Punk müzik ve Sitüasyonist Enternasyonal (SE) arasındaki ilişki, bir ilişki olduğu kesin olarak kanıtlanamasa da yıllardır tartışılan konulardan. Bu yazıda punk rock hareketinin arka planında yer alan felsefi ve sosyal teori; Sitüasyonist Enternasyonal hakkında bilgiler bulabilirsiniz.

The Jamie Reid Archive | Fotoğraf: jamiereid.uk

Punk Rock ve Sitüasyonist Enternasyonal

Punk rock’ın Türkiye’de orta ve orta-üst sınıfın dinlediği bir müzik türü olduğu söylenir. Oysa akımın doğduğu Amerika ve İngiltere’de punk rock ağırlıklı olarak işçi sınıfının müziği olarak düşünülür. Tabii İngiltere ve Amerika’daki işçi sınıfının bizim orta sınıfa tekabül ettiği veya bu ülkelerdeki işçi sınıfının orta sınıflaştığından dolayı bu kavramlar biraz kafa karışıklığı yaratabilir.

Punk rock müziğin tarihine göz attığımızda, 70’lerin proto punk grupları Amerika Detroit çıkışlı The Stooges, sol politik ajandasıyla MC5, 80’lerdeki hardcore akımı, 90’ların feminist Riot Grrrll grupları ve İngiltere’nin en çok bilinen punk grupları olarak Sex Pistols ve The Clash gibi grupların politik bir duruşa sahip oldukları söylenebilir. Birçok punk müzik fanı ve müzisyeni toplumsal konularda; ırkçılık karşıtlığı, barınma hakkı, grevdeki işçiler, göçmenler ve sığınmacılar, yoksulluk gibi konularda aktif rol almışlardır ve almaya devam ediyorlar. 

Tüm bu aktivizmin ardında ise bazı felsefi ve sosyal düşüncelerin yer aldığını söylemek yanlış olmaz. Bu yazıda bazı belli başlı özelliklerini vereceğimiz sosyal düşünce ise Sitüasyonist Enternasyonal’i meydana getiren teorisyenler, sanatçılar, yazarların düşüncelerinden oluşur. 1950’lerden 70’lere kadar önemli bir entelektüel akım olarak Avrupa’yı etkisine alan SE, özgürlükçü (anti-otoriter) Marksizm ve avangard sanat akımlarından, sürrealizmden ve diğer sanat akımları ile beslenir.

Sitüasyonist Enternasyonal her şeyden önce ilk olarak “gösteri” fikriyle önem kazanır. Gösteri fikri ileri sanayi toplumlarındaki kapitalizmin medya aracılığıyla kitleleri pasifleştirmesinden bahseder. Medya gibi kurumlar aracılığıyla insanlar gerçek yaşama yabancılaşırlar ve tüketim mesajlarının alıcısı ve tüketicisi haline gelirler. SE için insanların bireysel hayat tecrübeleri gerçek yaşamı deneyimlemekten, tüketim aracılığıyla kendini ifade etmeye dönüşür. Buna çözüm olarak ise insanların asıl arzuları, bağlantılar oluşturmak, macera duygusu ve duyarlılıları harekete geçirecek ‘durum’lar yaratmak olarak görülür. Böylece özgürleşmeye ulaşılabilir. 

Marx’ın fikirlerini güncelleştirmeyi amaçlayan Sitüasyonist Enternasyonal, özellikle onun yabancılaşma fikrine yeni bir tanım getirir. Marx’a göre işçiler kendi ürünlerinin sahibi kendileri olmadıkları için mutsuz, kendi asıl benliklerine yabancı ve düşük bir özgüvene sahip olurlar. SE ise bu fikri daha da genişleterek ileri sanayi toplumlarında kapitalizmin sadece iş ilişkilerine değil tüm toplumsal ilişkilere yayıldığını gösterir. Tüketici kapitalist toplum insanları yabancılaşmaya ve mutsuzluğa sürükler. SE sonunda 1972’de dağılır. 

Jamie Reid, God Save the Queen, 1977 | Fotoğraf: theguardian.com

Punk rock ve SE ilişkisi Sex Pistols solisti Johnny Rotten tarafından kesinlikle reddedilir. Oysa grubun menajeri Malcolm MacLaren’in üye olduğu King Mob SE ile ilişkilendirilir. MacLaren SE’nin fikirlerini yüzeysel düzeyde olsa dahi bilir. Hatta bunun kanıtı da müzik yazarı Greil Marcus’un Lipstick Traces: A Secret History of the Twentieth Century kitabında yer alır.

Sitüasyonist Enternasyonal ve punk rock müziği arasındaki ilişkinin estetik boyutunda Liverpool merkezli sanatçı Jamie Reid iyi bir örnek oluşturur. Sex Pistols için kes-yapıştır (dekolaj) yöntemiyle yaptığı çalışmalar hem SE’nin hem de punk estetiğini meydana getirmesiyle tanınır. Bugün 74 yaşında olan Reid halen üretmeye devam ediyor.

Kapak Fotoğrafı: theguardian.com

İlginizi çekebilir: Ali Berk Perçiner’den Aphex Twin