Dijital platformların yerli içerik üretmeye başladığı ilk günden bu yana, yayınlanan her dizimiz iyi veya kötü olsun gündemde kendine bir şekilde yer bulmayı başarıyor. Bunların çoğunun vasatın altında yapımlar olduğunu biliyoruz, sektördeki çoğu insan da farkında, dillendirmiyor olmaları gerçeği değiştirmiyor… Gelgelelim Blutv dizisi olan “Prens”, ekran başında kahkahalar atmamı sağlayan, son derece keyifli ve özgün bir iş olmuş. Pilot bölümündeki absürd ve güncel mizahıyla çok kısa sürede adapte olduğum, şakalarını sündürmeyen, kimsenin ilgisini çekmeyen gereksiz aşk ve dramalara girmeyen, saf bir komedi. İzlemeyen pişman olur…

Prens | Fotoğraf: Blu TV

Bongomya isminde hayali bir krallık tasviri içerisinde geçiyor hikaye. Macarların tehdidi ile yok olma ihtimali olan bu krallığı Kral Thun isminde bir adam yönetiyor. Aynı zamanda ailenin en büyüğü olan bu adamın etrafındakiler ise dizinin tüm komedi unsuru ihtiyacını karşılayabilecek çeşitlilikte enteresan karakterler. Bu Bongomya kralı Thun’un bir ortanca oğlu var, kendisinden kimse pek haz etmiyor. Oğlana bir isim bile koymayacak kadar isteksizlermiş doğduğunda. O yüzden dümdüz “Prens” diye hitap ediliyor kendisine. Bu prensin daha cesur ama yine akılsız bir abisi, bir de cevval ve zeki bir kız kardeşi var. Birbirleriyle alakası olmayan bu ekibin uyumsuzluğundan doğan ahenk muhteşem.

Yılmaz Gruda, Ceyda Düvenci ve Serdar Orçin gibi tecrübeli oyuncuların da genç jenerasyona çok rahat ayak uydurduğunu söylemek mümkün. Fakat ilk sırada övülmesi gereken biri varsa o da başroldeki Giray Altınok. Aynı zamanda dizinin senaryosunu da yazan Altınok, karakterine öyle bir alan tanıyor ki, sanki baştan sona doğaçlama bir şov izliyoruz. Hem anlatının dışına çıkmıyor, hem de kendini tekrar etmiyor. Uzun zamandır böyle bir komedi dizisi karakteri izlememiştim. Dizinin bütçesi belli bir sınırda olduğu için, çoğu sahne ister istemez görsel efekt gerektiriyor tabii. Ama yine de göze batan bir durum söz konusu değil.

Prens | Fotoğraf: Blu TV

Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir.

Kral Thun’un ölümü sonrası dizideki hiçbir karaktere tam anlamıyla güvenilmeyeceğini anlıyoruz. Herkesin birbirinin kuyusunu kazmak için ekstrem bir çaba sarf ettiği bu krallıkta, kenara köşeye eklemlenen yan hikayeler de oldukça eğlenceliydi. Saksonya dükünün başından geçenler ve finalde savaşa yardıma gelişi, zırt pırt sürülme ve idam edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir amca, öldü zannedilen sonrasında sakat kaldı zannedilen ve devamında da “geri dönen” eski kral. Savsaklanmış hiçbir karakter yok. Malum savaştan sonra 2. sezonun gelip gelmeyeceği konusunda hiçbir fikrim yok ama gelmezse yazık olur. Yaratmış olduğu 1400’lü yılların Avrupa parodisi beni baya sardı, fikir olarak da 20 yıllık toy bir krallığın mizahını yapma işi oldukça bayat olabilme ihtimali olan bir fikir. Bunun altından çok rahat kalkılmış, emeği geçen herkese tebrikler.

Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: Episode

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Aaahh Belinda