Dev Patel’in oyunculuk performanslarına çoğu sinemasever oldukça hakim sayılır, zira birbiriyle çok alakasız yapımlarda yer alarak genel izleyiciye hitap eden bir aktör olduğunu söyleyebiliriz. Fakat Monkey Man’i diğer filmlerinden ayıran şey, Dev Patel’in filmi yönetmesi, yazması ve ayrıca yapımcılığını da yapması. Kariyerinde bir mihenk taşı. Normal şartlarda film 2024 yılında Netflix kataloguna eklenecekti ama gerilim filmlerinin bilirkişisi Jordan Peele filmi izledikten sonra haklarını satın alıp filmi vizyona çıkardı. John Wick esintili seri atılan dayaklarla bezeli filmin arka planında halkın nabzını tutan politik bir çıkış noktası var. Yer yer oldukça süslü ve sürükleyici, yer yer de kendi kazdığı çukurda debelenen bir iş Monkey Man, izlemeye değer olduğunu düşünüyorum.

Monkey Man | Fotoğraf: Cosmopolitan

Dev Patel’in ele aldığı Hanuman efsanesi, Hollywood esanslı bir senaryoyla birleşince ortaya tahmin edilmesi güç olmayan bir akış çıkıyor. Ufak bir oğlan çocuğu, ‘kötü adamlar’ın yediği bazı haltlardan dolayı büyük travmalar yaşamış. Biz bu flu sayılabilecek travmaları zaman ilerledikçe öğreniyoruz küçük flashbacklerle. O sırada bizim ana karakterimiz Monkey Man’in tekinsiz bir ring atmosferinde yediği ayarsız dayaklar aracılığıyla para kazanışını izliyoruz. Ama tek işlevi bu değil, küçükken kendisine büyük trajediler yaşatanların kim olduğunu biliyor ve onların inine girmek için çeşitli planlar yapıyor. Filmin ilk yarısında bu planlar şıkır şıkır işliyor, amacına çok yaklaşıyor. Fakat tabii ki de film uzun metraj, Monkey Man bir yerde tıkanıyor ve tepetaklak düşüyor. Biz de devamında geçmişine odaklanma şansı buluyoruz.

Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir.

Monkey Man | Fotoğraf: Variety

Bu Hindu tanrısının öğretilerinden hem senaryoyu hem de karakterleri tasarlayan Patel, meselesi kazanmak olmayan, sadece intikam almak isteyen bir adanmış kahraman ortaya çıkarıyor. Aciz duruma düşüyor, etrafındakilerden yardım alarak tekrar yükseliyor, annesini gözlerin önünde yitirirken susmak zorunda kalan bu çocuğun intikam senaryosu çok da kusursuz işlemiyor yani. Görsel açıdan konuşmak gerekirse cüzdan çalma sekansı ile içeride VIP müşterilere hizmet vermek için kendi açtığı o yolu izlediğimiz anlar, seyir zevki açısından oldukça özenle hazırlanmıştı. Polisten kaçtıktan sonra bitik halde kendini tekrar keşfetme ve ritim eşliğinde pirinç çuvalı döverek kendini ‘inanılmaz’ geliştirdiği anlar ise birazcık burun kıvırttı, klişelerin üstümüze bocalandığı anlar daha çok buralarda mevcuttu. Bu klişeler neyse ki finale doğru yerini tantanalı dövüş sahnelerine bıraktı. 

Monkey Man | Fotoğraf: Bazaar India

Şiddet öğelerinin zaman zaman sürpriz boyutlara evrildiği filmde, o kadar fazla John Wick temasına dair anekdotlar görüyoruz ki, senaryonun içinde de filmin isminin telaffuz edilmesi yerinde olmuş diyebilirim… Ben şahsen karakterlerini derinleştirme çabasını biraz nafile buldum, meselesi biraz daha yüzeysel anlatmaya çalışıp aksiyona daha fazla yüklense daha iyi olabilirmiş. Finalde rakiplerini eleye eleye tepeye yürüyen Monkey Man, güneşi yakalamaya çalışırken düşen Hanuman gibi yüksekten uçuyor. Ama sonunda maalesef o da yeryüzüne çarpıyor adeta. Hedefindeki herkesin işini bitirdikten sonra maalesef kendi fişi de çekiliyor. Tam anlamıyla bir mutlu son olmaması, diğer klişelerle beraber değerlendirildiğinde filme en azından fiyakalı bir final yaşatıyor diyebiliriz.

 Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: IMDb

İlginizi çekebilir: Emre Eminoğlu’dan The Fall Guy