Japonca “kaos” anlamına gelen Ran, yönetmenliğini Akira Kurosawa’nın üstlendiği 1985 Japon-Fransız ortak yapımı epik bir film. Ran filmi aynı zamanda yönetmenin başyapıtı olarak sayılıyor. Hikaye bir Shakespeare trajedisi olan King Lear üzerine kurulu. Filmin ana teması, bir baba ve üç çocuğu arasındaki kuşaklar arası iktidar mirasının tematik çalışması diyebiliriz.

Ran Filmi
Ran Filmi | Fotoğraf: theguardian.com

Lord Hidetora Ichimonji, emekli olmaya ve üç oğlu Taro, Jiro ve Saburo arasında saltanatını paylaşmaya karar verir. En küçük oğlu Saburo; babasını bu kararından vazgeçirmeye, yaptığının yanlış olduğunu ve böyle bir kararın iktidar çatışması doğuracağını, hanedanlığın sonunu getireceğini anlatmaya çalışsa da diğer iki oğul babalarının bu kararını destekler. Lord Hidetora ise küçük oğlunun kararlarını sorgulamasına sinirlenir ve onu sürgün eder. Fakat Saburo tahminlerinde haklı çıkar ve diğer iki oğul kısa süre sonra, unvanları da dahil olmak üzere babalarının elinden her şeyi almayı planlamaya başlar ve bu hem hanedanın hem de kendilerinin sonunu getirir. Film bu tema ile bize kaos, nihilizm ve insan doğasını sunar.

(Editör Notu: Yazının bu bölümünden sonrası spoiler içermektedir. Dilerseniz filmi izledikten sonra geri dönebilirsiniz.)

Ran Filmi
Ran Filmi | Fotoğraf: filmloverss.com

Bana göre bu hikaye insan doğasının karanlık tarafını anlatıyor. Saburo’nun ölümüne kadar yaşanan olaylar, bize Hidetora’nın yanlış kararlarının neden olduğu üzüntü ve acıyı gösteriyor. Film boyunca Hidetora’nın aşırı tepkileri kayıplara ve üzüntüye neden olur ve bu yanlış kararlarla Hidetora sadece oğluna değil aynı zamanda halkına da ihanet eder denilebilir. Kişisel egoları ülkesini bir iç savaşa sürükler. Bir lider olarak, Hidetora’nın güç kaybı sadece onun hatası ama bunu anladığında da artık çok geç olduğu için, bunu kaldıramayarak zihinsel bir çöküş yaşar. Alçak gönüllülüğün ve affetmenin değerini çok geç öğrenir. Burada Platon’un insan doğası için söylediği: “Egoist, arzularla yönlendirilir” sözünün bir örneğini görmüş oluyoruz.

Ran Filmi
Ran Filmi | Fotoğraf: rogerebert.com

Run filmi, bir ailedeki güç geçişinin kalıcı etkilerinin çok büyük olduğunu gösteriyor bize. Jiro ve Taro, servete ve güce sahip olduktan sonra babalarına kötü davranmaya başlarlar ve sonunda da terk ederler. Bu olay da bize Platon’un “Gyges’in Yüzüğü” hikayesini hatırlatıyor. Hikayeye göre Gyges bir zamanlar Lidya’da yaşayan iyi kalpli ve adaletli bir çobandır. Bir gün sürüsünü otlatırken bir deprem olur ve ortaya esrarengiz bir mağara çıkar. Gyges mağaraya girdiğinde, gördüğü insan cesediyle buranın aslında bir lahit olduğunu anlar ve cesedin parmağındaki altın yüzüğü alır. Bu yüzük ona görünmez olma gücü verir ve Gyges da bu gücünü kullanarak Kral Candaules’i öldürerek yerine geçer ve yeni kral olur. Bu hikayeden basitçe “ne kadar iyi ve adaletli olursa olsun, gücü bulunca kişinin kendini kontrol edemeyebileceği” mesajı çıkarılabilir. Filmde de iki büyük oğlun aynı bu şekilde gücü ele geçirince onu kontrol edemediklerini görüyoruz.

Ran Filmi
Ran Filmi | Fotoğraf: imdb.com

Filmde insan doğasının iyi yanları da gösteriliyor. Saburo, Tango, Kyoami ve Sue film boyunca insanlığın iyi tarafını simgeleyen karakterlerdir. Saburo, babası onu terk etse bile babasını affediyor. Tango ve Kyoami, Hidetora gücünü kaybettikten sonra bile Hidetora’ya sadık kalarak ona hizmet etmeye devam ediyorlar. Sue, Hidetora onun ailesini öldürmesine ve erkek kardeşi Tsurumaru’nun gözlerini oydurtarak ölüme terk etmesine rağmen Hidetora’yı affediyor ve ona karşı bir nefret beslemiyor.

Tüm bu mesajlara ve temalara rağmen bana göre filmin en etkileyici ve aynı zamanda nihilizm temasının en fazla hissedildiği yeri kapanış sahnesi. Filmin son karesinde Tsurumaru’yu ailesinin kalesinin kalıntılarının üzerinde dururken görüyoruz. Göremez, neredeyse düşene kadar kenara doğru yürür ve tökezler. Tökezlemesi sonucunda kız kardeşinin ona verdiği Buda’nın parşömenini düşürür ve orada öylece durur. Uçurumun kenarında, karanlık bir dünyada, tanrısından yoksun kör ve yalnız bir adam… Tanrı ölmüş ve insan tekil yalnızlığı içine gömülmüştür…

Kapak Fotoğrafı: coeval-magazine.com

İlginizi Çekebilir: Pınar Ardıç’tan The Wailing