Odaklanabilmenin, ertelemenin veya tam tersi dikkatini toparlayamamanın bir kişilik özelliği, mizaç ya da huy olmadığını biliyor muydunuz? Bir konuya, önemli bir sınava veya anlatılanlara odaklanabilmek, aslında bir antrenman meselesi. Örneğin yapısal olarak hareketli biri olmamız, bizi dikkat dağınıklığı sonucuna götürmek zorunda değil. Son zamanlarda unutkanlığımızın artmış olması, bizi kronik hafıza sorunu olan biri yapmıyor. Ertelemekse sanılanın aksine tembel etiketini hak ettiğimiz anlamına gelmiyor. Sadece bu durumları hızlıca fark edip, harekete geçmemiz gerektiği sinyalini veriyor.

Çalışırken Odaklanmak, İşleri Ertelememek

Dikkat, konsantrasyon, hafıza ve öğrenme geliştirilebilir! Bundan 200 yıl önce Amerikalı düşünür Emerson, “Konsantrasyon, tüm gücün sırrıdır.” demiş. Burada bahsedilen odaklanabilme gücü, 1800’lerde ne anlama geliyorsa şimdi de aynı anlama geliyor: Yeterince odaklanılmış hedeflerin ıskalandığı görülmemiştir.  

Zihnimizin ve öğrenme kapasitemizin sınırsız olduğunu biliyoruz. Şuna benzetebiliriz; spora ilk başladığımız hafta tüm kaslarımız ağrır, hiç geçmeyecek ve her antrenmandan sonra aynısı olacak diye düşünürüz. Oysa hareketleri, daha ikinci derste bile ilkinden daha bilinçli yaptığımızı fark ederiz. Zihin de tam olarak odaklanma ve öğrenme kaslarını çalıştırdıkça esneyerek sonsuzlaşıyor. Hayattan keyif almak için hayata tüm gücümüzle odaklanmamız gerek.

Dikkat Dikkat! Ama Nasıl?

Odaklanmak

Bizim de aklımızdan aynı soru geçince, uygulaması ve edinmesi epey kolay bir liste hazırladık. Ne zaman dikkatiniz dağılırsa, bir şeyler ertelediğinizi fark ederseniz, zorlu geçecek bir haftaya girerseniz veya odaklanma sorunu yaşarsanız listemizi kılavuz edinebilirsiniz. Başlıyoruz!

Ekran Detoksu.

Elbette bu yazıyı da bir ekrandan okuduğunuzu biliyoruz. Ekranları ve hayatımızı çok kolaylaştıran teknolojik gelişmeleri kötüleyecek değiliz. Telefonumuzu, tabletimizi ve bize sunduklarını çok seviyoruz. Bu yüzden ekran detoksunu ancak gerçekçi bir şekilde hayatımıza entegre edersek sürdürülebilir olacaktır. Uzmanlar, eğitim ve iş için kullanım süresini dışarda tutarak, geri kalan zamanda ekrana en fazla 2 saat ayırabileceğimizi söylüyor. Daha fazla ekran süresi zihnimizi uyaranlarla dolduracağından, hayatın kalanına odaklanmakta zorluk yaşamamıza sebep oluyor. Dijital dünyanın anlatım hızına alışmış olan zihnimiz, özen ve bir miktar yavaşlık isteyen diğer konuları “sıkıcı” olarak algılayıp onları da hızlı hızlı geçmeye programlanıyor. Oysa hayatın çoğu zevkinde, ustalık eserlerinin hemen hepsinde, sanat üretimlerindeki ince detaylarda sakinlik ve konsantrasyon saklı.

Düzenli Egzersiz.

