeye göçerken Eymir’de biraz olsun soluklanma fırsatı buluyor.”

Söylemeden geçemem, Eymir Gölü tüm ziyaretçilere açık. Sadece araçla giriş yapmak isterseniz ODTÜ’den Göl Giriş Kartı çıkarmanız gerekir. Tercih ederseniz göle bisikletle rahatlıkla girebilirsiniz. Doğu kapısından giriş yaparsanız bisiklet kiralayabileceğiniz özel yerler de bulunuyor. Aracınızı dışarıda bırakıp yürüyerek girmek isterseniz ortalama 20 dakika yürümeniz gerekli. Eymir’in ziyaret saatleri ise 05.00-22.00 saatleri arası.

Eymir Bağ Evi Konum

Kilometrelerce yürüdünüz, koştunuz, yoruldunuz. Dinlenmek istemez misiniz? Acıktıysanız yemek yemek için göl çevresinde birçok büfe ve restoran ile karşılaşacaksınız. Büfelerin haricinde gölün diğer yakasındaki Eymir Bağ Evi’ni yaz kış tercih edebilirsiniz. Bağ Evi çok keyifli bir mekan, özellikle kahvaltısı oldukça güzel. Kışın etraf karlar altında kestane yemeye de gidin.

Bonus: Hamlakit Konum

Tam şuanda sizi buradan alıp Gölbaşı-Konya Yolu’na götürmek için çok güzel bir nedenim var; sokakları denize çıkmayan şehirde kendinizi Karadeniz’de hissedeceğiniz; Hamlakit!

Gölbaşı Shell İstasyonu’nda küçük bir yerde başlayıp gittikçe ünlenen Hamlakit, hayatımın uzun bir döneminin öğle yemeği mekanı oldu. Sahibi Mesut Amca’nın kızı Kevser de arkadaşım.

Mekan lokasyon olarak çok rahat bulunabilecek bir yerde. Önündeki otopark sayesinde park problemi yaşanmıyor. Günün her saati insan trafiği olan bir yer Hamlakit, çünkü dile kolay günde 20 saatten fazla açık.

Mutfak müşterilerin gözü önünde, yemeğiniz yapılırken sohbet edebilmek ise şahane!

Bu sıcak mekanın menüsünde birçok lezzeti bulabiliyorsunuz. İsmi Rize Hamlakit Yaylası’ndan gelen bu aile işletmesinde, yemekler enfes. Mıhlama ve Hamlakit Köftesi en çok sevdiklerim oluyordu hep. Öncelikle hangi yemeği yerseniz yiyin malzemelerinin Rize’den geldiğini bilmekte fayda var. Yemeğinize ek olarak mısır ekmeği, acılı ezme, yeşil salata, rus salatası ve acı biberli soğan geliyor. Mısır ekmeği taze, rus salatası ve ezmesi lezzetli, salatası ise bol malzemeli. Yeme de yanında yat. Unutmadan, Laz Böreği de ayrı bir yıldızdır Hamlakit’te.

İkinci dükkanlarını da Gölbaşı’nın içinde bir ara sokağa açtılar. Rahatça yemek yemek,uzun vakit geçirmek için tercih edebilirsiniz.

Tek bir yerden bakmamak lazım, olaylara insanlara mekanlara… Ankara bunun en güzel kanıtı benim hayatımda. Bakmayı bilince, sevecek çok şey var!