Düzenli egzersizin bedensel faydasından daha yüksek bir getirisi varsa, o da zihinsel verimi dramatik ölçüde arttırmasıdır. Bu fayda yıllardır konuşulur ama sadece yürüyüş yapmanın bile “beynimizi büyüttüğünü” biliyor muydunuz? Egzersiz, zihin kavşaklarımızın sayısını arttırarak beynimizde daha fazla irtibat noktası oluşturuyor. Beynimize daha çok oksijen gitmesini sağlıyor ve hareket halindeyken bir konuyu ezberlememiz bile kolaylaşıyor.

Meditasyon.

Bir sandalyede 15 dakika boyunca kıpırdamadan oturmayı deneyin. Kulağa çok da kolay gelmiyor değil mi? Meditasyon yapmak, odaklanma kaslarımızı belki de en verimli çalıştıran antrenmanlardan biri. İlk başta üçüncü dakika dolmadan sıkılacağız, ertesi hafta bu süre beş dakikaya çıkacak, birkaç ay sonunda 15 dakika boyunca kendinden sıkılmadan, uyaranlar aramadan yalnızca “durabilmeyi” öğrenmiş biri olacağız. Şimdi 24 saatimizden ayırdığımız günlük 15 dakikalık bu alıştırmanın tüm hayatımıza nasıl etki edeceğini düşünelim. Bir sunumu veya dersi dikkatimiz dağılmadan sonuna kadar dinleyebilmeyi, bir yazıyı sonuna kadar keyifle okuyabilmeyi özelliklerimize eklemiş olacağız.

Toparlanmak.

Dağınık bir yerde derli toplu düşünmek zordur. Evimizin her köşesini topladıktan sonra gelen huzuru hatırlayalım. Sanki beynimizi de toplamış gibi hissederiz, ki bunun bilimsel olarak da kanıtlanmış bağlantıları var. Bir bebek tanıyorsanız, oyuncakları dağınıkken oynaması ile oyuncakları topluyken oyuna odaklanması arasındaki farkı gözlemlemeyi deneyin. Toplu ortamda kendini oyuna daha çok verebildiğini gözlemleyeceksiniz. Kendi oyun alanımız neden toplu olmasın?

Zihin Beslenmesi.

Bedenimiz için beslenme ne kadar önemliyse, beynimiz için de o kadar önemli. Doğa; odaklanabilmeyi, hafızayı ve öğrenme becerimizi güçlendiren hediyelerle dolu.

Zihnimizi besleyen doğal yardımcılardan destek alabiliriz. Örneğin:

  • Ginkgo Biloba: Nam-ı diğer Mabet Ağacı ile başlamadan olmaz. Çünkü o, 200 milyon yıldır değişmeyen belki de dünyanın en kendine özgü ağacı. Olası diğer faydalarına ilişkin olarak da her gün yeni bir müjde veriliyor.
  • Sibirya Ginsengi: Adaptojen olarak kabul edilen bitkilerden biri. Genel olarak karışık ve iğne yapraklı ormanlarda grup olarak çalımsı şekilde bulunurlar. 
  • Blueberry: Yüzlerce yıldır, Kuzey Amerika’dan insanlık ailesine hizmet veriyor. Antioksidan özellik gösteriyor.
  • Gotu Kola Ekstresi, (Centella Asiatica): Antioksidan etkiye sahip bitkilerden birisi.
  • Ispanak: Öğrenmeyi geliştirmeye katkıda bulunuyor. Özellikle sınavlara hazırlanan gençler, yoğun tempoda çalışan kişiler için ıspanak, önemli ölçüde öğrenme desteği sağlıyor. 
  • Ayçiçeği Lesitini: Ayçiçeği lesitini, nörolojik ve bilişsel fonksiyonlara katkıda bulunuyor.

Dikkatli, odaklanmış ve tazelenmiş yeni versiyonunuz için listelediğimiz tüm bu önerilerden faydalanabilirsiniz. Belki de yeni siz, sandığınızdan daha erişilebilir ve yakınınızdadır.

Zihninizi besleyen yardımcılarınızla tanışmak için ise eczacınıza danışabilirsiniz!